/  Yeşil Büyüme   /  Türkiye’de Atık İthalatı; Fırsat mı, Tehdit mi?

Türkiye’de Atık İthalatı; Fırsat mı, Tehdit mi?

Emine Bilgen EYMİRLİ 
Uzman 
Yeşil Büyüme Politikaları Birimi 

bilgen.eymirli@izka.org.tr 

Atık ticareti, küresel ticaret içerisinde tutar olarak olmasa da anlam olarak önemli bir yer tutmakta;  özellikle tehlikeli atıkların ve doğada uzun süre çözünmeden kalan, çevresel etkileri yüksek plastik atıkların ithal edildikten sonra nasıl yönetileceği konusunu gündeme getirmektedir.  

70’li yıllarda başlayan atık ticaretinin temelinde, sanayisi gelişmiş ülkelerin atıklarını daha ekonomik yollarla bertaraf etmek istemeleri yatmaktadır. Katı çevre mevzuatlarının uygulanması ile atık toplama, geri dönüşüm ve depolama maliyetleri artan ülkeler, bu maliyetlerden kurtulmak için atıklarını gelişmekte olan ülkelere göndermeye başlamışlardır. Çevre koruma politikalarının etkin olarak uygulanmadığı gelişmekte olan ülkelerin aldıkları bu atıkları uygun biçimde bertaraf etmediği ve çöplüklerde tuttuğu bilinmektedir. Ancak günümüzde atık ticaretinin yapısı, doğal hammaddeye ulaşımda yaşanan sıkıntılar sonucunda kaynak verimliliği uygulamalarının artmasıyla ve atıkların geri kazanılarak hammadde olarak kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte değişmeye başlamıştır. Bugün dünyada en çok ticareti yapılan atıklar demir, plastik, kimyasal ve doğal atıklar gibi alternatif hammadde özelliği taşıyan atıklardır (Sarıhan, 2019).  

2010 yılı atık ithalat verileri incelendiğinde Çin ve ABD’nin sırasıyla %47 ve %24 ile en fazla atık ithal eden devletler olduğu görülmektedir. 2010 yılında %47 ile dünyanın en fazla atık ithal eden ülkesi olan Çin’in 2018 yılında 21 atık sınıfının ithalatını yasaklaması, dünya atık ticaretinde önemli bir kırılma noktası olarak görülmektedir. Çin’in atık ithalat oranı 2018 yılında %19’a düşerken Almanya, Hindistan ve Fransa’nın ithalat oranları artış göstermektedir. Türkiye’nin dünya atık ithalat hacminde sahip olduğu %5’lik pay 2010-2018 yılları arasında sabit kalırken ithal edilen atığın içeriğinde değişiklikler gözlenmektedir (Şekil 1). 

Uluslararası Ticaret İstatistiklerine (ITC) göre; 2018-2019 yıllarında Türkiye, ilk sırada parçalanmış demir hurda ve demir atığı ithal etmiş olup dünya demir atığı ithalatında lider konumdadır. 2018 yılında en fazla ithal edilen diğer atık türleri ise; petrol ve yağ atıkları, ahşap atıkları ve bitkisel atıklar olarak sıralanmaktadır. İlk dört sırada yer alan atık türlerinin ithalatı 2019 yılında düşerken kağıt, plastik, kauçuk, değerli metal ve cam atıkların ithalatında kayda değer bir artış yaşanmıştır (Tablo 1). Özellikle plastik atık ithalatında yaşanan hızlı artış Türkiye’yi dünyanın yedinci büyük plastik atık ithalatçısı konumuna getirmiştir. 

Tablo 1. Türkiye’nin ithal ettiği atıklar 

Atık Türü   Atık Miktarı (ton)   Değişim 
2018 2019 
Demirli atıkları ve hurdalar 20.660.271 18.856.851 -9% 
Petrol veya bitümlü mineral içeren atık yağlar 19.796.714 15.210.430 -23% 
Ahşap ve talaş atıkları 2.121.326 371.665 -82% 
Bitkisel malzemeler ve sebze atıkları 1.498.910 1.257.195 -16% 
Atık ve hurda kağıt 730.600 1.237.493 69% 
Plastik atıkları 436.910 559.000 28% 
Kauçuk atıkları 153.747 195.403 27% 
Değerli metal/mineral atıkları 136.940 195.177 43% 
Tekstil atıkları 31.256 31.933 2% 
Cam atıkları ve hurdalar 22.341 57.958 159% 

Kaynak: ITC (International Trade Statistics) veri tabanı kullanılarak üretilmiştir. 

Türkiye’de yıllık ithal edilen plastik atık miktarı 2015 yılında 104 bin ton iken bu değer 2019 yılında 559 bin tona ulaşmıştır. 2018 yılı sonrasında İngiltere’den ithal edilen atık miktarının çarpıcı bir şekilde arttığı görülmektedir (Şekil 2).  

Şekil 2. Türkiye’nin plastik atık ithal ettiği ülkeler (ITC, International Trade Statistics veri tabanı kullanılarak üretilmiştir.) 

