TÜSİAD “Tarım ve Gıda 2020” Raporu Üzerine Bir Değerlendirme
Ekrem AYALP
Uzman
Proje İzleme ve Değerlendirme Birimi
ekrem.ayalp@izka.org.tr
Prof. Dr. Gökhan Özertan tarafından koordine edilen ve kendisinin de yazarları içerisinde olduğu on iki değerli araştırmacı tarafından kaleme alınan, Dr. Nurşen Numanoğlu ve F. Hazal İnce’nin editörlüğünde hazırlanan “Tarım ve Gıda 2020: Sürdürülebilir Büyüme Bağlamında Tarım ve Gıda Sektörünün Analizi” başlıklı rapor Mart 2020’de TÜSİAD tarafından yayımlandı.
Rapor, geniş bir içerikte sunduğu tarım ve gıda sektörlerine yönelik değerlendirme ile Türkiye’deki durum özetini takiben politika önerileri sunuyor. Çalışma, ülke politikalarında stratejik olarak konumlandırılmış ve önceliklendirilmiş bir tarım ve gıda sektörü vizyonu ile üç temel hedef tanımlıyor; entegre ve bütüncül politikalar, politikalarda kapsayıcılık ve kalıcılık ile güçlü örgütlenme ve güçlü sermaye birliği. Yanı sıra, coğrafya ve iklim avantajları çerçevesinde geniş bir tarımsal üretim yelpazesine sahip olan ülkemizde tarım ve gıda sektörlerinde yaşanan yapısal sorunların ortaya çıkardığı kısıtlılıkların giderilmesi de öne çıkan konular arasında. Bu kapsamda kullanılacak olan araçlar ekonomik, hukuki, sosyal, çevresel, politik ve kültürel boyutlarda bir dönüşüm yaratma kaygısıyla tasarlanmış. Çeşitli ölçeklerde ve çeşitli vadelerde coğrafya ve iklim avantajlarından yararlanarak yüksek teknoloji kullanımının, yenilikçiliğin ve katma değerin geliştirilmesi temel araçlar olarak öne çıkmakta.
Rapor temel olarak beş bölümden oluşmakta;
- Piyasa Yapısı, Aracılık Faaliyetleri ve Örgütlenme,
- Katma Değerin Artırılması, İnovasyon ve Dijital Tarım,
- Tarım ve Gıda Lojistiğinde İyileştirmeler,
- İklim Değişikliği Etkisinde Tarımsal Arzın Sürdürülebilirliği,
- Tarımsal Destek ve Teşvikler.
Bu bölümlerdeki bulgulara değinmeden önce raporun tanımladığı yapısal sorunlara göz atacak olursak 25 madde altında yapısal sorunların aktarıldığı görülür. Bu maddelerde tarımsal üretim biçimleri ve mülkiyet deseni, kırsal nüfus kompozisyonu ve hane içi emek yapısı, sosyal ve ekonomik sermayenin kısıtları, örgütlenme kapasitesinin zayıflığı, tedarik zincirindeki sorunlar, tarımsal üretim biçimlerinde sürdürülebilir yöntemlerin kullanımının etkin olmaması, sektörün AR-GE yatırımlarının sınırlı ve yenilikçilik kapasitesinin zayıf olması gibi çeşitlenen alanlardaki yapısal sorunlara yer verildiği ancak Türkiye’de tarım-gıda sektörüne yönelik yasal-yönetsel çerçeve ve kırsal alan politikalarına ilişkin yapısal sorun alanlarına doğrudan değinilmediği görülmektedir. Tarımsal politikalara GZFT analizindeki tehditler başlığı altında, sürdürülebilir olmayan tarım politikaları ve AB Ortak Tarım Politikasının gereklilikleri karşısındaki hazırlıksızlık; fırsatlar bölümünde ise yeni ulusal tarım politikaları ifadeleri ile yer verilmiştir.
