Yasadışı Balıkçılık ve Etkileri
E. Mustafa ÜSTÜNEL
Uzman
Proje Uygulama ve İzleme Birimi
mustafa.ustunel@izka.org.tr
İnsanların sağlıklı beslenmesi açısından son derece önemli protein kaynağı olan balık ve su ürünlerinin tüketimi dünya genelinde giderek yaygınlaşmaktadır. Artan küresel balık tüketimi ve bu kapsamda aşırı avlanma nedeniyle küresel balık stokları üzerinde ciddi bir baskı söz konusudur. Bu baskının başlıca kaynaklarından biri de aşırı avlanma sorununa da yol açan yasadışı balıkçılık faaliyetleridir.
Yasadışı, Kayıt Dışı ve/veya Kural Dışı (YKK) Balıkçılık
Hızla artan dünya nüfusu, nüfusun sağlıklı ve dengeli beslenmesi sorununu da beraberinde getirmektedir. Artan nüfus ile şehirleşmenin de artış göstermesi, karasal tarım alanlarının küçülmesine neden olmakta ve mevcut tarım alanları dünyanın beslenme ihtiyacını karşılamakta yetersiz kalmaktadır. Bununla birlikte, balık ve balık ürünleri diğer yaygın proteinlerden daha yüksek protein ve enerji tutma kapasitesine sahip olup dünya nüfusunun sağlıklı şekilde beslenmesinde önemli bir protein kaynağıdır. Ve küresel ölçekte balık ve balık ürünlerine olan talep yıllar itibarıyla giderek artmaktadır. FAO verilerine göre, 1961-2017 döneminde, gıda olarak toplam balık tüketiminin yıllık ortalama büyüme oranı % 3,1 olarak gerçekleşmiş, aynı dönemde yıllık % 1,6 olan nüfus artış oranını ve yılda % 2,1 artış gösteren diğer tüm hayvansal proteinli gıdaları (et, süt, süt vb.) geride bırakmıştır. Aynı dönemde kişi başına gıda balık tüketimi 9,0 kg’dan 20,3 kg’a, yılda ortalama yüzde 1,5 oranında yükselirken, aynı dönemde toplam et tüketimi yılda % 1,1 artış göstermiştir. Tüketimdeki genişleme, yalnızca üretimdeki artışlardan değil, aynı zamanda diğer birçok faktörün birleşiminden de kaynaklanmaktadır. İşleme, soğuk zincir, nakliye ve dağıtımdaki teknolojik gelişmeler, balık ve balık ürünlerine yönelik artan taleple güçlü bir şekilde ilişkili olan kişilerin artan gelir düzeyi, kayıp ve atıkta azalma ve tüketiciler arasında balığın sağlık yararları konusunda artan farkındalık balık tüketimini artıran faktörler olmuştur (FAO, 2020).
Yukarıda detaylı şekilde değinildiği gibi küresel ölçekte balık ürünlerine olan talep yıllar itibarıyla artış göstermektedir. Buna bağlı olarak gündeme gelen aşırı avlanmanın balık stokları üzerinde yaratmış olduğu baskı ciddi boyutlara ulaşmış olup FAO’nun değerlendirmesine göre, biyolojik olarak sürdürülebilir seviyelerde olan balık stoklarının oranı 1974’te % 90 iken 2017’de % 65,8’e düşmüştür. Aşırı avlanmaya da neden olarak küresel balık stokları üzerinde baskı yaratan önemli bir faktör yasadışı balıkçılık faaliyetleridir.
Genellikle ruhsatsız balıkçılık, kapalı bir alanda balık avı, yasak ekipmanlarla avlanma, kota üzerinde avlanma veya yasaklı türlerin avlanması anlamına gelen yasa dışı balıkçılık, kapsamlı şekilde ilk kez FAO tarafından tanımlanan Yasadışı, Kayıt Dışı ve/veya Kural Dışı (YKK) balıkçılık faaliyetinin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Yasadışı, Kayıt Dışı ve/veya Kural Dışı balıkçılık, balıkçılık yasalarını çiğneyen veya balıkçılık yasaları ve düzenlemelerinin erişimi dışında gerçekleşen tüm balıkçılığı içermektedir.
“Yasadışı Balıkçılık”, devletin karasularında devletin izni olmadan veya yasalarına aykırı olarak yapılan ve Bölgesel Balıkçılık Yönetim Örgütü (RFMO) aracılığıyla iki veya daha fazla ülke arasında kabul edilen yasalara ve yükümlülüklere aykırı olarak devlete kayıtlı gemilerle yapılan balıkçılık faaliyetlerine atıfta bulunur; “Kayıt Dışı Balıkçılık”, ulusal veya bölgesel düzenlemelere ve prosedürlere aykırı olarak yapılan balık avının rapor edilmemesi veya yanlış raporlanmasını kapsamaktadır ve “Kural Dışı Balıkçılık” ise milliyetsiz gemiler veya RFMO’ne üye olmayan devlete kayıtlı gemiler tarafından gerçekleştirilen balıkçılık faaliyetlerini ve yönetim önlemlerinin bulunmadığı sularda yapılan balıkçılık faaliyetlerini kapsar (Essaih, 2020).
