Sürdürülebilirlikte Bir Vizyon Olarak Döngüsel Tarım
Tuba TOL
Uzman
Proje Uygulama ve İzleme Birimi
tuba.ozakcan@izka.org.tr
İnsanlık varoluşundan beri tüm ihtiyaçlarını ekosistemden sağlamaktadır. İnsanlığın gelişiminin ilk zamanlarına, insan ve ekosistem arasında uyumun en iyi sağlandığı zamanlar diyebiliriz. Ekosistemin süregelen bu devamlılığı tüm yaşam döngüleri için vazgeçilmezdir. Sanayi devriminden sonra artan nüfus ve sanayileşmenin getirdiği ham madde ihtiyacı, insanların ekosistemin kıt olan kaynakları üzerinde bir baskı oluşturmasına neden olmuştur. Oluşan bu baskılar sonucunda kendini yenileyemeyen ekosistemde, ormansızlaşma, çölleşme, hava kirliliği, su kirliliği, biyolojik çeşitliliğin azalması gibi birçok sorun ortaya çıkmıştır (1) .
Tüm bunların yanında yüzyılımızın en önemli sorunlarından biri insanlığın geleceği için yaşamsal bir tehlike oluşturan iklim değişikliği konusudur. İklim değişikliğine sebep olan küresel ısınma büyük oranda insan faaliyetleri sonucu atmosfere salınan sera gazlarının etkileşimi ile meydana gelmektedir. Sera gazı salınımının %75’i fosil yakıtların kullanımına bağlı olarak artan şehirleşme, gelişen endüstri ve ulaşım yükü sonucu oluşmakta, geriye kalan %25’i ise tarımsal faaliyetler sonucu atmosfere salınmaktadır (2).
2018 yılında Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından “1,5°C Küresel Isınma Özel Raporu” yayınlanmıştır. Bu raporda 2030 yılına kadar küresel ortalama sıcaklık artışını 1,5°C’de sınırlandırmamızın gerekliliği ortaya koyulmaktadır. Küresel ısınma artışını 1,5°C ile sınırlandırmak ekolojik sistemler ve yaşam alanları üzerinde oluşabilecek kalıcı birçok etkinin önlenmesi anlamına gelmektedir. Bu sınırı geçmemek için küresel emisyonları 2030 yılında 2010 yılına göre %45 azaltmak ve 2050 yılında net sıfır emisyona ulaşmak gerekmektedir. Bu zorlayıcı hedefi başarabilmek için ise yaşamın her alanında hızlı ve geniş kapsamlı dönüşümleri gerçekleştirmek gerekmektedir. İklim değişikliği ile mücadele için daralan bu zamanda, hızla iklim eylemlerini arttırmak ve eylemlerle birlikte kapsayıcı sürdürülebilirliğe odaklanmak gerekmektedir (3).
Sürdürülebilirliği, bir toplumun, ekosistemin ya da devam eden herhangi bir sistemin bağlı olduğu ana kaynakları tüketmeden (veya aşırı yüklenmeden) belirsiz bir geleceğe kadar işlevini devam ettirebilme yeteneği olarak tanımlayabiliriz (4). Çok boyutlu bir kavram olan ve birçok alanda kullanılan sürdürülebilirlik kavramının temel özelliğinin, geleceği konu edinmesi ve hangi alanda kullanılıyorsa o alandaki kaynakların korunarak sürekliliğinin sağlanması olduğunu söyleyebiliriz (5).
Çevre boyutuyla sürdürülebilirlik ise doğal kaynakların sürekliliğinin sağlanması ve biyo-çeşitliliğin; insan sağlığının; hava, su ve toprak kalitesinin; hayvan ve bitki yaşamlarının korunması anlamına gelmektedir. Çevresel sürdürülebilirlikte kaynakların kullanım düzeyinin bu kaynakların kendini yenileme hızını, salınan kirleticilerin oranının ise doğal kaynakların bu kirleticileri işleme tabi tutma hızını aşmaması gerekmektedir (6).