Türkiye’de atık ithalatının artışında özellikle hammadde temininde dışa bağımlı olduğumuz sektörlerin ucuz ve sürekli hammaddeye ulaşmakta yaşadıkları sıkıntılar önemli rol oynamaktadır. İthal edilen atıklar özellikle son yıllarda üretim kapasitesi artan kağıt ve plastik sanayileri için ucuz ve sürekli hammadde olarak kullanılmaktadır (TÜDAM, 2019).  

Öte yandan ithal atıklara ulaşımın daha kolay ve ekonomik olması geri dönüşüm sektörünün gelişmesi açısından bir engel olarak algılanmaktadır. Türkiye’de atık geri kazanım oranları incelendiğinde; toplanan atıkların sadece %12,3’ünün geri kazanıldığı, önemli bir bölümünün ise depolandığı görülmektedir (Şekil 3). 2018 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, piyasaya sürülecek ambalajların belirli oranlarda yurt içinde toplanan atıklardan elde edilen ham maddelerden üretilmesi zorunluluğunu getirmiştir. Ancak atıkların kaynak türlerine göre ayrıldığı, toplandığı ve geri kazanıldığı etkin bir atık yönetim sisteminin uygulanmadığı ülkemizde plastik, kağıt, cam ve metal sektörlerinin ihtiyaç duyduğu kaliteli ve yeterli miktarda, sürdürülebilir hammaddenin ülke içerisinden temin edilmesi mümkün görünmemektedir. Bu durum önümüzdeki yıllarda ülkemizdeki atık ithalatının artarak devam edeceğini göstermektedir.  

Şekil 3. Türkiye’de toplanan ve geri kazanılan atık miktarı (TÜİK, 2018) 

Yoğun sanayi üretimiyle İzmir, Türkiye’nin en fazla atık üreten illerinden biri olup 2018 yılında üretilen atık miktarı 1,3 milyon tona ulaşmıştır. Bu değer ülke genelinde üretilen toplam atığın %9’una denk gelmektedir. Öte yandan atık işleme tesislerinde de önemli bir artış görülmekte, bugün İzmir’de 261 atık geri kazanım ve atık işleme tesisi faaliyet göstermektedir (ÇŞİM, 2019). Atık işleme kapasitesinde oluşan bu artış atık ithalatını İzmir için önemli bir noktaya taşımakta, ithal edilen atıklar geri dönüşüm sektörünün hammadde açığını kapatmak için kullanılmaktadır. Nitekim İzmir’de toplanan atıkların geri dönüşüm oranı %10 gibi oldukça düşük bir seviyededir. 2018 yılı verilerine göre İzmir’de atık ithalatı için 368 başvuru yapılmış ve karşılığında toplam 184 bin ton atık ithal edilmiştir. İthal edilen atığın %64’ünü plastik atıklar, %29’luk bölümü ise elektronik hurdalar oluşturmaktadır.  

Tablo 2. İzmir’de ithal edilen atıklar 

Atık Türü Atık Miktarı (ton) 
Plastik 117.838 
Cam 3.519 
Kağıt 8.435 
Baskı Devre Kartları 54.230 
Toplam 184.022 

Kaynak: Çevre ve Şehircilik İzmir İl Müdürlüğü, 2019 

Sanayicilere sunduğu fırsatların yanı sıra atık ithalatı bazı riskleri de beraberinde getirmektedir.  Bilhassa kontrol dışı ithal edilen, tekniğine göre geri kazanılmayan ya da uzaklaştırılmayan atıklar, çevre ve halk sağlığı açısından geri dönüşü mümkün olmayan tehditler oluşturabilir. Yetkisiz kişi veya firmalar tarafından kontrolsüz biçimde ithal edilen atıkların doğal ortamlara atıldığı veya vahşi depolama yapıldığı çarpıcı örneklere rastlanabilmektedir. Esasen uluslararası atık ticaretini kontrol eden Basel Sözleşmesi ile OECD Kararlarına taraf olan ülkemizde her tür atık ticareti izne tabi olup Çevrenin Korunması Yönünden Kontrol Altında Tutulan Atıkların İthalat Denetimi Tebliği ile düzenlenmiştir. Buna göre Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kontrolünde sadece geçici faaliyet veya çevre lisans belgesi bulunan, geri kazanım tesisine sahip firmaların atık ithalatı yapmasına izin verilmektedir. Ancak mevcut yasal düzenlemeler ve denetim mekanizmaları tehlikeli ve amaç dışı kullanıma yönelik atıkların ülkemize girişini engelleyememektedir. Atık girdi ve çıktılarının takip edilmesi ve oluşacak risklerin azaltılması için atık uygunluk standartlarının belirlenerek yasal düzenlemeler içerisinde yer alması ve lisans kriterlerinin firmaların kapasiteleri kadar ithalat yapmalarına izin verecek şekilde artırılması gerekmektedir. Böylelikle ithal edilen atıkların tehlikelilik düzeyi, kullanım amacı dolayısıyla çevresel etkileri kontrol edilebilir. Çevresel riskleri minimize edecek şekilde gerçekleştirilen atık ithalatı özellikle geri dönüşüm sektörünün gelişmesini destekleyerek ve ithal hammadde bağımlı sektörlerde girdi maliyetlerinin azaltılmasını sağlayarak bölge ekonomisine önemli kazançlar sunmaktadır.  

Kaynakça:

Post a Comment