Sürdürülebilir Gıda Sistemleri ve 2050 Yılına Bakış
Sinem Özdemir DURMUŞLAR
Uzman
Yenilik ve Girişimcilik Politikaları Birimi
sinem.durmuslar@izka.org.tr
Sürdürülebilir bir gıda sistemi gelecek nesillerin gıda güvencesi ve güvenliğini sınırlamaksızın ekonomik, sosyal ve çevresel temelde herkes için gıda güvencesi ve yeterli besin sunabilen sistemdir. Yani ekonomik olarak sürdürülebilir, geniş bir tabanda toplum için faydalı, sosyal sürdürülebilirliği sağlayan, doğal kaynakları etkilemeyen ya da pozitif olarak etkileyen, çevresel sürdürülebilirliği temin eden bir sistemdir.
2010 yılında 7 milyar olan dünya nüfusunun 2050 yılında 9,8 milyara ulaşması beklenmektedir. Nüfus artışının büyük bir bölümü ise gelişmekte olan ülkelerde görülecektir. Kent nüfusu hızlanarak artacak ve 2050 yılında dünya nüfusunun yaklaşık %70’ini oluşturacaktır. Gelir seviyesinin de daha yüksek olacağı öngörülmektedir. Dünya nüfusu, kent nüfusu ve gelir artışı ile bu doğrultuda tüketim alışkanlıklarının değişmesi gibi pek çok faktör gıda sistemlerinin besleyici gıda sağlayabilmesini zorlaştırmaktadır.
Gelişmekte olan ülkelerde beklenen gelir artışı ile birlikte küresel toplam gıda talebinin %50, hayvansal gıda talebinin ise, yaklaşık %70 oranında artacağı öngörülmektedir. Ancak bugün bile yüz milyonlarca insan açlık çekmekte, tarım için dünyadaki örtülü alanın yaklaşık yarısı kullanılmakta, tarım ve ilişkili faaliyetler için arazi kullanımı yıllık sera gazı salınımının çeyreğini oluşturmaktadır.
Artan gıda talebinin, iklimi stabil hale getirecek, ekonomik kalkınmayı destekleyecek ve fakirliği azaltacak şekilde, orman arazileri bozulmadan, terkedilmiş ya da verimsiz arazileri tekrar ağaçlandırarak veya kullanılabilir hale getirerek sağlanabilmesi için çeşitli seçenekler üzerinde çalışılmaktadır. Dünya Kaynakları Enstitüsü, Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler Çevre Programı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve Fransa Kalkınma İçin Tarımsal Araştırmalarda Uluslararası İşbirliği Merkezi ve Fransa Ulusal Tarımsal Araştırma Merkezi ortaklığında hazırlanan 2050 Yılına Kadar Sürdürülebilir Gıda Geleceğini Oluşturmak başlıklı raporda gıda talebi artışına yönelik üç temel açık tanımlanmış, bu üç temel açığın kapatılabilmesi için beş eylem kapsamında 22 maddelik bir süreç tasarlanmıştır. Rapora göre, 2050 yılında oluşacak gıda talebinin sürdürülebilirlik odağında karşılanabilmesi için üç temel açığın kapatılması gerekmektedir:
Gıda Açığı:
2010 yılında üretilmekte olan gıda miktarı ile 2050 yılı için olası gıda talebi arasındaki fark gıda açığıdır. Bu açığın 7.400 trilyon kalori ya da 2010 yılında elde edilenden %56 daha fazla tarım ürünü kalorisine eşit olduğu tahmin edilmektedir.
Arazi Açığı:
Tarım ürünleri ve meraların verimlerinin geçmiş yıllardaki artış eğilimini göstermeye devam ettiği durumda, 2010 yılında dünyadaki toplam tarım arazisi ile 2050 yılında ihtiyaç duyulacak olan tarım arazisi alanı arasındaki farktır. Bu açığın 593 milyon hektar (neredeyse Hindistan’ın iki katı büyüklüğünde bir alan) olduğu tahmin edilmektedir.
Sera Gazı Salınımının Azaltılması Yönünde Oluşacak Açık
2050 yılındaki arazi kullanımı nedeniyle sera gazı salınımının 15 gigaton karbondioksit eşdeğeri olacağı tahmin edilmektedir ancak küresel sıcaklık artışının sanayi dönemi öncesindeki sıcaklığın en fazla 2°C üzerinde tutulabilmesi için tarımın oransal etkisinin 4 gigaton olması hedeflenmektedir. Bu nedenle azaltılması gereken sera gazı salınımının 11 gigaton olacağı tahmin edilmektedir. Sıcaklık artışının 1.5 °C altında tutulabilmesi için 4 gigaton hedefini sağlamanın yanında tarımdan kurtarılmış milyonlarca hektar alanın da ağaçlandırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Sürdürülebilir gıda hedefine ulaşılması ve belirtilen açıkların kapatılabilmesi için bütüncül olarak uygulanacak 22 maddeyi kapsayan 5 eylem oluşturulmuştur:
- Gıda ve tarım ürünlerine yönelik talep artışının düşürülmesi
- Tarımsal arazi genişletilmeden gıda üretiminin arttırılması
- Orman, savan ve turanlık alanları korumak ve iyileştirmek için tarımsal arazi talebinin azaltılması
- Tatlı-tuzlu su balıkçılığı ile kültür balıkçılığının geliştirilmesi yoluyla balık tedariğinin arttırılması
- Tarımsal üretimden kaynaklanan sera gazı salınımının azaltılması
Bu kapsamda öne çıkan temalar:
Verimliliğin Artırılması
Gıda üretimi ve çevresel hedeflerin sağlanabilmesi için tek ve en önemli adım doğal kaynakların kullanımında verimliliğin artırılmasıdır. Bu da tarım ürünleri veriminin tarihsel lineer oranlardan çok daha fazla bir oranda yükseltilmesi ve bir hektar mera, bir hayvan ve bir kilogram gübre başına elde edilen süt ve et ürünleri miktarının büyük oranda arttırılması anlamına gelmektedir. Bugünkü üretim etkinliği 2050 yılına kadar sabit kalırsa dünya nüfusunu besleyebilmek dünyada geri kalan ormanların çoğunu tarım arazisine çevirmeye, binlerce türün yok edilmesine, insanların diğer faaliyetlerinden açığa çıkan sera gazı salınımı sıfırlansa bile Paris Anlaşmasında belirlenen 1,5- 2 °C sıcaklık artışını geçecek seviyede sera gazı salınımına yol açacaktır.
