/  Yenilik ve Girişimcilik   /  Sosyal Girişimcilik ve Türkiye
sosyalgirisim

Sosyal Girişimcilik ve Türkiye

Arın HÜNLER
Uzman
Yenilik ve Girişimcilik Politikaları Birimi

arin.hunler@izka.org.tr

Ekonomik ya da toplumsal kriz ve buhran dönemlerinde sosyal politikaların önemi ve gerekliliği her zaman daha net görülmektedir. Bu noktada devletlerin alacağı sosyal politika önlemlerinin yanı sıra toplumun tüm fertlerini içine alan çabaların da önem kazandığı ve kazanacağı açıktır.  Bu durum da yoksulluk ve toplumsal sorunlarla mücadelede aktif yurttaşlığı ve özellikle son 30 yıldır tüm dünyanın gündeminde olan ve ülkemizde de gittikçe değeri anlaşılan sosyal girişimcilik kavramını ön plana çıkarmaktadır. 

Türkiye her ne kadar toplumsal dayanışma kültürüne sahip bir toplumsal yapıya sahip olsa da, bu dayanışma faaliyeti uzun bir süre ya kamusal örgütler çevresinde toplanmış ya da bireysel çabalarla sınırlı kalmıştır. Ancak son dönemde hem girişimciliğin hem de sivil toplumun gelişme göstermesi ve popülerleşmesi neticesinde sosyal girişimcilik ülkemizde de gündeme gelmeye başlamıştır.  

Bu çerçevede sosyal sorunların çözümü için girişimcilik temelli faaliyetleri esas alan, sorunu ortadan kaldırmayı hedefleyen ve sürdürülebilirliği baz alan bir yapı olarak sosyal girişimciliğin Türkiye’deki durumu kısaca ele alınmıştır. Bu kapsamda öncelikle Türkiye’nin dünya genelinde sosyal girişimcilik konusundaki durumuna, ardından da Türkiye’deki sosyal girişimlerin durumuna ilişkin gerçekleştirilen iki çalışmadan yararlanılarak mevcut durum hakkında bilgi verilmiştir. 

Türkiye’nin Dünya Sıralamasındaki Yeri 

Başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere dünya genelinde sosyal girişimcilik ve sosyal girişimler yasal düzenlemelerle çerçevesi çizilmiş bir yapıya kavuşmaya başlamıştır.1 Ancak sosyal etki ölçümlemesindeki zorluklar gibi sosyal girişimciliğin de boyutlarının ve etkilerinin ölçülmesi oldukça zor olabilmektedir. Bunun nedenlerinin başında sosyal girişimlerin belli bir kurumsal yapıya tabi olma zorunluluklarının olmaması, hangi faaliyetlerin sosyal girişim olarak kabul edileceğinin genel kabul görmüş düzenlemelere bağlı olmaması ve sosyal girişimlerin ekonomik etkilerinin yanı sıra sosyal etkilerinin de ölçülmesindeki zorluklar gelmektedir. 

Ancak bu gibi zorluklara rağmen sosyal girişimcilik ve sosyal girişimciler çeşitli boyutları ile ulusal ve uluslararası ölçekte ele alınmakta, sosyal girişimciliğin mevcut durumu, ölçeği, etkileri ve sorunları gibi hususların yanı sıra sosyal girişimcilik için ideal koşullara yönelik araştırmalar da gerçekleştirilmektedir. 

Uluslararası ölçekte bu konuda yapılan önemli çalışmalardan biri “Thomson Reuters Vakfı” tarafından 2016 ve 2019 yıllarında küresel ölçekte gerçekleştirilen “Sosyal Girişimci Olmak İçin En İyi Ülkeler” başlıklı araştırmadır.2 Sosyal girişimciliğin hangi ülkelerde teşvik edildiğini, hangi ülkelerde nasıl sorunlar yaşandığını ortaya koymayı amaçlayan bu çalışma ülkeler arasında bir sıralama yapmakta ve her bir ülke için başarılı ve geliştirmeye açık alanları ortaya koymaktadır.  

Dünyanın en büyük ilk 45 ekonomisinin baz alındığı çalışma her ülkede sosyal girişimciler ve bu ekosistemdeki kişiler yanı sıra akademisyenler, politika yapıcılar ve yatırımcılar tarafından yanıtlanan anket sonuçlarına dayanmaktadır. Anket çalışmasında devlet desteği, nitelikli personel çekebilme, kamuoyu farkındalığı, gelir elde edebilme, ivme kazanma ve yatırıma erişim kriterleri çerçevesinde yapılan değerlendirme neticesinde ülkeler arasında bir sıralama yapılmaktadır. 2016 yılında yapılan çalışmada en başarılı ülke ABD iken, 2019 çalışmasında Kanada birinci sıraya yükselmiştir. İki çalışma arasında geçen sürede sıralamalarda ciddi değişimler meydana gelmiş, örneğin Avusturalya 26. sıradan 2. Sıraya, Fransa ise 10. Sıradan 3. sıraya yükselmiştir. 