YKK balıkçılığa ilişkin yapılan tanımlarda söz konusu faaliyetin hangi balıkçılık yöntemi ile gerçekleştirildiğine dair bir vurgu bulunmamaktadır. YKK balıkçılığın çeşitli balıkçılık türleri ile gerçekleştirilmesi mümkündür. Bununla birlikte Gırgır, Trol ve Dip Sürütme ağları en çok YKK yapan balıkçı takımları olup orkinos, kılıç ve bentik türlerden karides en fazla hedef türlerdir (Öztürk, 2015). Bu noktada balıkçılık yöntemlerine değinmek yerinde olacaktır.
5/1 Numaralı Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ’de alttan büzülen çevirme ağları olarak ifade edilen gırgır ağları, çevirme ağları grubunun ve tüm ağlar içinde pelajik balıkların (hamsi, sardalye, orkinos, palamut, lüfer, istavrit, çaça vb) avlanmasında kullanılan en etkin av araçlarıdır. Gırgır ağlarıyla sürü oluşturan pelajik balıklar avlanmaktadır. Çalışma ilkesi balık sürüsünün çevrilip hapsedilmesine dayanmaktadır. Bu çevirme hem yatay hem de dikey yönde olduğundan verimli bir av yöntemidir. Bununla birlikte, ülkemizde tekne sayısı, motor gücü, ağın uzunluğu gibi faktörler göz önüne alındığında gırgır filosunun çok güçlü olması aşırı avcılığa yol açarak, stokların azalmasına ve üretimin risk altına girmesine neden olmaktadır(Essaih, 2020).
Trol, hareketli bir tekne arkasından ağ çekerek, balık avında kullanılan bir av türü olup ağ dipte sürüklenerek balıkların avlanmasını sağlamaktadır (Essaih, 2020). Temel olarak trol; konik yapıya sahip, kapılar yardımıyla ağzını acıp dibi tarayarak veya suyu süzerek avcılık yapan ve pelajik ya da demersal habitatı hedefleyen bir av aracıdır (Düzbastılar, 2017). Trol ağları, yapıları yönünden dip trolleri ve pelajik troller olarak iki gruba ayırılmaktadır.
5/1 Numaralı Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ’de dip trolü, su ürünleri avcılığında, kapı kullanılarak deniz zeminine temas etmek sureti ile çekilen trol ağları olarak tanımlanmaktadır. Tekne arkasından çekilen ve farklı tasarımlara sahip olan dip trolleri, ekonomik değeri yüksek dip canlılarını yakalayan bir araç olarak balıkçılık filosunun başat bir avcılık yöntemidir. Pelajik trol adıyla da anılan ortasu trolü ise, pelajik balıkların avcılığında kullanılan, dibe temas etmeksizin suyun ortasından veya yüzeyine yakın kısmından çekilen trol ağlarını ifade etmektedir. Genellikle hamsi, sardalya, uskumru, ringa ve istavrit gibi pelajik balıkların avcılığında kullanılır. Yasadışı trol balıkçılığı dünya genelinde Pasifik Okyanusu kıyılarından Akdeniz’e kadar farklı denizlerde ortaya çıkan bir vakıadır. Özellikle Akdeniz’de yasadışı trollerin varlığı ile fauna ve flora üzerindeki yıkıcı etkiler; İtalya, İspanya ve Fransa’daki yerel ve merkezi otoritelerin ana problemlerinden birisi olmuştur (Düzbastılar, 2017). Ege denizinde en çok yasa ihlal eden ve ekosistemi tahrip eden avcılık türü de yine trol avcılığıdır (Essaih, 2020).
YKK Balıkçılığın Etkileri
Yasadışı, Kayıt Dışı ve/veya Kural Dışı (YKK) balıkçılık, sürdürülebilir balıkçılık, balıkçılığa bağımlı topluluklar, deniz ekosistemleri ve genel olarak toplumlar için ciddi bir tehdittir (OECD, 2018). Çevresel etkiler, YKK balıkçılığın yaratmış olduğu olumsuz etkilerinin başında gelmektedir. YKK balıkçılık ile balıkçılar yasak ekipman kullandıklarında, izinsiz türler avladıklarında, aşırı miktarda avladıklarında, mevsim dışı balık tuttuklarında, av miktarlarını yanlış bildirdiğinde veya savunmasız ve korunan alanlarda faaliyet gösterdiklerinde, eylemleri sucul yaşam kaynaklarının sürdürülebilirliğini tehdit eder ve mangrovlardan mercan resiflerine kadar hassas habitatlara zarar verir. Aşırı avlanma genellikle üreme stoğunun tükenmesine neden olur ve balıklar kendilerini yenileyemezler. Ayrıca, yasadışı balıkçılar avlanmayı rapor etmedikleri için, balıkçılık faaliyetleri resmi balık avı ve stok tahminlerinin doğruluğunu etkiler. Bu durum balıkçılığın nasıl yönetildiğini olumsuz etkilemektedir çünkü düzenleyici kurumlar, av limitlerini belirlemek ve balık popülasyonlarını yönetmek için rapor edilen avları ve stok tahminlerini kullanmaktadır. Sonuç olarak, YKK balıkçılık, balıkçılık kotalarının hatalı belirlenmesine ve bu da stokların daha fazla tükenmesine neden olabilmektedir.