Raporda bahsi geçen bölümlere göz atacak olursak, Piyasa Yapısı, Aracılık Faaliyetleri ve Örgütlenme başlığı kapsamında gıda enflasyonu, gıda fiyatları değişimi, üreticilerin gelir payı, tarım arazileri ve işgücüne yönelik ölçek sorunu, değer zincirinin uzun olması, sektörel örgütlenme, yeni hal yasası ve finansmana erişim başlıkları altında araştırma bulguları sunularak politika önerileri geliştirilmiştir. Bu başlık altında öne çıkan politika önerileri arasında yasal yönetsel çerçevenin yeniden düzenlenmesine ve yeni kurumsal yapıların oluşturulmasına dönük öneriler öne çıkmaktadır. Adil ticarete yönelik mevzuat hazırlanması, sektörde örgütlülüğe yönelik yasal altyapının düzenlenmesi ve örgütlerin yeni bir kurum altında bir araya getirilmesi, yeni hal yasasında yapılabilecek düzenlemeler ile sözleşmeli üretim için yasal mevzuat hazırlanması ortaya konan önerilerden bazılarıdır.
Katma değerin arttırılması, inovasyon ve dijital tarım başlığında, tarımda katma değer ve bu bağlamda Türkiye’nin gerilemekte olan konumu, küresel değer zincirinin artan önemi, tarımda dijitalleşme ve katma değer yaratımına katkısı hususlarına dikkat çekilerek, bu konularda politika önerileri sunulmuştur. Organik, yerel, coğrafi işaretli vb. tarımsal üretimin teşvik edilerek katma değerli üretimi arttırmak, tarım-gıda ürünlerine dair dış ticaret politikalarını revize etmek, tarımsal işgücünde sosyal sermayeyi geliştirmek suretiyle girişimciliği ve nitelikli işgücünü desteklemek, tarım teknolojilerine yönelik kullanım senaryoları ile strateji belgeleri hazırlamak ve kurumsal yapıyı güçlendirmek ile sürdürülebilir tarım kümelenmeleri oluşturmak bu başlık altında önerilen politikalardır.
Üçüncü başlık altında, tarım ve gıda lojistiğinde iyileştirmeler, tarım-gıda tedarik zincirindeki kayıplar, ürün, ambalaj ve lojistik standartlarının geliştirilmesine yönelik ihtiyaçlar ve lojistik sektörünün iyileştirilerek dijitalleşmesi üzerinde durulmuştur. Bu kapsamda tarladan sofraya verimli, maliyet etkin ve gıda güvenliği odaklı bir yaklaşım ile çok sayıda politika önerisi geliştirilmiştir. Bu başlıkta öne çıkan politika önerileri; yeni iş modelleri, gıda parkı ve pazarları kurulması, ambalaj ve lojistik standartları oluşturularak faaliyetlerde çevre duyarlılığının arttırılması, kısaltılmış tedarik zincirlerinin kurulması, tarım ve lojistik master planlarının uyumlaştırılması, lojistik sektörünün dijitalleştirilmesi ve uluslararası ticaretin geliştirilmesi olarak ifade edilmiştir.
İklim değişikliği etkisinde tarımsal arzın sürdürülebilirliğine dair öne çıkan başlıklar, iklim krizinin yarattığı değişiklikler ve bu değişikliklerin tarım sektöründe yarattığı risk yansımaları ile iklim odaklı politikalar çerçevesindedir. İklim krizinin etkileri ile başa çıkabilmek için tarımda bir uyum seferberliği başlatılması, bir uyum fonu oluşturulması ve uyum destekleri sağlanması, bir araştırma ve uygulama enstitüsü kurulması, iklim bazlı tarımsal sigorta sistemi kurulması gibi risk-yönetimi odağında politika önerileri öne çıkmaktadır. Ayrıca, organik tarımda %10 üzerindeki pazar payı hedefi de tarımsal üretimin dönüştürülmesine yönelik politika önerisi olarak bu başlık altında ele alınmıştır.
