Döngüsel Ekonomiye Geçiş İçin Etkin Bir Araç: Endüstriyel Simbiyoz
Emine Bilgen EYMİRLİ
Uzman
Yeşil Büyüme Politikaları Birimi
bilgen.eymirli@izka.org.tr
Nüfus artışının ve değişen tüketim alışkanlıklarının devam etmesi durumunda insan hayatının var olan mevcut kaynaklarla sürdürülemeyeceği gerçeği bugün pek çok otorite tarafından kabul edilmekte. Bu noktada ekolojik sistemlerde görülen ve kaynakların sürekli bir dönüşüm halinde yenilendiği döngüsel yapının ekonomilere uyarlanması ise rasyonel bir çözüm olarak karşımıza çıkmakta. Kaynak ve enerji kullanımında “azalt, tekrar kullan ve geri kazan” prensibiyle üretim ve tüketim faaliyetlerinin kapalı bir döngüde sürekli dolaşımda kalmasını içeren döngüsel ekonomi yaklaşımı, ham madde maliyetleri en aza indirilirken en yüksek seviyede kaynak verimliliği ve çevresel fayda sağlanmasını öngörüyor.
Son yıllarda başta Güney Kore, ABD, Çin ve AB ülkeleri olmak üzere pek çok ülkenin döngüsel ekonomiye geçiş için yapısal düzenlemeler oluşturduğunu ve firma düzeyinden bölgesel ve küresel düzeye kadar çeşitli uygulama araçları geliştirdiğini görüyoruz. Endüstriyel sistemlerin doğadaki ekosistemlere benzer şekilde birbirine bağımlı ve ilişkili bir yapıya kavuşturulmasına dayanan endüstriyel simbiyoz ise, bu araçların en etkilisi olarak biliniyor. İlk ortaya çıktığında firmalar arasında atık alışverişi anlamında kullanılan kavram, zaman içinde gelişerek günümüzde her türlü atık, yan ürün, enerji, altyapı, üst yapı ve insan kaynakları dahil ortak kullanılabilecek tüm kaynakların paylaşımını ifade etmekte. Buradaki paylaşım, fiziksel bir paylaşımın ötesinde, işletmelerin uzun süreçli ortaklıklar kurması ve dayanışma içerisinde çalışması anlamına geliyor. Firmalar arasında madde ve enerji değişimi dışında satın alma, tasarım, lojistik, teknoloji gelişimi, ekipman ve teçhizat kullanımı, eğitim ve sağlık hizmetleri, atık yönetimi, yasal izin ve sertifika süreçleri gibi pek çok alanda işbirlikleri kurulabiliyor (Başer, 2014; Özkan, 2018).
Çevresel sorunlara yönelik olarak geliştirilmiş bir çözüm aracı gibi düşünülse de endüstriyel simbiyoz uygulamaları firmalara önemli ekonomik kazanımlar da sağlamakta. Üretim maliyetleri düşen, atık ve yan ürünlerden ek gelir elden firmalar kurulan işbirlikleri sonucunda yeni pazar fırsatları elde edebiliyorlar. Endüstriyel simbiyoz atık geri kazanımı ile kirliliği kaynağında kontrol ederek çevre kalitesinin korunmasını sağlıyor, aynı zamanda yaratılan yenilikçi iş fırsatları ve yeni istihdamlar ile sosyal fayda sunuyor.
Endüstriyel simbiyoz uygulamaları sahada farklı biçimlerde görülebiliyor. En yaygın uygulama, ömrünü tamamlamış malzemelerin tek yönlü olarak geri kazanım ve geri dönüşüm yoluyla işletmeler arasında değerlendirilmesi. Atık değişimine dayanan bu tür uygulamaların ülkemizde de yaygınlaştığını görmekteyiz. Atıksu arıtma tesisi çamurlarının çimento endüstrisinde hammadde olarak kullanılması, zararlı olmayan sanayi atıklarının yakılarak enerji elde edilmesi, peynir altı suyunun süt tozu üreticileri tarafından kullanılması, gıda atıklarından hayvan yemi üretilmesi örnek olarak gösterilebilir. Bazı durumlarda ise, sahada işletmelerin bünyelerindeki atıkları kendi proseslerine tekrar dahil ettikleri örnekler görülmekte. İşletmeler arasında karşılıklı bir sinerji oluşumuna dayanmayan bu tür yaklaşımlar ne yazık ki tam anlamıyla endüstriyel simbiyoz olarak kabul edilmiyor (Chertow, 2000).
