/  Mavi Büyüme   /  Denizel Kirlilikle Mücadelede Doğa Temelli Çözümler

Denizel Kirlilikle Mücadelede Doğa Temelli Çözümler

Çağdaş GÜNEŞ
Uzman
Mavi Büyüme Politikaları Birimi
cagdas.gunes@izka.org.tr

Doğa temelli çözümler (NBS-nature-based solutions), doğanın koruma, sürdürülebilir yönetim ve yenileme yoluyla ekosistemleri onardığı, doğa yardımıyla çevre sorunlarına etkin ve uyumlu çözümlerin üretildiği eylemlerdir. Son yıllarda Avrupa Birliği politika dokümanlarında sıkça kullanıldığı görülen bu kavram, doğa aracılığıyla dirençliliğin güçlendirilmesi olarak da ifade edilebilir. Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) tarafından iklim değişikliği, afet riskleri, gıda ve su güvenliği, biyolojik çeşitliliğin kaybı gibi ana sorunların çözümünde önemli bir araç olarak gösterilen doğa temelli çözümler, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin gerçekleştirilmesine de katkı sağlamaktadır.

Doğa temelli çözümler, ekosisteme yapılan müdahalenin seviyesine göre üç tip altında gruplandırılmaktadır. Ekosisteme en az müdahalenin yapıldığı birinci grupta koruma altındaki ekosistemlerde ekosistem hizmetlerinin devamlılığını ve iyileştirilmesini kapsayan müdahaleler bulunmaktadır. İkinci grupta ekosisteme ve peyzaja sınırlı ölçüde müdahalede bulunulur. Bunlar sürdürülebilir, çok işlevli ekosistemlerin ve peyzajların geliştirildiği, yoğun ve yaygın biçimde kullanıldığı yönetim yaklaşımlarıdır. Ekosistemin kapsamlı müdahale edilerek yönetildiği çözümlerde ekosisteme geniş ölçekli müdahaleler yapıldığı gibi yapay ekosistemler de yaratılabilmektedir. Bu çözümler genelde yeşil ve mavi altyapı çalışmalarında ve kritik ölçüde niteliğini kaybetmiş ekosistemler için uygulanmaktadır.

Denizlerde Doğa Temelli Çözümler ve Örnek Uygulamalar

Mavi büyüme, denizlerin kalkınma ve refah için sürdürülebilir yönetimi olarak özetlenmekte, doğrudan denizlere dayanan veya denizlerle dolaylı ilişkiye sahip olan ekonomik sektörler mavi ekonomi çerçevesinde ele alınmaktadır. Denizler, yarattıkları ekonomi ile kıyı şehirlerinin refahı açısından kritik önemde olup yüksek baskı altındaki denizel kaynakların korunması ve sürdürülebilirliği, kıyı ekonomisinin ağırlıkta olduğu şehirler için oldukça önemlidir. İzmir özelinde bakıldığında da, İzmir Bölge Planı (2024-2028) doğal habitatların, denizlerin ve içerisinde barındırdıkları biyoçeşitliliğin korunması ve zenginleştirilmesini bir öncelik olarak ele almaktadır.

Denizler için doğa temelli çözümler, karbon tutulumu, kıyıların korunması ve biyoçeşitliliğe sunduğu katkı gibi ekosistem hizmetleriyle iklim değişikliğine uyum ve insan faaliyetleri nedeniyle ortaya çıkan kirlilik, biyoçeşitlilik kaybı ve kıyı erozyonu gibi diğer tehditlere karşı, insan sağlığı ve refahının korunması boyutuyla katkı sunmaktadır.

Denizlerde kirlilikle mücadele, kirliliğe neden olan kaynaklara müdahaleleri, kirliliğin önüne geçme amaçlı denetim-bilinçlendirme faaliyetlerini ve kıyı alanlarından başlayacak önleyici tedbirleri içermektedir. Kirlilikle mücadelede, kirliliğin azaltılması yanında denizel ekosistemlerin onarımına da katkıda bulunan doğa temelli çözümler etkin, verimli ve geleneksel yöntemlere göre çok daha ekonomik biçimde uygulanabilmektedir.