Günümüzde kaynakların sürdürülemez kullanımı sonucu ortaya çıkan sorunları çözmek üzere gündemde yer almaya başlayan kavramlardan birisi de döngüsel ekonomidir. Döngüsel ekonominin amacı kullanılan kaynakların ve materyallerin değerinin uzun süre korunmasını sağlamak, onları olabildiğince sık kullanabilmek ve sonuçta mümkün olan en az atığı (mümkünse sıfır) ortaya çıkarmaktır (7). Döngüsel Ekonomi doğadan esinlenerek ortaya çıkarılan bir yaklaşımdır. Çünkü doğa atık üretmez ve doğada her şey tekrar kullanılır.
2050 yılına kadar dünya nüfusunun üçte bir oranında artarak yaklaşık 9,7 milyar insana ulaşması beklenmektedir (8).En iyi tahminler bu nüfusun yeterli ve dengeli beslenmesinin sağlanması için gıda ve tarımsal üretimin 2050 yılına kadar üçte iki oranında artırılması ihtiyacına işaret etmektedir (9). Bu ihtiyacın, iklim değişikliği karşısında kırılgan olan tarımsal üretim üzerindeki baskısı sebebiyle tarımsal atıkların, yan ürünlerinin ve bu yan ürünlerin kullanımının ele alınması için yenilikçi teknolojilerin ve karlı iş planlarının kullanılarak döngüsel bir ekonominin geliştirilmesi bir zorunluluk haline gelmektedir.
Şekil 1. Tarımsal Üretim Zincirinde Döngüsel Tarım

Döngüsel tarım olarak adlandırabileceğimiz bu ekonomi, tarımsal biyokütlenin ve gıda işleme süreçleri sonucu oluşan atık ve artıkların yeniden kullanılabilir kaynaklar olarak gıda sistemi içinde tutulması anlamına gelmektedir. Böylece bu kapalı sistem (Şekil 1) sayesinde tarımsal gıda atıklarının değerlendirilmesi, minimum miktarda dış girdi kullanarak tarımsal ürün üretiminin sağlanması ve çevreye olumsuz etkileri olabilecek atıkların döngü içerisinde azaltılması amaçlanır (10).
Döngüsel tarımın temel ilkesi, ihtiyacın karşılanmasına yönelik optimum düzeyde arazi veya kaynak kullanımıdır. Üretimin gerçekleşeceği tarlalarda öncelik gıda mahsullerinin üretimi olmalıdır. Ekim yapılacak tarlaların en iyi şekilde kullanımını sağlamak için ardışık mahsuller ekilerek, neredeyse yıl boyunca bu tarlalardan mahsul alınması sağlanabilir. Mümkün olduğunda, rotasyona karışık ürünler eklenerek çeşitlilik artırılabilir. Bu tarlalarda üretilen mahsullerin kalıntıları (yapraklar ve gövdeler) çiftlik hayvanları için yem, toprak için ise biyogübre olarak kullanılabilecektir.
Toprakların verimliliği içerdiği besin maddelerinin konsantrasyonu ile doğru orantılıdır. Toprak içerisindeki organik materyal miktarı, sadece mahsul verimi için belirleyici faktörler olmakla kalmaz; aynı zamanda besinlerin, eser elementlerin, suyun, CO2 ve diğer sera gazlarının toprakta daha iyi tutulmasını sağlar. Döngüsel tarım uygulamaları sayesinde verimli toprak habitatına sahip olan tarlalarda hastalıklar ve zararlılar daha az görülür.
Hayvan gübresinin yanında, diğer bir besin kaynağı olarak ele alabileceğimiz evsel atıkların arıtımından ve gıda endüstrilerinden gelen proses suyundan sterilize edilmiş kanalizasyon çamuru da toprakta organik materyallerin seviyesini artırmak için kullanılabilir.
