/  Yenilik ve Girişimcilik   /  Türkiye’de Ar-Ge Merkezleri ve İzmir’in Durumu

Türkiye’de Ar-Ge Merkezleri ve İzmir’in Durumu

Arın HÜNLER
Uzman
Yenilik ve Girişimcilik Politikaları Birimi
arin.hunler@izka.org.tr

Uluslararası ekonomik sistemde ülke ve bölge ekonomilerinin güçlü ve rekabetçi bir yapıya kavuşmaları için en temel ihtiyaç devletlerin yenilikçi bakış açısını her alanda kullanabilmeleridir. Yenilikçilik sosyal politikadan ekonomiye, verimliliğin sağlanmasından beşerî sermayeye kadar çok çeşitli alanlarda etkinliğini hissettirmektedir. Yenilikçiliğin sadece soyut bir kavram olmaktan öte ekonomi ve üretimle bağının kurulabilmesi için de Ar-Ge faaliyetleri büyük önem arz etmektedir. Ülke ekonomisinin güçlendirilmesi için Ar-Ge’ye verilen önem tüm dünyada temel bir gelişmişlik göstergesi olarak kabul edilmektedir.

Ar-Ge harcamaları Türkiye’de hem özel sektör hem de devlet açısından son 20 yıl içerisinde, çeşitli dönemlerde duraksamalarla birlikte, belirgin bir artış eğilimindedir. Buna göre 2001 yılında Ar-Ge harcamalarının GSYH’ya oranı binde 0,53 iken bu oran 2008 yılında binde 0,69’a, 2018 yılında ise neredeyse ikiye katlanarak yüzde 1,03’e çıkmıştır. (TÜİK Ar-Ge, 2018) Bu oran OECD ülkelerinde yüzde 2,4 seviyesinde olmakla birlikte Türkiye açısından oranın istikrarlı bir artış eğiliminde olması önem arz etmektedir.(OECD)

      Bu artışı sağlayan önemli faktörlerin başında da özel sektör Ar-Ge merkezleri gelmektedir. Türkiye’de Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesini düzenleyen ve 2008 yılında yürürlüğe giren 5746 Sayılı Kanun ile ülke gündemine gelen Ar-Ge merkezleri Kanun’un 2. maddesinde özetle “Ar-Ge ve yenilik projelerini/faaliyetlerini gerçekleştirmek üzere kurulan, münhasıran yurtiçinde araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunan ve en az elli tam zaman eşdeğer Ar-Ge personeli istihdam eden, yeterli Ar-Ge birikimi ve yeteneği olan birimler” olarak tanımlanmaktadır. Kanun ile Ar-Ge merkezi kurulumuna ve işletilmesine yönelik bir çok teşvik düzenlenmiş, 2016 yılında 6676 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler sonrasında söz konusu teşviklerin kapsamı genişlemiş ve Ar-Ge merkezi kurulumu basitleştirilmiştir. Mevcut halinde 5746 sayılı Kanun ile özel sektör tarafından kurulan Ar-Ge merkezlerine Ar-Ge indirimi, gelir vergisi stopaj teşviki, sigorta prim desteği, gümrük vergisi istisnası gibi çeşitli teşvik ve destekler verilmesi söz konusudur.

Özel sektör bünyesinde kurulu bulunan Ar-Ge merkezleri sayısının, 2016 yılında 6676 Sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesi ve özellikle bu merkezlerin kurulması için 30 olan zorunlu çalışan sayısının çoğu sektör için 11 Ağustos 2016 tarihinde yayınlanan Bakanlar Kurulu kararı ile 15’e düşmesi sonrasında hızlı bir ivme ile arttığı görülmektedir. Buna göre 2014 yılına kadar çok az sayıda olan Ar-Ge merkezi sayısı, 2017 yılında bir yılda 291 merkezin kurulması ile en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Ancak bu tarih sonrasında teşvik ve desteklere rağmen yıl bazında kurulan merkez sayısı azalış trendine girmiştir. Bu azalışta büyük ölçekli firmaların büyük oranda kendi merkezlerini kurmuş olmaları, KOBİ’ler için ise Ar-Ge yatırımı yapmanın yüksek bir maliyet gerektirmesi ve bu nedenle Ar-Ge merkezlerinin tüm düzeylerdeki işletmeler arasında yayılmasının mümkün olmaması etken olarak değerlendirilmektedir. Aşağıdaki tabloda Türkiye’de kurulan özel sektör Ar-Ge merkezlerinin yıllara göre dağılımı verilmektedir.

