/  Yeşil Büyüme   /  Sanal Su Ticareti ve Türkiye’nin Durumu

Sanal Su Ticareti ve Türkiye’nin Durumu

Sinem ÖZDEMİR DURMUŞLAR
Uzman
Yeşil Büyüme Politikaları Birimi

sinem.durmuslar@izka.org.tr

Su yaşamsal ve ekonomik faaliyetler açısından bağlı olduğumuz en önemli doğal kaynaktır. Sürekli bir değişim içerisinde olan gezegenimizde nüfus artışı, ekonomik faaliyetler ve iklim değişikliği temiz su kaynakları üzerinde miktar ve kirlilik açısından büyük bir baskı oluşturmaktadır. Dünya yüzeyinin büyük bölümünün sularla kaplı olmasına rağmen kullanılabilir nitelikteki temiz su, toplam suyun çok küçük bir miktarını (yaklaşık  % 0,5’ini) oluşturur. Bu miktar homojen bir dağılım göstermediği için bazı bölgeler zengin su kaynaklarına sahipken bazı bölgelerde su kıtlığı yaşanmaktadır.

Temiz su talebi temel olarak tarımsal üretim, enerji üretimi, sanayi üretimi ve insan tüketiminden kaynaklanır. Bitkisel ve hayvansal ürünler su yoğunluğu yüksek ürünlerdir, bu nedenle küresel düzeyde tüketilen suyun  %70’i tarımsal üretimde kullanılmaktadır. Bir kişinin günlük doğrudan su tüketimi 2 ila 4 litre arasındayken beslenme tercihindeki hayvansal gıda oranı artışına göre dolaylı su tüketimi günlük 5.000 litreye ulaşabilmektedir. Özellikle hayvansal gıda talebindeki artışla birlikte 2050 yılında küresel su ihtiyacının 2000 yılına göre %55 artarak 5.425 km3’e* ulaşacağı tahmin edilmektedir (Islam ve Karim, 2019).

Şekil-1 Küresel düzeyde su talebi artış projeksiyonu (Islam ve Karim, 2019.

Özellikle su fakiri olan ülkelerde su yönetimi ekonomik faaliyetlerin devamı açısından büyük önem taşır. Bu kapsamda gerçekleştirilen çalışmalarda öncelikle temiz su potansiyeli ile toplam su tüketimi ele alınmaktadır. Bir ülkede kullanılan toplam su evsel kullanım, sanayi ve tarımsal üretimde kullanılan suyun toplanmasıyla hesaplanmaktadır ancak gerçekte tüketilen temiz su bu miktardan çok daha farklı olabilmektedir. Tüketilen birçok ürün başka ülkelerde üretilip ithal edilmiş olabildiği gibi ülkenin su kaynaklarıyla üretilen birçok ürün ihraç edilerek başka ülkelerde tüketilmiş olabilmektedir.  Bu noktada su yönetiminde su ayak izi ve sanal su ticareti kavramları önem kazanmaktadır (Anaç ve diğerleri, 2011).

Su kullanımına yönelik bir gösterge olan su ayak izi, bir mal veya hizmeti üretmek için gerekli tatlı su miktarının tüm tedarik zinciri içindeki ölçümünü ifade eder ve mavi, yeşil ve gri su ayak izlerinden oluşur. Üretim için ihtiyaç duyulan yüzey ve yeraltı tatlı su kaynakları mavi su ayak izi; toplam yağmur suyu yeşil su ayak izi; üretimde oluşan kirlilik yükünün bertaraf edilmesi ya da azaltılması için kullanılan tatlı su miktarı ise gri su ayak izidir. Tarımsal ya da endüstriyel bir ürünün üretim sürecinde kullanılan toplam su miktarı ise, o üründeki sanal su olarak adlandırılır. Sanal olarak ifade edilmesinin sebebi üründe mevcut su miktarından ziyade üretim süreci boyunca tüketilen suyu ifade etmesidir. Sanal su miktarı ürünlerin yetiştirilme koşullarına göre farklılık gösterir. Örneğin elverişli iklim koşullarında yalnız yağmur suyu ile yetiştirilen bir kilo tahılın sanal su miktarı 1.000-2.000 kg aralığındayken, iklim koşulları elverişsiz olan bir bölgede yetiştirilen bir kilo tahılın sanal su miktarı 3.000-5.000 kg aralığındadır (Hoekstra ve Hung, 2002).