Mangrov ormanları, deniz çayırı yatakları, tuz bataklıkları, mercan resifleri – istiridye yatakları, yosun ormanları ve diğer makroalgler, deniz kirliliğiyle mücadelede ve denizel ekosistemlerin onarımında kullanılan, en bilinen doğa temelli çözümler olarak sayılabilir. Mangrov, deniz çayırı ve bataklıklar gibi kıyı habitatları, karbon emilimi yapmalarının yanısıra denizlerdeki asitlenmenin azalmasını da sağlamaktadır. Kıyı habitatlarının restorasyonu, kıyı alanlarında yer alan ekosistemlerin korunması ve geliştirilmesi yoluyla kara kaynaklı olan, özellikle sanayi ve tarımsal faaliyetten doğan organik kirliliğin süzülmesine ve denize ulaşmasının engellenmesine yardımcı olmaktadır. Bu tür habitatlar, gelen suları süzerek nitrat gibi maddelerin denize ulaşmasını engellemektedir. Bu habitatlar ekosistemlerin yenilenmesinin, insani faaliyetlerin doğurduğu olumsuz etkileri hafifletmesinin yanısıra biyoçeşitliliğin korunmasına da katkı sağlamaktadır. Balıkçılık ve turizm gibi mavi ekonomi sektörleri bu uygulamalardan doğrudan fayda elde ederken, uygulamaların iklim değişikliğinin etkilerini azaltmaya yardımcı olması ve kıyı erozyonu gibi sorunları hafifletmesi de genel olarak toplumun tümüne fayda üretmektedir.

Görsel-3 Gediz Deltası Kıyı Habitatları
Kaynak: Caterina Scaramelli, 2015 www.envirosociety.org

Kıyılarda yapılacak diğer bir doğa temelli çözüm, yapay sulak alanlar ve yeşil filtre uygulamalarıdır. Kıyı habitatlarının yenilenmesi yanında bu uygulama da tarım ve kentsel atıkların denize ulaşmadan önce temizlenmesini sağlar, tarımsal alanlardan denize toprak ve kimyasal madde taşınmasını azaltarak denizel biyosistemlere katkı sunar. İnşa edilmiş sulak alanlar, yağmur suyunu toplama, atık sularla gelen besin yüklerini azaltma ve yaban hayatı yaşam alanlarını geliştirme gibi işlevleriyle doğal sulak alanları taklit eder. ABD Çevre Koruma Ajansı’nın (EPA) yayınlamış olduğu bir veriye göre, inşa edilen sulak alanlar, toplam azotun yaklaşık %45’ini ve toplam askıda katı maddelerin yaklaşık %60’ını etkili bir şekilde ortadan kaldırmaktadır.  Doğal habitatları yeniden canlandırmayı, biyolojik çeşitliliği ve su kalitesini önemli ölçüde iyileştirmeyi amaçlayan bu tür çalışmalar yıllar içerisinde oluşan çevresel kalitedeki bozulmanın sonuçlarını hafifleterek canlı bir ekosistem oluşumuna katkı sunmaktadır. Aşağıda görülen ABD’nin Baltimore şehri liman iç sahasında inşa edilen yapay sulak alan su samurları, balıklar, ördekler ve Maryland mavi yengeçleri gibi çeşitli vahşi yaşam türlerine ev sahipliği yapmaktadır. 

Görsel-4: Baltimore’da İnşa Edilmiş Sulak Alan
Kaynak: www.ekoyapdergisi.org (Ekoyap Dergisi)

Kentlerde gerçekleştirilecek yeşil altyapı uygulamaları diğer bir doğa temelli çözüm tipidir. Doğa tabanlı kentsel tasarım uygulamaları, yalnızca kentlerdeki yüzey sıcaklıklarının azaltılmasını amaçlayan ısı adasına karşı geliştirilen çözümlerle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda ekosistem işleyişini de destekleyerek yağmur suyu yönetimi, hava kalitesinin iyileştirilmesi ve biyoçeşitliliğin arttırılması gibi geniş kapsamlı ekosistem hizmetleri sunma potansiyeline sahiptir. Denizlere kirleticilerin taşınmasını önleme boyutuyla kara tarafında yapılacak uygulamalar kirlilikle mücadelede son derece önemlidir. Yeşil çatı veya geçirgen zeminler gibi yeşil-mavi altyapı yatırımları ile yağmur suyu yönetimi, biyoçeşitliliğin desteklenmesi ve yağmur sularının yer altına süzülmesi sağlanarak kirleticilerin denize taşınması önlenebilmektedir.

