/  Sürdürülebilir Kalkınma   /  Sürdürülebilir Kalkınmanın Finansmanı

Sürdürülebilir Kalkınmanın Finansmanı

İdris DAĞHAN
Uzman
Proje Uygulama ve İzleme Birimi

idris.daghan@izka.org.tr

Sürdürülebilir kalkınma süreci ancak toplum refahını artıran, kapsayıcı ve sürdürülebilir yatırım ve projelerin hayata geçmesi ile mümkün olabilmektedir. Bu yatırım ve projelerin hayata geçirilmesi noktasında ise karşılaşılan en büyük zorluklardan biri sürdürülebilir kalkınmanın finansmanıdır.

Gelişmiş ülkelerin iç finansman kaynakları ve araçları yeterli seviyede olduğundan finansman ihtiyacı daha çok gelişmekte olan ülkelerin sorunu olarak ortaya çıkmaktadır. Kalkınmanın finansmanında ve ekonomik sorunların çözümünde gelişmekte olan ülkelerin en önemli sorunlarından biri iç tasarrufların yetersizliğidir. Yatırımların finansmanını iç kaynaklardan sağlama imkânının olmadığı ekonomilerde dış borç finansman ihtiyacının karşılanması için başvurulan bir kaynak olarak ortaya çıkmaktadır. Ekonomik büyümenin sağlanması, hızla artan nüfusa istihdam sağlanması yatırımlarının finansmanını gerekli kılmaktadır (Zerenler, 2003: 202).

Kalkınmanın finansman kaynakları, iç ve dış finansman kaynakları olmak üzere iki ana başlık altında toplanabilir. Kalkınmanın iç finansman kaynaklarını ülke içindeki iktisadi aktörlerin tasarrufları oluştururken; kalkınmanın dış finansman kaynaklarını diğer ülke iktisadi aktörlerinin tasarrufları oluşturmaktadır (Şen, Saruç ve Keskin, 2011).

Büyüme ve kalkınma sürecinin olmazsa olmaz unsurlarından biri olan finansmanın önemi, söz konusu sürdürülebilir kalkınma olunca daha da artmaktadır. Çünkü sürdürülebilir uygulamaların hayata geçmesi çoğu kez ek maliyet ve dolayısıyla ek finansman ihtiyacı anlamına gelmektedir.

Başta gelişmekte olan ekonomilerde olmak üzere tüm dünyada sürdürülebilir kalkınmayı finanse edebilmek için yeni modeller ve araçlar geliştirilmektedir. 2002 yılında Birleşmiş Milletler tarafından Meksika’da düzenlenen Monterrey Anlaşması, 2008 yılında imzalanan Doha Deklerasyonu, 2015 yılında deklare edilen Addis Ababa Eylem Gündemi ve Paris Anlaşması gibi uluslararası çalışmalarla sürdürülebilir kalkınma için finansman çözümleri sağlanmaya çalışılmaktadır. 

2007 yılından itibaren iklim değişikliğinin finansmanı konusunda konvansiyonel kredilerin yerine özel iklim fonları ve yeşil tahviller (ve/veya iklim tahvilleri) olmak üzere yenilikçi finansal mekanizmalar geliştirilmeye başlanmıştır (KB, 2018). Yeşil bankacılık, yeşil yatırım bankaları, yeşil tahviller, yeşil bonolar, yeşil krediler, karbon fonu ve özel iklim fonları gibi yenilikçi finansman metotları ağırlıklı olarak iklim ve çevresel sürdürülebilirlik etrafında geliştirilmiştir. Bununla birlikte, sosyal etkili tahviller gibi sosyal kalkınma odaklı finansman kaynakları da bulunmaktadır.

2010-2017 döneminde yeşil konuların finansmanına odaklanan 11 yatırım bankası kurulmuştur. Bunlar ilk olarak ABD, İngiltere, Avustralya, İsviçre, Malezya ve Japonya gibi gelişmiş ülkelerde ortaya çıkmıştır. Bu kurumlar iklim değişikliğini önlemeye ve düşük karbon ekonomisine dayalı sektör ve faaliyetleri finanse etmeye odaklanmışlardır (KB, 2018).

2007 yılında Avrupa Yatırım Bankası tarafından (European Investment Bank) türünün ilk örneği olan, İklim Farkındalık Tahvili (Climate Awareness Bond) çıkarılmıştır. Bununla birlikte 2011 yılından bu yana hızla büyüyen bir yeşil tahvil piyasası vardır (Edin, 2019). Yeşil tahviller, yeşil projeleri finanse etmek için kullanılan ve çevresel faydalar sağlayan borçlanma araçlarıdır (Jun,  Kaminker,  Kidney ve Pfaff, 2016). Temelleri 2007 yılında atılan ve Türkiye’de ilk kez 2016’da çıkartılan yeşil tahviller 2014 yılında küresel çapta 36 milyar, 2019 yılında 226 milyar dolar büyüklüğe ulaşmıştır. Yeşil tahviller yenilenebilir enerji, enerji-su verimliliği altyapı projeleri gibi sadece çevreyle ilgili alanları değil sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen eğitim, sağlık ve ulaşım, atık su gibi altyapı projelerini de kapsamaktadır (KB, 2018).

Karbon fonları, sera gazı azaltımı projelerinin finansmanı için çıkarılmaktadır. Yatırımcılar mevcut emisyon azaltımı projelerinden “emisyon azaltımı sertifikası” satın alarak veya yeni iklim dostu fırsatlara yatırım yaparak karbon fonuna para aktarmaktadırlar. Devletlerin önderliğindeki karbon fonları ise, ülkenin Kyoto Protokolü hedeflerine ulaşması için iyi bir fırsat sunmaktadır (Kuloğlu ve Öncel, 2015).

Performansa dayalı ödeme ya da başarı odaklı ödeme olarak da ifade edilen sosyal etkili tahviller,  son yıllarda kamu sektörü ve sosyal hizmetler alanında kullanılmaya başlanmış yeni nesil bir finansman aracıdır (Ergen ve Durak, 2016). Klasik anlamda tahvil uygulamasından farklı bir uygulama olarak sosyal etkili tahvil programında devlet ya bizzat kendisi ya da aracı kuruluşlar vasıtasıyla sosyal bir programa fon sağlamak için gerekli sermayeyi yatırımcılardan temin etmeyi amaçlamaktadır.  Devlet bu sistemde önceden belirlenmiş başarı sonuçlarına ulaşılması koşuluyla yatırımcılara artı ödeme vaadinde bulunmaktadır. Sözleşmede belirtilen koşullar gerçekleşmezse devletin ödeme yapmama hakkı mevcuttur (Eames,  Terranova,  Battaglia,  Nelson, Riesenberg, Rosales, 2014, s.4).

Dünya’da sürdürülebilir ve yeşil finansman araçlarına olan ilgi giderek artmasına ve küresel hacminin genişlemesine rağmen ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkeler bu pastadan yeterince pay alamamaktadır. OECD (2019) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, sürdürülebilir kalkınmanın finansmanında özellikle gelişmekte olan ülkelere yönelik doğrudan yabancı yatırımlar ayağında önemli düşüşler yaşanmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma için sürdürülebilir finansman metotlarının geliştirilmesi ve finansman kaynaklarının tabana yayılması sağlanmalıdır.

Kaynakça:

Yorum Yaz