Sürdürülebilir Tarımda Entegre Mücadele ve Önemi
Tuba TOL
Uzman
Proje Uygulama ve İzleme Birimi
tuba.tol@izka.org.tr
2050 yılına kadar dünya nüfusunun üçte bir oranında artarak yaklaşık 9,7 milyara ulaşması beklenmektedir (UN,2015). Dünya nüfusundaki bu artışa paralel olarak tarım ve gıda ürünleri ihtiyacı da artmaktadır. Bu ihtiyacın karşılanmasında, yoğun girdili tarımsal uygulamalar önem kazanarak konvansiyonel (yaygın) tarım olarak adlandırılan üretim şekli yaygınlaşmıştır. Tarımda yoğun girdi kullanımına dayanan hızlı değişim sonucu tarımsal üretimde verim artmış fakat konvansiyonel tarımdan kaynaklanan önemli çevresel sorunlar ortaya çıkmıştır ve bu sorunlar üretimin devamlılığını tehdit edecek boyutlara ulaşmıştır (Eryılmaz vd.,2018). Bu çerçevede ortaya çıkan sürdürülebilir tarım kavramı, tarımsal üretimde agronomik, çevresel, ekonomik ve sosyal boyutları dengelemeyi hedefleyen bir yaklaşım şeklidir. Sürdürülebilir tarım ile amaçlanan tarımda verimliliği korurken bir yandan da çevreye verilen zararı azaltarak, kısa ve uzun dönemde ekonomiyi canlı tutmak, tarımla uğraşanların yaşam kalitesini yükselterek tarımsal uygulamaların gelişmesini sağlamaktır (Turhan, 2005).
Çevre koruma gündemi, son kırk yılda daha kapsayıcı bir sürdürülebilir kalkınma hedefine dönüşmüştür. Bu hedefe ulaşmada temiz teknolojiler önemli bir araç haline gelmiştir. Sürdürülebilir tarım için de doğal kaynakların korunması zorunluluktur. Tarımda temiz üretim, tarımsal üretim ihtiyacını karşılayabilen, kaynakları rasyonel olarak verimli kullanabilen ve çevreyi koruyabilen bir üretim teknolojisi olarak tanımlanabilir. Esasında çevre dostu “yeşil” tarım kimyasallarını üreterek ve kullanarak tarımsal üretim teknolojisini geliştirir, tarımsal kirliliğin insan ve çevre üzerindeki risklerini azaltır. Tarım kimyasallarını tamamen ortadan kaldırmaz. Sosyal, ekonomik ve ekolojik faydaların sürekliliğini sağlamak ve tarımın sürdürülebilirliğini korumak için kullanımdaki bu tarım kimyasallarının ekolojik güvenliğini göz önünde bulundurur (Wang vd., 2015).
Gelişmiş birçok ülkede tarımda temiz üretim kapsamında zararlılarla mücadele için entegre mücadele yöntemi kullanılmaktadır. Tarımda entegre zararlı yönetimi 1970’lerde (Robertson vd.,2005) tarımda kirliliğin önlenmesi ve kontrolü için geliştirilmiş ve halen de önemini koruyan bir temiz üretim teknolojisidir (Veisi,2012). Entegre mücadele; kültür bitkisinde zarar oluşturan etmenlerin popülasyon dinamiklerini ve çevre ile ilişkilerini dikkate alarak mücadele yöntemlerini ve tekniklerini uyumlu bir şekilde kullanır, böylece zararlıları tamamen ortadan kaldırmak yerine bunların popülasyonlarını ekonomik zarar eşiğinin altında tutmayı amaçlar. Entegre mücadelede, ortamda mevcut olan doğal düşmanların korunması ve desteklenmesi de büyük önem taşımaktadır. Bu sayede belirli bir agro-ekosistemde bulunan hastalık, zararlı ve yabancı otlar ile mücadele ayrı ayrı değil, birbirini tamamlayacak şekilde yapılır.
Entegre Mücadele literatürde IPC (Integrated Pest Control) “Entegre Zararlı Kontrolü” veya IPM (Integrated Pest Management) “Entegre Zararlı Yöntemi” olarak da ifade edilmektedir (TAGEM,1996). Entegre mücadelenin ana hedefleri; “Sürdürülebilir tarımsal üretimi sağlamak, bitkisel üretimde kalite ve verimi artırmak, pestisit kalıntılarını azalmak hatta engellemek, çevre direncini artırmak, biyolojik çeşitliliği ve canlılar arasındaki doğal dengeyi korumak, ilaç ve ilaçlama giderlerini azaltmak şeklinde sıralanabilir (Karsavuran,2001).