Çalışma incelendiğinde 2016 yılında Türkiye’nin 45 ülkelik listede son sırada olduğu, 2019 yılında ise bir basamak yükselebildiği, bu doğrultuda ciddi bir ilerleme kaydedemediği görülmektedir. Türkiye için her iki yılda yapılan çalışmada da devlet desteklerinin yetersizliği ve yatırıma erişim konularındaki sorunlar ön plana çıkmakta, bunun yanında nitelikli personel çekebilme alt kriterinde Türkiye’nin önemli bir sıçrama yaptığı görülmektedir. Bu değişimde sosyal girişimciliğe olan ilginin artmasının ve sosyal girişimciliğin sosyal sorumluluk faaliyeti yanı sıra bir iş olarak da görülmesinin etkili olduğu değerlendirilmektedir.  

Şekil 1. “Sosyal Girişimci Olmak İçin En İyi Ülkeler” Başlıklı Araştırmada Temel Kriterler Bazında Türkiye’nin Sıralaması 

Türkiye’de Sosyal Girişimlerin Durumu3 

Türkiye’nin uluslararası ölçekte sosyal girişimcilik konusundaki konumunu da gösteren çalışmaların yanı sıra 2019 yılında doğrudan Türkiye’nin bu alandaki mevcut durumunu ele alan “Türkiye’de Sosyal Girişimlerin Durumu” raporu hazırlanmıştır. Söz konusu rapor içeriği itibariyle hem bir ihtiyaç analizi sunmakta hem de sosyal girişimlerin temel özelliklerini, bu alanda çalışan kişilerin profillerini, gelecek hedeflerini ve beklentilerini göstermektedir.  

Çalışma sosyal girişimcileri “sosyal/çevresel etki yaratmayı öncelikli amacı olarak belirleyen, gelirlerinin yarısından fazlasını ticari faaliyet yoluyla elde eden ve karlarını öncelikle sosyal amaçları için harcayan kuruluşlar” olarak tanımlamakta ve Türkiye’de bu tanıma giren yaklaşık 9.000 sosyal girişim olduğunu belirtmektedir.4 Bunun yanında yapılan araştırma sonucunda kurumsal yapıya ilişkin yasal bir altyapı olmadığından farklı tüzel kişilikler altında (başta kooperatif olmak üzere şirket, dernek, vakıf vb.) faaliyetlerin sürdürülebildiği, genç bir kadroya sahip olduğu ve girişimlerin çok büyük çoğunluğunun dış finansman ihtiyacı olduğu görülmüştür. 

Çalışmada elde edilen sonuçlara sosyal girişimci bireyler açısından bakıldığında yaş ve cinsiyet açısından sosyal girişimcilerin diğer ticari girişimler ile ciddi bir ayrışma yaşadığı görülmektedir. Rapor kapsamındaki araştırmaya dahil olan sosyal girişimlerin, diğer ülkelerdeki oranlara5 paralel olarak %50’den fazlasında lider ya da yöneticisinin kadın olduğu, bu durumun %19,3 oranındaki6 ticari girişimler ile ciddi bir ayrışma gösterdiği belirtilmektedir. Bu ciddi oransal farklılığın kadınların sosyal konulardaki duyarlılığı ve başarısı yanı sıra diğer sektörlerde karşılaştıkları engelleri aşmanın bir yolu olduğu değerlendirmesini yapmak da mümkün olmakla birlikte sosyal girişimciliğin kadınlara özgü bir alan haline dönüşmesine yönelik toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden çeşitli eleştiriler de mevcuttur.7 

Girişimcilerin yaşları açısından değerlendirildiğinde rapor kapsamında incelenen sosyal girişim liderlerinin yaklaşık %48’nin 34 yaş altında olduğu görülmektedir. Bu oran ticari girişimlere ilişkin 2017 TÜİK verilerine göre Türkiye’de 21,4’tür. Bu kapsamda yapılan bir çalışma da dünya genelinde sosyal girişimcilerin ağırlıklı olarak 18-34 yaş aralığında olduğu tespitine yer vermekte ve bunu “milenyum kuşağının” (1970 ve 2000 yılları arasında doğanlar) sosyo ekonomik dönüşüme olan etkisi ile ilişkilendirmektedir.8 Benzer şekilde gençlerin değişim yaratma isteği ve sosyal girişimciliğin buna imkan tanıyan bir platform sunması, alanın gençler tarafından yönlendirilmesini sağlamaktadır. 

