Küçük Menderes Havzasında Yeraltı Su Kaynaklarının Sürdürülebilirliği
Tuba TOL
Uzman
Proje Uygulama ve İzleme Birimi
tuba.tol@izka.org.tr
Dünya yüzeyinin dörtte üçü sularla kaplıdır. Buna rağmen insan kullanımına uygun tatlı su oranı yalnızca %2.5’tur (Şekil 1). Birleşmiş Milletler’e bağlı UNESCO’nun hazırladığı 2019 Dünya Su Raporuna göre, dünyada yaklaşık 2 milyar insan su stresi içindeki ülkelerde yaşamaktadır. İklim değişikliğinin de etkisiyle artan su stresi, su kaynaklarının sürdürülebilirliği konusunun ne denli kritik olduğunu göstermektedir. Böylece ikamesi mümkün olmayan suyun, 21. yüzyılın stratejik kaynakları arasında yer alacağı ön görülmektedir (T.C. Dışişleri Bakanlığı, 2019).
Dünya su kaynaklarının yaklaşık %71’i tarım sektöründe daha çok sulama amaçlı kullanılmaktadır. Bunu %18 ve %11 oranlarında sanayi ve hane halkı kullanımları izlemektedir. Türkiye su kaynakları kullanımının da Dünya’daki kullanım oranlarına paralel oranlarda olduğu görülmektedir (Şekil 2).
İklim değişikliği, ekonomik gelişme, kentleşme ve nüfus artışı nedenleriyle dünya su kaynakları mevcudiyetinde değişimlerin yaşanması beklenmektedir. Bu sebeple var olan su kaynaklarının en verimli şekilde kullanılması ve bu değişikliklere hazırlanmak için karar vericilerin küresel su arzı ve talebinin gelecekteki senaryolarını göz önünde bulundurmaları gerekmektedir.
Yapılan çalışmalarda 2040 yılında Bahreyn, Kuveyt, Katar, San Marino, Singapur, Birleşik Arap Emirlikleri, Filistin ve İsrail tüm sektörlerde en çok su stresi yaşayacak ülkeler olarak sıralanmıştır (Şekil 3).
Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz Havzası, iklim değişikliğinin yaşanacağı “sıcak nokta”lardan birisi olarak tanımlanmaktadır (IUCN, 2014). Türkiye’nin su stresi bakımından 2040 yılında en çok su stresine sahip 27. ülke olacağı tahmin edilmektedir (Luo, Young, & Reig, 2015).
Günümüzde Türkiye’nin kullanılabilir yüzeysel su potansiyeli yurt içindeki akarsulardan 95 milyar m³, komşu ülkelerden yurdumuza gelen akarsulardan 3 milyar m³ olmak üzere, yılda ortalama toplam 98 milyar m³’tür. 14 milyar m³ olarak belirlenen yeraltı suyu potansiyeli ile birlikte ülkemizin kullanılabilir yerüstü ve yeraltı su potansiyeli yılda ortalama toplam 112 milyar m³’tür (DSİ, 2012).
Ülkemizde kişi başına düşen kullanılabilir su potansiyelinin 2015 yılında 1.514 m³ olduğu, 2050 yılında ise nüfus artışının da hesaba katılmasıyla 1.120 m³’e kadar azalacağı öngörülmektedir (Şekil 4).
Türkiye’deki su alanları 25 havzaya ayrılmaktadır. Bu havzalardan olan Küçük Menderes Havzası, Türkiye’nin batısında Gediz ve Büyük Menderes Havza’ları arasında, sularını Küçük Menderes Nehri ve diğer akarsularla Ege Denizi’ne boşaltan alanı kapsamaktadır ve İzmir ilini de içine almaktadır.
Küçük Menderes Havzası, iklim değişikliğinden şiddetli bir biçimde etkilenecek havzalar arasında yer almaktadır (Şekil 5). Yüzyıl sonuna doğru yıllık ortalama sıcaklıkların 2 ila 6 °C arasında artması, kurak dönemlerin uzaması, yağışlı dönemlerin azalarak aşırı yağışlı günlerin artması, 2022 yılından itibaren etkili olmaya başlayacak orta şiddetli kuraklıkların yerini, 2030’dan itibaren şiddetli kuraklıkların alması, yeraltı ve yerüstü su seviyelerinde keskin düşüşlerin gerçekleşmesi beklenmektedir (Dünya Bankası, 2018).
Küçük Menderes havzası kullanılabilir su kaynakları incelendiğinde, yeraltı ve yerüstü kullanılabilir su potansiyelinin 1.158,89 hm³ olduğu görülmektedir. Havzada mevcut su kullanımları toplamı ise 1.228,00 hm³’tür. Bu durumda havzanın su potansiyelinin mevcut su tüketimini tam olarak karşılayamadığı görülmektedir. (T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, 2018).