Son bölümde tarımsal destek ve teşviklere yer verilmiştir. Burada, bahsi geçen tarım politikaları kapsamında üretken politikalar -araştırma, bilgi üretme ve yayım, ürün sigortası gibi iktisadi büyümeyi artırmak için yapılan tüm düzenleme ve kamu harcamaları- ile dağıtım politikaları -fiyat destekleri, fark ödemeleri, sübvansiyon ve krediler gibi sektöre varlık ve gelir transferi içeren destekler- ele alınmıştır. Bu bölümde önerilen politikaların üretken politikaları destekler nitelikte olduğu söylenebilir. Önerilerden bazıları şöyledir; devlet destekli tarım sigorta sisteminin sübvansiyon oranlarının güncellenmesi, üreticilere yapılacak sübvansiyonların kapsamının en az bir yıl önceden açıklanması, tarım sayımının acilen başlatılması, bilgi ve uygulama platformları kurulması ve ihtiyaca dönük yöresel eğitimler verilmesi ve sektörler arası işbirliğinin geliştirilmesi.
Çalışma kapsamında üretim etkinliği olarak ifade edilen ve göreli üstünlük alanları olarak belirlenen; örgütlenmenin güçlendirilmesi, ölçülebilir ve etkin veri kullanımı ve son olarak değer zincirinde katma değerin arttırılmasına yönelik politika alanları öne çıkarılmaktadır.
Çalışmanın başında tanımlanmış olan yapısal sorunların bir kısmına yönelik politika önerilerine kısmi olarak yer verildiği söylenebilir. Örneğin ücretsiz aile işçiliği ve emek sorunu, temel girdi hammaddelerinin ve girdilerin önemli kısmının ithal edilmesi; know-how’ın yurt dışından sağlanması biçiminde raporda tanımlanmış olan bazı yapısal sorunlara yönelik olarak yerelde geliştirilebilecek politika önerileri olabilecektir. Diğer taraftan, yapısal sorun olarak tarif edilmiş olan; işlenen arazilerin küçük ve çok parselli olması, dağınık yerleşim düzeni ile sulanabilir arazilerin kısıtlı olması ve kuru tarım sebebiyle toplam tarımsal toprağın yaklaşık yarısında ekilen tahıllarda verim ve kalite düşüklüğü gibi hususlar iklim krizi ve iklim değişikliği senaryoları kapsamında yapılabilecekler bakımından potansiyel olarak da görülebilir. İklim krizinden kaynaklanan sorunların aşılmasında küçük ölçekli üretimin sürdürülebilir pratiklere dönüştürülmesi ve kuru tarım yöntemine dayalı yerel üretim pratikleri farklı imkânları da barındırmaktadır.
Yerel-ulusal düzeyler arasındaki geçişliliği ve özgüllükleri gözeten, ölçekler arası tamamlayıcı politikalar hesaba katıldığında, etkili ve dönüştürücü stratejiler geliştirilebilecektir. Elbette bu çalışma kapsamında geliştirilen politika önerileri doğrultusunda hayata geçecek olan pratikler içerisinde, bu pratiklerde rol oynayan aktörler eliyle, buradaki çalışma kapsamında doğrudan öne çıkarılmayan farklı sorunların üstesinden gelinmesi de mümkün olabilecektir. Politika ile eylem ilişkisi bağlamında bu tip çalışmalara, tüm boşlukları dolduran, açıkta hiçbir husus bırakmayan kapalı sistemler olarak bakmamak gerekir. Bu bağlamda, tarım ve gıda konusunda politika çerçevesi oluşturulurken, iktisadi ve sektörel yaklaşımın yanı sıra coğrafi perspektifin de içerilmesi, kır ve kent arasındaki değişen dönüşen ilişkilerin gündeme getirdiği yeni fırsat ve tehditlerin de gözeltilmesi faydalı olacaktır.
Tarım ve Gıda konusundaki güncel tartışmaları ve değerlendirmeleri gündeme taşıyan ve politika önerileri sunan bu değerli çalışmaya aşağıdaki bağlantı üzerinden erişilmektedir;