Şekil 2. Sosyal Girişim Liderlerinin Yaş Aralığı 

Raporda sosyal girişimlerin karşılaştıkları zorluklar ve ihtiyaçları incelendiğinde bu alanda geçmişte yapılan çalışmalara paralel sonuçlar elde edildiği görülmektedir.9 “Türkiye’de Sosyal Girişimlerin Durumu” başlıklı raporda Türkiye’de faaliyette bulunan sosyal girişimlerin büyüme konusunda iyimser olduğu ve anket kapsamındaki girişimlerin %85’inin 2020 yılı için büyüme planları yaptığı görülmektedir. Girişimlerin büyümeye ilişkin iyimserliği ve büyümeye yönelik planlama yapıyor olması alanda yapılan çalışmaların başarısının yanı sıra talep yönünden de bu tür girişimlere olan ihtiyacı göstermektedir. 2020 yılının ilk aylarında yaşanan güncel gelişmeler çerçevesinde sosyal politika araçlarına önümüzdeki dönemde daha da fazla ihtiyaç olacağı ve sivil toplum ve sosyal girişimlerin bu alanda katkı sunabilecekleri yeni alanlar oluşacağı değerlendirilmektedir. 

 Anılan rapor son olarak sosyal girişimlerin anılan büyüme beklentilerinin önündeki engellerin neler olduğunu ele almaktadır. Rapor bu engellerin en başında kuruluş ve işletme vergilerinin yüksekliğini, ülkenin içinde bulunduğu genel ekonomik durumu ve bürokratik engelleri tespit etmektedir. Bunların haricinde temel sorun olarak görülen konuların da büyük oranda kamusal aktörlerle olan ilişkilerden kaynaklandığı, dolayısıyla sosyal girişimcilerin büyümeye ilişkin temel beklentilerinin kamunun alanda kolaylaştırıcı rol üstlenmesi olduğunu söylemek mümkündür.  

Hem Türkiye’nin dünya sıralamasındaki yeri hem de ülke içinde sosyal girişimlerin durumu ele alındığında bu alanda ciddi bir potansiyel ile genç ve istekli insan kaynağı olduğu, sosyal sorunların çözümü için bir fırsat olarak değerlendirilebilecek sosyal girişimciliğin teşvik edilmesinin gerektiği anlaşılmaktadır. Sosyal girişimciliğin geliştirilmesi amacıyla yapılacak tüm çabaların kıymetli olduğu açık olmakla birlikte sosyal girişimlerin büyük oranda kamu kurumlarından beklentileri olduğu, bu beklentilerin hayata geçirilmesi yönündeki adımların özellikle içinde bulunulan salgın hastalıkla mücadele döneminde ve sonrasında büyük önem kazanacağı değerlendirilmektedir. Bu çerçevede öncelikli olarak alanın kamu tarafından tanımlanması sosyal girişimcilerin hareket alanlarının netleşmesini sağlayacaktır. Bunun yanında kamusal aktörlerin sosyal girişimciliğin teşvikine yönelik çalışmaları, bu konuda istekli kişilerin bir araya getirilerek fikirlerini geliştirmelerinin sağlanması, bu yapıların kurumsal kapasitelerinin geliştirilmesi için destekler sağlanması ve sosyal girişimlerin çıktıları ile kamunun ihtiyaçlarının bir araya getirilerek sağlanacak etkinin artırılması büyük önem taşımaktadır. 

Kaynaklar 

  • A Map of Social Enterprises and Their Eco-systems in Europe, European Commission, Brussels, 2020. 
  • Monika Tkacz, “New generation of social entrepreneurs: Exploratory research and cross case study analysis of new generation of social enterprises”, Ekonomia Społeczna, 2, 2016, s.20-37. 
  • Terjesen S.A., Kew P. vd., Global Entrepreneurship Monitor 2015 to 2016: Special Report on Social Entrepreneurship. Global Entrepreneurship Research Association, 2016.  
  • TÜİK Girişimcilik İstatistikleri, 2018. www.tuik.gov.tr 
  • Türkiye’de Sosyal Girişimlerin Durumu, British Council, Türkiye, 2019.  

Yorum Yaz