Şekil 1. Türkiye’de Kurulan Özel Sektör Ar-Ge Merkezlerinin Yıllara Göre Dağılımı

Kurulan Ar-Ge merkezleri İzmir açısından değerlendirildiğinde de benzer bir eğri ile karşılaşılmaktadır. 2015 ve 2016 yılları ile başlayan artış 2019 ile birlikte düşüş göstermektedir. Buna göre 2016 yılı sonunda Türkiye’de 318 Ar-Ge merkezi mevcut iken bu sayı İzmir için 30’dur. Türkiye’deki mevcut sayının 2016 sonu itibariyle %9’u İzmir’de kurulu bulunurken 2019 Şubat ayı itibariyle bu oran %7,5’e düşmüştür. Buna göre halihazırda Türkiye’de 1236 Ar-Ge merkezi mevcutken, İzmir’de bu sayı 91’dir. Bu düşüş İzmir’de sanayi ve yenilik yatırımlarına ilişkin oransal gerilemenin göstergelerinden biri olarak değerlendirilebilir.

Şekil 2. Türkiye’de ve İzmir’de Yıl Bazında Kurulan Ar-Ge Merkezi Sayısı

Türkiye genelinde Ar-Ge merkezlerinin il bazında dağılımına bakıldığında ilk sırada 428 merkez ile İstanbul, takiben 130 merkez ile Bursa, 125 merkez ile Kocaeli ve 119 merkez ile Ankara ve 91 merkez ile İzmir gelmektedir. Toplam 49 ilde özel sektör Ar-Ge merkezi mevcut iken, kalan 32 ilde mevcut değildir. Merkezlerin ülke genelinde dağılımı sanayi yatırımları ile paralel olarak yoğunlaşmış olmakla birlikte, İzmir açısından bakıldığında Sanayi GSYH ve GSY Ar-Ge harcaması tutarları açısından farklı bir sıralama ile karşılaşılmaktadır. Buna göre, Ar-Ge merkezi sıralamasında 5. sırada olmakla birlikte sanayi iktisadi faaliyet kolunda cari fiyatlarla İzmir, İstanbul ve Ankara’nın ardından 3. sırada gelmektedir. Ancak İzmir’in GSY Ar-Ge harcamasına bakıldığında, Düzey-2 bölgeleri açısından 5. sıraya gerilemektedir ve bu durum Ar-Ge merkezi sıralaması ile de uyumludur.(TÜİK, 2018)

Türkiye genelinde ve İzmir’de kurulu Ar-Ge merkezlerinin sektörel dağılımına bakıldığında, en başta Makine ve Teçhizat İmalatı, Otomotiv Yan Sanayi, Yazılım, Bilgisayar ve İletişim Teknolojileri, Elektrik Elektronik, Tekstil ve Kimya gibi sektörlerin geldiği görülmektedir. Sayılan bu 6 sektör tüm Ar-Ge merkezlerinin yaklaşık %60’lık kısmını oluşturmaktadır. Nitekim yıllık ihracat rakamlarına bakıldığında da yazılım ve bilgi iletişim dışındaki diğer dört sektörün ihracatın da çok önemli bir kısmını gerçekleştirdiği görülmektedir ve bu durum ikisi arasındaki ilişkiyi göstermektedir. (TİM, 2020) İzmir açısından değerlendirildiğinde de benzer şekilde makine ve teçhizat imalatı, otomotiv, kimya, tekstil ve gıda sektörlerinin önce çıktığı görülmektedir.

Şekil 3. Türkiye’de ve İzmir’de Kurulu Özel Sektör Ar-Ge Merkezlerinin Sektörel Dağılımı (Türkiye için 20 ve daha fazla)

Son olarak özel sektör Ar-Ge merkezlerinde çalışan personel sayısına bakıldığında, halihazırda faaliyette olan 1236 merkezde 32 Bin’i lisans, 11 Bin’i yüksek lisans ve doktora mezunu olmak üzere toplam 60 Bin kişinin çalıştığı görülmektedir. TÜİK Araştırma Geliştirme Faaliyetleri Araştırması kapsamında 2018 yılında Türkiye’de kar amacı gütmeyen kurumlar dahil toplam 290 Bin kişinin, şirketler özelinde ise, 118 Bin kişinin Ar-Ge alanında çalıştığını ortaya koymaktadır.(TÜİK Ar-Ge, 2018) Buna istinaden özel sektör Ar-Ge merkezlerinde çalışan personel sayısının özel sektörün tamamında çalışan Ar-Ge personel sayısının yaklaşık yarısı olduğu görülmektedir.

Bugüne kadar 45 Bin’e yakın projenin tamamlandığı, 6 Bin’e yakın patentin alındığı, 15 Bin civarında patent başvurusunun da inceleme aşamasında olduğu özel sektör Ar-Ge merkezleri, Türkiye ve İzmir’in yenilikçi ve rekabetçi bir ekonomiye ulaşmasında kritik rol üstlenmekteir. Söz konusu merkezlerin hem kurulumlarının teşvik edilmesi hem de mevcutların gelişmesinin sağlanmasına yönelik destekler verilmesi öngörülen Ar-Ge harcamalarına ulaşılması ve bunun ekonomik ve sosyal pozitif etkilerinin görülmesi için oldukça önemlidir.

Kaynaklar


Özel Sektör Ar-Ge Merkezleri’ne ilişkin paylaşılan sayısal veriler Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı istatistiklerinden alınmış, grafikler bu verilerden üretilmiştir.

Post a Comment