Sanal su kavramı, uluslararası veya bölgeler arası su akışlarının değerlendirilmesinde kullanılır. Bir ülke veya bir bölge bir ürünü ithal veya ihraç ediyorsa, suyu da sanal olarak ithal veya ihraç etmektedir. Bu da genel olarak sanal su ticareti olarak ifade edilmektedir (WWF, 2014). Ülkelerin sanal su transferleri su kaynaklarının küreselleşmesini sağlamaktadır. Düşük sanal su içeriğine sahip ülkelerde yetiştirilen ürünlerin su kıtlığı yaşayan ülkelere ithal edilmesiyle, bu ülkelerin su kaynaklarındaki baskı azaltılmaktadır. Su fakiri ülkeler bu şekilde su yönetim etkinliklerini artırarak sınırlı su kaynaklarını daha sürdürülebilir şekilde kullanabilmektedir.

Küresel düzeyde sanal su ticaretine yönelik değerlendirmeler su kaynaklarının etkin yönetimi açısından önem kazanmaktadır. Tarım ve sanayi ürünlerinin uluslararası sanal su ticareti 1996-2005 yılları arasında 2.320 Gm3/yıl** olarak gerçekleşmiş, bu miktarın %68’i yeşil, %13’ü mavi, %19’u ise gri sudan oluşmuştur. Sanal su ticaretinde en büyük miktarı %76’lık oran ile işlenmiş ve işlenmemiş bitkisel ürünler oluşturmuştur. Hayvansal ürünler ile sanayi ürünlerinin sanal su ticaretindeki oranları %12 olarak belirlenmiştir.

Toplam sanal su ihracatında Amerika, Çin, Hindistan, Brezilya, Arjantin, Kanada, Avustralya, Endonezya, Fransa ve Almanya öne çıkan ülkeler olup bu ülkelerin sanal su ihracatı, küresel sanal su ticaretinin yarısını oluşturmuştur. Amerika, Pakistan, Hindistan, Avustralya, Özbekistan, Çin ve Türkiye ise mavi su ihracatında öne çıkmakta olup bu ülkelerin mavi su ihracatı küresel mavi su ticaretinin %49’una denk gelmektedir. Mavi su ihracatında öne çıkan ülkelerin kısmen su baskısı yaşayan ülkeler olması düşündürücüdür. Kısıtlı olan ulusal su kaynaklarının ihracat ürünlerinde kullanılması bu kaynaklarının sürdürülebilirliğini olumsuz etkilemektedir.

Şekil-2’de ülkelerin sanal su dengeleri gösterilmiştir. Sanal su ticaretinde en büyük ithalatçı olan ülkeler Kuzey ve Güney Amerika, Güney Asya ve Avustralya’dır. Net sanal suda en büyük ihracatçı ülkeler ise Kuzey Afrika, Orta Doğu, Meksika, Avrupa, Japonya ve Güney Kore’dir. Türkiye de 1996-2005 yılları arasında sanal su dengesi pozitif olan ülkeler arasındadır. Uluslararası ticaret sayesinde tasarruf edilen su miktarı oldukça önemlidir. Küresel sanal su ticaretine yönelik değerlendirmede; ticaret yapılmaması ve tüm ürünlerin ithalat yapan ülkelerde, kendi koşulları çerçevesinde üretilmesi halinde küresel su ayak izinin %4 oranında daha yüksek olacağı belirlenmiştir(Mekonnen ve Hoekstra, 2011).

Şekil-2 Ülkelerin sanal su dengesi ve 1996-2005 yılları arasında tarım ve endüstri ürünleri ticareti toplam sanal su akışları (15 Gm3/yıl üzerindeki akışlar gösterilmiş olup ok kalınlıkları sanal su miktarı ile doğru orantılıdır)

Ülkemizde ihracatın su ayak izinin önemli bir bölümü ithal edilerek işlenen ve ihraç edilen ürünlerden kaynaklanmakta olup ihracat su ayak izinde pamuk ve buğday öne çıkmaktadır. Şekil-3’te belirtildiği gibi toplam ihracat değerinin %30’unu oluşturan işlenmemiş tarım ürünleri, tekstil ürünleri ve işlenmiş tarım ürünleri ihracatın su ayak izinin %95’ine karşılık gelmektedir. Toplam ihracat değerinin %70’ine denk gelen mineral, cam ve metal ürünleri, makine aksamları ve diğer ürünler ise ihracatın su ayak izinin sadece %5’lik bölümünü oluşturmaktadır.