Döngüsel tarım çerçevesinde çiftlik hayvanlarının beslenmesi için yetiştirilecek otların, tarla tarımının yapılmadığı alanlarda gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Ayrıca hayvancılık için sağlanacak gıda desteğinin tarla tarımı, bahçecilik ve gıda endüstrisi proseslerinden kalan atıklarla yapılması beklenmektedir. Döngüsel sistemde etkin bir şekilde kontrol edilmesi gereken atıkların maddesel akışlarını, yüksek kaliteli hayvan yemine veya enerjiye dönüştürmek için çok çeşitli süreçler ve teknikler mevcut bulunmaktadır.
Tarım alanlarında çiftçiler bitkisel hastalıklara ve bu hastalıklara sebep olan zararlılara karşı büyük ölçüde doğal veya sentetik kimyasallar ve ilaçlar kullanmaktadırlar. Verimli mahsulün ve hayvan sağlığının ön planda tutulduğu döngüsel tarımda ise daha geniş bir sistematik yaklaşımla bu hastalıklarla savaşmak yerine, zararlılara, bunların hastalıklarına ve ayrıca iklim değişikliğinin etkilerine daha dirençli olan bitki çeşitlerinin ve hayvan ırklarının seçilmesi daha büyük önem taşır. Ayrıca tarlaların içinde ve çevresinde doğal tozlaşma ve organik mahsul koruma biçimi olarak tarımsal biyolojik çeşitliliğin kullanılması mahsullerin dayanıklılığının sağlanmasına katkı sağlayacaktır (11).
Günümüzde verimli gıda üretimi hakkında çok şey bilmemize ve uygulamamıza rağmen kullanılan kaynakların ve biyokütlenin israfını, kaybını önlemek için gerekli çalışmaları yapmak konusunda hala yeterli bilgimiz ve çabamız ne yazık ki mevcut değildir. Doğa, çevre ve iklim değişimlerini de özellikle dikkate aldığımızda yeryüzü kaynaklarının korunmasında teknik, ekonomik, yasal ve sosyal engellerin aşılması için toplumun tüm taraflarının çaba göstermesi ve bu döngüsel değişime uyum sağlaması gereklidir.
Kaynakça
1- Karakaya, E. , Sofuoğlu, E. (2015), “İklim Değişikliği Müzakerelerine Bir Bakış: 2015 Paris Iklim Zirvesi“, Uluslararası Avrasya Enerji Sorunları Sempozyumu Bildiriler Kitabı, ss.28-30.
2-Maccracken, MC. 2001. Global Warming: A Science Overview, pp. 151-159 in Global Warmingand Energy Policy. Kluwer Academy/Plenum Publishers, Newyork 220 pp.
3-Carbon Brief.
4-Gilman, R. 1992. Sustainability. From the 1992 UIA/AIA “Call for Sustainable Community Solutions”.
5-Binboğa, G. 2017. Sürdürülebilirlik Kapsamında Kyoto Protokolü Esneklik Mekanizmaları Ve Türkiye’nin Durumunun İncelenmesi. CBÜ Sosyal Bilimler Dergisi 15(4): 207-238.
6-Kaypak, Şafak,“Küreselleşme Sürecinde Sürdürülebilir Bir Kalkınma İçin Sürdürülebilir Bir Çevre”,KMÜ Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 13 (20) 1309-9132, 2011.
7-Wilts, Henning. 2017. Surprise, Surprise: Germany is not that Circular (Interview) http://www.circularchange.com/circular-economy-germany/
8-United Nations Department of Economic and Social Affairs. World population projected to reach 9.7 billion by 2050. http://www.un.org/en/development/desa/news/population/2015-report.html.
9-Food and Agriculture Organization of the United Nations ,2009. How to feed the world in 2050.
10-Toop,A , Ward,S. Oldfiel,O.Hull,M.Kirby,M. Theodorou,M.2017. “AgroCycle – developing a circular economy in agriculture”, 1st International Conference on Sustainable Energy and Resource Use in Food Chains, ICSEF 2017, 19-20 April 2017, Berkshire,UK.
11-Wageningen University and Research ,2018, “Circular agriculture: a new perspective for Dutch agriculture”.