En etkin endüstriyel simbiyoz uygulamalarının eko-endüstriyel sanayi sitelerindeki birbirine yakın firmalar arası oluşturulan sistemlerde gerçekleştiğini görüyoruz. Güney Kore, Çin, Japonya, Kanada ve Amerika gibi bazı ülkeler sanayi bölgelerini endüstriyel simbiyoz yaklaşımıyla yeniden düzenlemekte. Bu arada fiziksel yakınlığı olmayan firmaları sanal bir ağda buluşturan ve paylaşım yapmalarını sağlayan uygulamalar da bulunmakta. Taşıma maliyetlerini arttırsa da farklı sektörlerin sistemde yer alması ve paylaşım fırsatlarının çokluğu bu uygulamaları cazip kılmakta (Başer, 2014).
Endüstriyel simbiyoz denince akla ilk olarak Danimarka’nın Kalundborg bölgesi örneği geliyor. 70’li yıllarda Kalundborg bölgesinde faaliyet gösteren işletmeler, atıklara uygulanan yüksek vergilerle baş edebilmek amacıyla kendi aralarında ortak bir çözüm geliştirmişler ve birbirlerinin atıklarının, yan ürünlerinin, atık su, atık buhar ve enerji gibi diğer çıktılarının alışverişini yapmaya başlamışlar. Başlangıçta kendiliğinden oluşan bu simbiyotik sistem bugün bölgesel simbiyoz merkezi tarafından sürdürülüyor ve enerji, petro-kimya, biyoteknoloji, farmakoloji, çimento ve alçı sektörleri ile tarımsal üretim sektörleri arasında 20 farklı yan ürünün alışverişi gerçekleşiyor (Holgado, 2017).
Güney Kore’de ise, endüstriyel simbiyoz çalışmalarının merkezî yönetim tarafından 2005 yılında mevcut endüstri bölgelerinin yeniden yapılandırılmasını amaçlayan 15 yıllık Eko-Endüstriyel Park Programı (EPP) ile başladığını görüyoruz. İlk beş yıllık dönemde seçili endüstri bölgelerinde başlatılan pilot projelerin ekonomik ve çevresel kazanımlarla sonuçlanması ile simbiyotik ağlar ülke çapına yaygınlaştırılmıştır (Park, 2018).
İngiltere Ulusal Endüstriyel Simbiyoz Programı (NISP) ise, ulusal ölçekte uygulanan ilk endüstriyel simbiyoz uygulaması. Kolaylaştırılmış endüstriyel simbiyoz olarak tanımlanan bu sistem, kamu eliyle ülke genelindeki tüm sektörlerdeki firmalar arasında bilgisayar tabanlı bir ağ yapısının kurulmasını ve firmaların atık ve ihtiyaçlarını girdikleri bir veri sistemi üzerinden üye firmalar arasında endüstriyel simbiyoz işbirliklerinin oluşturulmasını içermekte. 2002 yılında üç bölgede bölgesel kalkınma ajanslarının fonlarıyla başlatılan ve sonrasında ulusal bir programa dönüşen NISP, günümüzde yirmiden fazla ülkede uygulanıyor (ISL, 2019).
Tablo 1. Dünyada uygulanan endüstriyel simbiyoz programlarının kazanımları
Kalundborg Bölgesi Danimarka (2015) | Güney Kore (2014) | NISP İngiltere (2013) | |
CO2 Emisyon Azaltımı (ton/yıl) | 265.000 | 299.000 | 8 milyon |
Su Tasarrufu(ton/yıl) | 3 milyon | 36 milyon | 15 milyon |
Enerji Tasarrufu (GJ) | 15 milyon | 585.760 | – |
Hammadde tasarrufu (ton/yıl) | 15 milyon (m2/yıl) | 267.000 | 12 milyon |
Biyokütle kazanımı (ton/yıl) | 150.000 | – | 9,4 milyon |
Kaynak: ISL (2019), Park (2018), Özkan (2018)
Ülkemizde firma ölçeğinde atıkların değerlendirilmesi ya da artan kümelenme çalışmalarının etkisiyle altyapı, lojistik vb. kaynakların ortak kullanımı gibi simbiyotik özellikler gösteren endüstriyel işbirlikleri artmakla birlikte, endüstri bölgeleri veya ulusal ölçekli uygulanan tam anlamıyla bir endüstriyel simbiyoz programı henüz bulunmuyor. Bunun yanında endüstriyel simbiyoz uygulamalarına yönelik olarak çoğu kalkınma ajansları ve organize sanayi bölgelerince hayata geçirilen projeler, mali destek programları, koordinasyon çalışmalarının olduğunu görüyoruz.