Entegre Mücadele kapsamında kullanılan yöntemler; kültürel mücadele, fiziko-mekanik mücadele, biyolojik mücadele, biyoteknik mücadele ve kimyasal mücadele olarak sıralanabilir.
1. Kültürel Mücadele
Bitki zararlılarının yaşamalarını güçleştirmek, çoğalmalarını azaltmak veya engellemek amacıyla yapılan tarımsal işlemlerdir. Böceklere karşı savaşta öncelikle kültürel önlemlerden yararlanılır. Bu işlemlerde ana amaç böceklerin öldürülmesi değil, önceden alınan önlemlerle kültür bitkilerini veya ürünleri böceklerden korumaktır. Kuvvetli ve sağlam bitkilerin yetiştirilmesi, dayanıklı bitki tür ve çeşitlerinin ekilmesi, ekim, dikim ve hasat zamanlarının zararlı popülasyonlarına göre ayarlanması, toprakta nöbetleşe ekimin yapılması, bu mücadelede uygulanan faaliyetlere örnek olarak verilebilir.
2. Fiziko-Mekanik Mücadele
Zararlıların yaşadıkları ortamın fiziksel özelliklerini değiştirmek suretiyle zararlıları öldürmeye veya faaliyetlerini azaltmaya yönelik çalışmalardır. Uygulamalar doğrudan zararlı popülasyonuna yapıldığı için koruyucu ve kontrol altına alıcı bir yöntemdir.
3. Biyolojik ve Biyoteknik Mücadele
Biyolojik mücadelede, zararlı popülasyonların ekonomik eşik altında tutulmasında, zararlıların doğal düşmanları kullanılır. Biyoteknik mücadelede ise, böceklerin biyoloji, fizyoloji ve davranışları üzerine etkili olan maddeler kullanılarak onların normal yaşama düzenlerini bozmak suretiyle sayıları azaltılmaya çalışılır.
4. Kimyasal Mücadele
Zararlı böcek popülasyonlarını ekonomik zarar eşiği altında tutmak amacıyla kimyasal bileşiklerin kullanıldığı mücadele yöntemidir. Bu kimyasal bileşiklere tarım ilaçları veya pestisitler adı verilir. Pestisitler hedef aldıkları organizmalara göre (akarisit, fungisit, herbisit, insektisit) gruplandırıldıkları gibi üretimleri veya elde edildikleri kökenlerine göre de (kimyasal pestisitler, biyopestisitler) sınıflandırılabilirler.
Entegre Zararlı Yönetiminde, kimyasal mücadele en son seçenek olarak düşünülmelidir. İlaçlama tercih edildiğinde ise, kullanılan ilaçların toksisitesi düşük olmalı ve çevreye en az zarar veren ilaçlar tercih edilmelidir (Durmuşoğlu, 2011).
Şekil 1. Türkiye’de yıllara göre tarım ilacı kullanım miktarları (Ton)
Ülkemizde 1930’lu yıllardan bu yana pestisitler yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Türkiye’de 2018 yılında toplam tarım ilacı kullanım miktarı, 2017 yılına göre %10,9 artarak 60.020 tona yükselmiştir (Şekil 1).
Ülkemizde 2018 yılında bölgesel olarak tarım ilacı en çok Akdeniz Bölgesinde (%28,7) kullanılmıştır. Akdeniz Bölgesi ürün çeşitliliğinin ve sera varlığının fazla olması yanı sıra tarımsal ürün ticaretinin de yoğun olarak yapıldığı bir bölge olması nedeniyle pestisitin en yoğun kullanıldığı bölgedir. Akdeniz Bölgesini sırası ile Ege, Marmara ve İç Anadolu Bölgeleri takip etmektedir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri Türkiye tüketiminin sadece %11,1’ni oluşturmaktadır. Karadeniz Bölgesi ise %4,1 ile pestisit kullanımında en son sırada yer almaktadır (ÇŞB,2019).