Küçük Menderes Havzasında yeraltı suyu içme, sulama ve endüstriyel kullanma suyu olarak yaygın kullanılan önemli bir kaynaktır. Havzada toplam yeraltı suyu çekimlerinin sektörlere göre dağılımına bakacak olursak %78 oranında tarımsal sulamada, %20 oranında içme ve kullanmada, %2 oranında endüstride kullanıldığını söyleyebiliriz (Şekil 6).
Küçük Menderes Havzasında tarımsal üretim ve hayvancılık faaliyetleri yaygın olarak yapılmaktadır. Bu üretim faaliyetleri sonucu havzanın su kaynaklarına gereksinimi gittikçe artmaktadır. Fakat havzanın yüzeysel su potansiyeli bu ihtiyacı karşılayacak seviyede değildir. Bu sebeple yerüstü su kaynaklarının yetersiz geldiği durumlarda yeraltı suyunun kontrolsüz kullanımı bu kaynakların sürdürülebilirliğini tehdit etmektedir.
Tarımsal üretimde yeraltı suyuna olan bağımlılığı azaltabilmek için yüzeysel sulama veriminin artırılması gerekmektedir. Bu verim artışı genel olarak açık sistem olan yüzeysel sulama sistemlerinin kapalı iletim ve damla sulama sistemine dönmesi ile sağlanabilir.
Havzada kentsel ve endüstriyel su temini amacıyla da yeraltı suyu kullanılmaktadır. Bu sular ortama atık su olarak geri dönmektedir. Bu atık suların arıtıldıktan sonra belli amaçlarla yeniden kullanımı havza yerüstü su kaynaklarının sürdürülebilirliği açısından çok önemlidir.
Küçük Menderes Havzası yeraltı su kaynakları aşırı kullanımının yanı sıra, kirlilik riskli ile de karşı karşıyadır. Arıtılmadan yüzeysel su kaynaklarına verilen kentsel ve endüstriyel atık sular, tarımsal faaliyetlerden dönen gübre ve pestisit kalıntılı sular, hayvancılığın yaygın olduğu alanlarda oluşan hayvansal atıklar, düzensiz döküm sahaları, zeytin işleme tesisleri, jeotermal sahalar ve atık jeotermal akışkan bertarafı ve madencilik faaliyetleri yeraltı sularına etki eden kirlilik kaynakları olarak sıralanabilir (T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı,2019b).
Küçük Menderes Havzası’ndaki yeraltı su kaynaklarının korunabilmesi ve sürdürülebilir kullanım olanağının sağlanabilmesi için yasal olmayan yeraltı suyu kullanımının engellenmesi, yeraltı sularının miktar ve kalitesini etkileyen faktörlerin tespit edilmesi ve bu faktörleri engelleyici tedbirlerin alınması, su sağlayan birimlerin özelliklerinin ve bu birimlerin (akiferlerin) hidrolik parametrelerinin belirlenmesi, yerleşim yerlerine su sağlayan kuyuların bulunduğu kesimlerin hidrojeolojik raporlarının hazırlanması ve akifere beslenimi arttıracak yöntemlerin geliştirilmesi, su tasarrufu konusunda tüketicilerin bilinçlendirilmesi, sulama sistemlerinin rehabilitasyonu ve yüzeysel sulama sistemlerinin kullanımının özendirilmesi son derece önemli ve gereklidir. Ayrıca yeraltı suyunu depolamak veya depolanan yeraltı suyu miktarını artırmak üzere kurulan yeraltı barajları ve yeraltı suyu besleme tesislerinin Küçük Menderes Havzasında sayılarının artırılması bölgedeki yeraltı su varlığını korumak açısından önemli yatırım arasında yer alacaktır.
Kaynakça:
- Birleşmiş Milletler Su İstatistikleri, 2013.
- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, 2012. http://www.dsi.gov.tr/ adresinden erişildi.
- Dünya Bankasıı, 2018. Kritik Tarımsal Ürünlerde Risk Değerlendirme Çalışması (KAPRA).
- Dünya Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN), 2014 Yıllık Raporu.
- Luo, Tianyi, Robert Young and Paul Reig (2015), “Aqueduct Projected Water Stress Country Rankings”, World Resources Institute, p.1-16.
- T.C. Dışişleri Bakanlığı (2019), Türkiye´nin Sınır Aşan Sular Politikasının Ana Hatları,
- T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2018. Küçük Menderes Havzası Kuraklık Yönetim Planı.
- T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, 2019a. Küçük Menderes Havzası Su Tahsis Planı, Su Talepleri Analiz Raporu.,
- T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı 2019b. Su Yönetimi Genel Müdürlüğü. Küçük Menderes Havzası Nehir Havza Yönetim Planı Hazırlanması Projesi, Nehir Havza Yönetim Planı Nihai Raporu, Ankara.
- TEMA Vakfı, (2019), Kırılgan Döngü,
- UNESCO (2019), The United Nations World Water Development Report ,: Leaving no one behind, Paris.