Görsel-5: Yeşil ve Mavi Altyapı Uygulamaları Şeması,
Kaynak: https: //yaysis.istanbul, İBB Park ve Bahçeler Dairesi

Canlı kıyı hatları ve resif oluşumları, kıyı alanlarını koruyan, yenileyen veya oradaki habitatın gelişmesini sağlayan doğa temelli bir çözümdür. Kıyı yönetiminde yenilikçi ve maliyet etkin bir teknik olan canlı kıyı hatları “yeşil kıyılar” veya “yumuşak kıyılar” olarak da adlandırılmaktadır. Söz konusu doğal altyapı çözümleri, doğal yaşam alanı oluşturmalarının yanısıra kıyı toplulukları için dirençlilik de sağlamaktadır. Çevresinde yaşayanlar için yeşil alan olmakta, suyu arıtması, kıyı erozyonunu hafifletmesi, karbon depolaması ve doğal hayatı desteklemesi ile pratik ve faydalı bir çözüm teşkil etmektedir.  Beton kıyı koruma yapıları yerine doğal malzemelerle (midye resifleri, kumul bitkileri) yapılan çözümler, kıyı erozyonunu azaltırken aynı zamanda suyu filtre etmektedir. İzmir Kalkınma Ajansı desteğiyle İzmir Körfezi’nde gerçekleştirilen örnek bir uygulamada da, biyolojik filtreleme yapan midye arıtma sistemlerinin denizel alanda kirlilik parametrelerinin azalmasına katkı sağladığı ortaya konulmuştur.

Görsel-6: Yapay resif uygulaması
Kaynak: www.biomedya.com

Doğa temelli çözümlerle habitatların yenilenmesi ve güçlendirilmesinin, çevre ve biyoçeşitlilik açısından doğurduğu faydaların yanısıra yarattığı ekonomik faydalar da bulunmaktadır. Dünya Bankası çalışmalarına göre, Endonezya’da yapılan uygulama örneklerinde geniş ölçekli mangrov ormanı koruma ve yenileme faaliyetinin ekonomik getirilerinin maliyetlere göre yüksek olduğu, gelişmiş kıyı koruması, iklim düzenleme, balıkçılık destek hizmetleri ve ham madde temini kaynaklı ekosistem hizmetlerinin hektar başına 15.000 dolarlık değer ürettiği, buna karşın 3.900 dolarlık yenileme maliyeti gerektirdiği görülmektedir.

Görsel-7: Mangrov ekimi
Kaynak: https://www.unescap.org/

Sonuç ve Değerlendirme

Doğa temelli çözümler, faydaları yanında bir takım uygulama zorluklarını da beraberinde getirmektedir. Bu uygulamaların kıyılarda yapılıyor olması, kıyı bölgelerinin kullanım veya mülkiyet durumları gibi başlıklarda sorunlar doğurabilmektedir. Kıyılarda yoğunlaşan çatışmalı kullanımlar, uygulamaların sürdürülebilirliği açısından zorunlu izleme ve bakım hizmetleri gibi konularda planlama yapılmasını gerektirmektedir. Bu durum, doğa temelli çözümlerin başarısında toplumsal katılım ile idari ve yasal desteğin önemini göstermektedir. Ayrıca, doğa temelli çözümlerin etkisinin güçlendirilmesi için bunların geleneksel altyapılarla uyumlaştırılması ve entegrasyonuna yönelik yaklaşımların geliştirilmesi, bu çözümlerin iyi bir planlama ile ele alınması, çeşitli mühendislik uygulamalarıyla desteklenmesi değerlendirilmelidir.

Kaynakça

Yorum Yaz