Talep Yönetimi:
Gıda talebini düşürmeden gıda açığını kapatmak çok daha zor olacaktır. Talep büyümesini yavaşlatmak ise gıda kaybı ve israfının azaltılması, tüketicilerin yüksek et tüketimli beslenme tarzından bitki bazlı gıdalara geçişinin sağlanması, biyodizel üretimi artışından kaçınılması ve Afrika’daki kadınların gönüllü olarak doğurganlık oranlarını düşürebilmeleri için eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimlerinin arttırılmasını gerektirmektedir.
Entansif (Yoğun) Tarımın Doğal Ekosistemin Korunmasına Bağlanması
Tarımsal üretim yapılan araziler yalnızca genişlemekle kalmayıp aynı zamanda bölge içerisinde bir alandan diğer alana kaymaktadır. Arazi kullanımındaki değişiklikler sera gazı salınımını artırmakta ve biyoçeşitliliğin azalmasına neden olmaktadır. Gıda üretim artışının tarım arazilerinin genişletilmesinden ziyade verimlilik ile sağlanması önemlidir. Bunun için tarım arazilerinin yer değiştirmemesi ve hükümetler tarafından tarımsal ürün verimini arttırmaya yönelik çalışmalarda orman, savan gibi alanların korunmasına yönelik yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Sınırlı Et Tüketimi:
İnek, koyun, kuzu gibi geviş getiren hayvanlar dünyadaki tarımsal arazinin üçte ikisini kullanmakta ve tarımsal üretim kaynaklı emisyonun yaklaşık yarısını oluşturmaktadır. 2010 yılından 2050 yılına kadar geviş getiren hayvan et talebinin yaklaşık %88 artacağı hesaplanmaktadır. 2050 yılına kadar arazi açığının kapatılması ve emisyon salınımın azaltılması için geviş getiren hayvan etini yüksek miktarda tüketen dünya nüfusunun %20’sinin et tüketimini 2010 yılına göre %40 oranında azaltması gerekmektedir.
Yeniden Ormanlaşma ve Turanlık Alanların İyileştirilmesi:
Dünya tarım arazilerinin yüzde 0,3’ünü teşkil eden, intensif tarım uygulanmamış ve kurumuş turanlık alanların yeniden nemlendirilmesi ve marjinal araziler ile iyileştirilmesi güç otlakların tekrar ağaçlandırılması iklim değişikliğine karşı hem gerekli hem de maliyet etkin bir adımdır. Sıcaklık artışını 1,5 °C altında tutmak için yeniden ormanlaşma, dünya nüfusunun kaynak yoğun tarım ürünleri talebinin azaltılması ve tarımsal üretim verimliliğinin artırılması ile başarılabilir.
İklime Olan Etkinin Üretim Temelli Olarak Azaltılması:
Yönetsel tedbirler ile özellikle geviş getiren hayvanların enterik fermantasyonu*, suni ve doğal gübre, nitrojen ve enerji kullanımı gibi tarımsal faaliyetlerden açığa çıkan sera gazı emisyonu büyük ölçüde azaltılabilir. Bu tedbirler belli bir ölçekte çeşitli teşvik ve düzenlemeleri gerektirmektedir. Ülkelerdeki uygulamalar tarımsal üretimlerin takibini ve daha detaylı analizleri gerektirmektedir.
Teknolojik İnovasyonun Teşvik Edilmesi:
Üç temel açığın tamamen kapatılabilmesi önemli inovasyonlar gerektirmektedir. İhtiyaç duyulan tüm alanlarda araştırmacılar çok önemli potansiyel sergilemiştir. Fırsatlar ürün karakteristiklerinin belirlenmesi, pirinç ve sığır kaynaklı metan salınımını azaltan katkıların kullanılması, nitrojen akışını azaltma yönünde iyileştirilmiş tarımsal ürünler ve suni gübreler, gübre üretiminde solar bazlı prosesler, taze gıdaları daha uzun süre muhafaza edilmesini sağlayan organik spreyler, bitki bazlı et ikamelerini kapsamaktadır. Moleküler biyolojideki bir devrim tarımsal ürün yetiştiriciliğinde yeni fırsatlar açmaktadır. İhtiyaç duyulan ölçekte bir ilerleme için ar-ge fonlarında büyük bir artış ve özel sektörün yeni teknolojiler geliştirebilmesi ve pazarlayabilmesini teşvik eden esnek düzenlemeler gerekmektedir.
Kaynakça
- World Resourses İnstitute(WRI)
- United Nations Development Program (UNDP)
- Food and Agriculture Organization of United Nations (FAO)
*Enterik fermantasyon inek, koyun, keçi gibi geviş getiren hayvanların sindirim sisteminde kendiliğinden oluşan ve yüksek miktarda metan gazı açığa çıkaran bir fermantasyondur.