Türkiye’de sanal su ithalatı, ihracata benzer şekilde işlenmiş ve işlenmemiş tarım ürünleri ile tekstil ürünlerinde yoğunlaşmıştır. Bu ürünler toplam ithalat değerinin %13’ünü, toplam ithalat su ayak izinin ise %92’sini oluşturur. İthalat değerinin % 87’sini oluşturan mineral, cam ve metal ürünlerinin ithalat su ayak izindeki payı ise, %8’dir. Türkiye’de ithalatın su ayak izinin en büyük bölümünü %20’lik oran ile pamuk oluşturur. Ülkemize ithalatla giren sanal su, ihracatla çıkan sanal su miktarına denktir. Türkiye’nin sanal su ithalatının ve ihracatının birbirine neredeyse eşit olması, sanal su bütçesinin denkliğini ifade eder (WWF, 2014).

Şekil-3 Türkiye’de ithalat ve ihracat değerleri ve su ayak izleri (WWF, 2014)
Şekil-4 Türkiye’nin su ayak izi, Mm3/yıl (WWF, 2014)

Sanal su ticaretine yönelik uluslararası düzeyde yapılan değerlendirmelerin bölgesel, hatta havza düzeylerinde gerçekleştirilmesi su yönetiminde etkinliğin sağlanabilmesi için kritik öneme sahiptir.  Ülkemiz temiz su potansiyeli açısından su stresi yaşayan ülkeler sınıfındadır ancak bu potansiyel ülke genelinde farklılık göstermekte olup havza temelli değerlendirmelerde bazı havzaların su zengini bazı havzaların ise su fakiri kategorisinde bulunduğu görülmektedir. Su fakiri bir havzada üretimin su ayak izinin yüksek olması ve sanal su ticaretinde negatif bir denge bulunması, bu havzadaki ekonomik faaliyetlerin ve canlılığın sürdürülebilirliğini tehdit edecektir.

Üretim ve ihracatta su ayak izi niteliği de dikkatle değerlendirilmelidir. Ülkemiz sanal su ihracatında mavi su ayak iziyle öne çıkan ülkeler arasında yer almaktadır. Bu da zaten kısıtlı olan temiz su kaynaklarımızın sanal su ticaretiyle ihraç edildiği anlamına gelmektedir. Su fakiri havzalardan yapılan ihracatta mavi su ayak izinin düşürülmesi zorunludur. Ayrıca, uluslararası ticaretin yanında bir ülkede farklı su kategorilerinde yer alan bölgeler ve havzalar arasındaki sanal su akışlarının ele alınması, üretim ve akış planlamalarının yapılması su kaynaklarının sürdürülebilirliğine önemli katkılar sağlayacaktır.

Kaynakça:

  • Islam, S.M.F.,  Karim, Z.,(2019). World’s Demand for Food and Water: The Consequences of Climate Change, Desalination – Challenges and Opportunities, IntechOpen, DOI: 10.5772/intechopen.85919.
  • Anaç, S., Özçakal, E., Mengü, G.P., (2011), Sanal Su Kavramı ve Su Yönetiminde Önemi, Ege Üniversitesi Ziraat Fak. Dergisi, 48 (2): 159-164
  • Hoekstra, A .Y., Hung, P.Q., (2002), Virtual water trade: A Quantification of Virtual Water Flows Between Nations In Relation To International Crop Trade, Value of Water Research Report Serıes NO. 11
  • World Wide Fund for Nature (WWF), 2014, Türkiye’nin Su Ayak İzi Raporu: Su, Üretim ve Uluslararası Ticaret İlişkisi
  • Mekonnen, M.M., Hoekstra, A.Y. (2011, National Water Footprint Accounts: The Green, Blue and Grey Water Footprint of Production and Consumption, Value of Water Research Report Series No. 50

Dipnot:

*  1 kilometre küp (km3)  10 9 metreküpe (m3) eşittir.

** 1 gigametreküp (Gm3)  1027 metreküpe (m3) eşittir.

Yorum Yaz