YKK balıkçılığın balık stokları üzerinde yaratmış olduğu olumsuz etki ekonomik olarak da olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. YKK balıkçılık yasal balıkçılar için mevcut kaynakları azaltmakta, yasal balıkçılıkla bağlantılı karlılığı ve istihdam fırsatlarını azaltarak haksız rekabet yaratmaktadır. YKK balıkçılığının dinamik, uyarlanabilir, son derece hareketli ve gizli doğası, etkisinin doğrudan tahmin edilmesini engellemektedir. Bununla birlikte, FAO’ya göre kaba hesaplamalar, dünya okyanuslarında her yıl yaklaşık 11-26 milyon ton balığın YKK ile avlandığını göstermektedir.
YKK balıkçılık doğası gereği küresel bir faaliyet olmakla birlikte öncelikle gelişmekte olan ülkelerdeki küçük ölçekli balıkçılık topluluklarını etkilemekte, bu toplulukların bağlı olduğu balık stoklarını tüketmektedir. YKK balıkçılığının ek bir sosyal sonucu, etkili kontrol olmaksızın işçilerin potansiyel kullanımıdır. Balıkçılıkta zorla çalıştırmayla ilgili raporlar, güvenli olmayan çalışma koşullarına, aşırı çalışma saatlerine ve düşük maaşlara (yerel asgari ücretin yaklaşık beşte biri) maruz kalan denizcilerin savunmasızlığını vurgulamaktadır. Ayrıca, işe alım ücretlerinin ve geri dönüş maliyetlerinin gelecekteki kazançlardan mahsup edildiğine ve göçmenler evden ayrıldıktan sonra sözleşmelerin yeniden müzakere edildiğine dair göstergeler bulunmaktadır. Ayrıca göçmen işçiler çalışma koşullarına itiraz etmeleri halinde limanda ücretsiz olarak terk edilmekle tehdit edilebilmektedir (EP, 2014). Bu kapsamda YKK balıkçılığın modern bir kölelik biçimine de yol açtığını söylemek mümkündür.
Sonuç olarak YKK balıkçılık deniz ekosistemlerine verdiği zarar ile çevresel, yasal balıkçılık faaliyetlerinde karlılığı düşürmesi ve haksız rekabete yol açması sebebiyle ekonomik ve yine bu kapsamda işsizliğe yol açabilmesi hatta modern kölelik olarak tanımlanabilecek düzeyde sömürüye yol açabilmesi nedeniyle sosyal açıdan olumsuz etkilere sahiptir. Hızla artan dünya nüfusu, bu durumun beraberinde getirdiği nüfusun sağlıklı ve dengeli beslenmesi sorunu ve bu kapsamda sürdürülebilir balıkçılığın önemi göz önüne alındığında, her şeyden öte sürdürülebilir balıkçılık için büyük bir tehdit unsuru olan YKK balıkçılığın önlenmesi küresel ölçekte sürdürülebilir kalkınma için büyük önem arz etmektedir. Bu çerçevede, gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde denetimlerin sıklaştırılması ve cezai yaptırımların caydırıcı hale getirilmesinin yanı sıra gerekli toplumsal bilincin yaratılması gerekmektedir.
Kaynakça:
- Düzbastılar, O. (2017).”İzmir’de Yasadışı Trol ve Alınabilecek Önlemler”, İzmir Balıkçılığı. İzmir: İzmir Büyükşehir Belediyesi Yayınları.
- Essiah, E., (2020) “Ege Denizi Kıyılarında Yasadışı Balıkçılık Uygulamalarına Bir Bakış” Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Su Ürünleri Avlama ve İşleme Anabilim Dalı, İzmir.
- European Parliament (2014) “Illegal, Unreported And Unregulated Fıshıng: Sanctıons In The Eu”
- OECD (2018) “Combatting Illegal, Unreported and Unregulated Fishing Where countries stand and where efforts should concentrate in the future”
- Öztürk, B. “Nature and extent of the illegal, unreported and unregulated (IUU) fishing in the Mediterranean Sea” J.Black Sea/Mediterranean Environment Vol. 21, No. 1: 67-91 (2015)
- FAO
- FAO
- 5/1 Numaralı Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ
- T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı Ordu İl Tarım ve Orman Müdürlüğü
- PEW