2011-2014 yılları arasında yürütülen İskenderun Körfezi Endüstriyel Simbiyoz Projesi bu konuda yapılan ilk çalışmalardan. Projede çimento, kireç, plastik, tekstil, gıda gibi farklı sektörlerde faaliyet gösteren 32 firma arasında meyve posasından hayvan yemi üretimi, tarımsal ve hayvansal atıklardan enerji üretimi, pamuk tohumu atığından atık temizleyici üretimi gibi işbirliği fırsatları yaratılmıştır (TTGV, 2015). Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi bünyesinde ise, 2015 yılında firmalar arasında simbiyoz ilişkilerinin oluşturulması için ortak bir yazılım hazırlığını içeren proje ile başlayan çalışmalar günümüzde devam etmekte. İkili işbirliklerinin hala devam ediyor olması ve atık bertarafı ile firmaların kaynak kullanım maliyetlerinin %50 azalması projenin dikkat çekici sonuçları arasında (EOSB, 2020).
Tablo 1. Ülkemizde uygulanan endüstriyel simbiyoz projelerinde edinilen kazanımlar
Eskişehir OSB ES Projeleri | İskenderun Körfezi ES Projesi | |
CO2 Emisyon Azaltımı (ton/yıl) | 446 | 37.000 |
Su Tasarrufu(ton/yıl) | – | 6.500 |
Enerji Tasarrufu (kWh/yıl) | – | 34.000.000 |
Hammadde tasarrufu (ton/yıl) | 120.000 | 330.000 |
Atık azaltımı (ton/yıl) | 7.000 | – |
Kaynak: TTGV (2016), Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi (2020)
AB Komisyonu’nun 2018 yılı raporuna göre, Avrupa genelinde endüstriyel simbiyoz uygulamalarıyla 72,7 milyar Euro ekonomik kazanç sağlandığı belirtiliyor. Endüstriyel simbiyoz 2009 yılından itibaren Atık Çerçeve Direktifi ile birlikte AB’nin verimlilik, akıllı uzmanlaşma, girişimcilik, yeşil büyüme ve iklim değişikliğine yönelik politika ve strateji belgelerinde yer alıyor ve destekleniyor (ISL, 2019). Ülkemizde ise, ulusal politika belgelerinde endüstriyel ekolojinin ve endüstriyel simbiyozun geliştirilmesi yer almakta ancak bu politikaların uygulanmasına yönelik somut stratejilerin ve yerelde uygulama araçlarının bulunmaması endüstriyel simbiyoz konusunda önemli bir zorluk olarak karşımıza çıkıyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan Endüstriyel Simbiyoz Ulusal Yol Haritası Projesinde ulusal ölçekte endüstriyel simbiyoz yapılanma önerisi sunulmakla birlikte, bu modelin hayata geçirilmesinin önünde kurumsal sorumluluklar ve mevzuat bakımından engeller bulunmakta. Atık Yönetmeliği’ne göre, firmaların atıklarını lisanslı bertaraf ya da geri kazanım kuruluşlarına vermesi, yan ürünlerin tespiti için de izin alması zorunlu. Bu durum endüstriyel simbiyoz kapsamında işbirliği yapan firmaların her tür atık alış verişi yapmaları için ya lisans ya da yan ürün izin belgesi almalarını gerekli kılmakta, firmaları endüstriyel simbiyoz işbirliği kurma ve yürütülen programlara katılım konusunda isteksiz hale getirmekte. Bu noktada AB mevzuatında yer alan, atık ya da yan ürünleri taşımaları gerekli kalite kriterleriyle birlikte belirleyen standartların oluşturulması gibi kolaylaştırıcı ve destekleyici düzenlemelerin ülkemizin ulusal mevzuat sisteminde yer alması gerekiyor.
Kaynakça
- Başer, N. (2014). “Kalkınmada Sürdürülebilirliğe Yönelik Bir Araç Olarak Endüstriyel Simbiyoz Yaklaşımı”. Kalkınma Bakanlığı, Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürlüğü, Ankara.
- Chertow, M.R. (2000). “Industrial Symbiosis: Literature and Taxonomy. Energy Environ, 25, 313-337.
- Holgado, M. & Evans, S. (2017). “Report on Challenges and Key Success Factors and Gap Analysis For Industrial Symbiosis”. Total Resource and Energy Efficiency Management System for Process Industries (MAESTRY) Project.
- ISL (2019). “A Roadmap for a National Industrial Symbiosis Programme for Turkey”. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü, Ankara.
- Özkan, A., Günkaya, Z., Özdemir, A. & Banar, M. (2018). “Sanayide Temiz Üretim ve Döngüsel Ekonomiye Geçişte Endüstriyel Simbiyoz Yaklaşımı: Bir Değerlendirme”, Anadolu Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Dergisi, 6 (1), 84-97.
- Özsoy, T. (2018). “Endüstriyel Ekolojiyi Anlamak Adına Endüstriyel Ortakyaşarlık Örneklerinin İncelenmesi”. Artıbilim: Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 1(2), 22-34.
- Park, J., Park, J.M. & Park, H.S. (2018) “Scaling-Up of Industrial Symbiosis in the Korean National Eco-Industrial Park Program”. Journal of Industrial Ecology, 23(1), 197-207.