Şekil 2. Bitki Koruma Ürünlerinin Gruplara Ayrılmış Olarak 2017 Yılı Ege Bölgesinde İller Bazında Kullanım Durumları
2017 yılında İzmir İlinde pestisit kullanımına baktığımızda (Şekil 2), toplam tarım ilacı kullanımının %47,55’ini fungusitler (mantar öldürücüler), %37,38’ini insektisitler (böcek öldürücüler), % 8,05’ini herbisitler (yabancı ot öldürücüler), %4,15’ini akarisitler (akar öldürücüler), %0,5’ini rodentisitler (kemirgen öldürücüler) ve %2,27’sini diğerleri (bitki aktivatörü, bitki gelişim düzenleyici, böcek cezbedici, fumigant, nematosit, kükürt, madeni yağlar) oluşturmaktadır.
Bitkisel üretim sürecinde hastalık ve zararlılar sebebiyle meydana gelen ürün kaybının % 35 oranında olduğu kabul edilmektedir. Yapılan araştırmalar, zirai mücadele yapılmadığı zaman bu kaybın iki katına çıkabileceğini göstermektedir (TOB,2015).
Ülkemizde bitki sağlığı faaliyetlerinde başarılı olmak, gıda güvenliğini sağlamak, ihracatta karşılaşılan sorunları çözmek için zirai mücadele çalışmalarının entegre mücadele prensipleri doğrultusunda sürdürülmesi amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı’nın çalışmaları yoğun bir şekilde devam etmektedir. Bu çalışmalar doğrultusunda seçilen önder üreticilere, ürünlerinde görülen hastalık, zararlı ve yabancı otlara karşı kimyasal mücadele yerine alternatif yöntemlerin öncelikle uygulandığı, Entegre Mücadele yöntemleri tarla, bağ, bahçe, sera gibi üretim alanlarında uygulamalı eğitimlerle gösterilmektedir.
Tarım ve Orman Bakanlığı verdiği teknik destekler ile Entegre Mücadele uygulamalarını teşvik etmekte, yaygınlaştırılması amacıyla projeler yürütmektedir. Bakanlık desteği ile 2020 yılında 81 ilde 45.038 üretici ile 3.896.000 dekar alanda Entegre Zararlı Yönetimi (IPM) Programı yürütülmüştür.
Entegre mücadelede etkin olarak kullanılan biyolojik ve biyoteknik mücadele uygulamaları Tarım ve Orman Bakanlığı çalışmaları ile teşvik edilmekte ve yaygınlaştırılmaktadır. Bu çalışmalar doğrultusunda 2020 yılında 212.938,464 dekar alanda biyolojik ve biyoteknik mücadele uygulamaları yürütülmüştür (TOB,2020).
Entegre mücadele yöntemlerinin sürdürülebilir tarımın sağlanmasındaki rolü çok büyüktür. Gelecek yıllarda iklim değişikliği etkisiyle ürün veriminde de yaşanacak azalmalara karşı çevrenin korunması daha da önemli hale gelecektir. Toplumda tüm paydaşların bu süreçte işbirliği içinde olması gerekmektedir.
Kaynakça:
1- Aydın Eryılmaz G, Kılıç O 2018. Türkiye’de Sürdürülebilir Tarım ve İyi Tarım Uygulamaları. KSÜ Tarim ve Doğa Derg 21(4): 624-631. DOI:10.18016/ ksudobil. 345137.
2- ÇŞB,2019,
3- Durmuşoğlu, E.,2011. Entomoloji, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını No: 2355.
4- Karsavuran,Y.,2001.Entegre Mücadele ve Temel İlkeleri.
5- Örtüaltı Sebze Yetistiriciliginde Entegre Mücadele Teknik Talimatı. Tarım ve Köyisleri Bakanlıgı Tarımsal Arastırmalar Genel Müdürlügü (TAGEM), Ankara,1996.
6- Robertson, G.P.; Swinton, S.M. , 2005. Reconciling agricultural productivity and environmental integrity: A grand challenge for agriculture. Front. Ecol. Environ. , 3, 38–46.
7- T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, 2015. Ülkemizde Zirai Mücadele Girdilerinin Değerlendirilmesi.
8- T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, 2020 Faaliyet Raporu.
9- Turhan, Ş. , 2005.Tarımda Sürdürülebilirlik ve Organik Tarım, Tarım Ekonomisi Dergisi, 11(1) : 13 – 24.
10- United Nations Department of Economic and Social Affair, 2015.
11- Veisi, H., 2012. Exploring the determinants of adoption behaviour of clean technologies in agriculture: A case of integrated pest management. Asian J. Technol. Innov., 20, 67–82.
12- Wang,A., Li, M., 2015. Discussion on Agricultural Cleaner Production, International Conference on Applied Science and Engineering Innovation.