/  Kalkınma Üzerine   /  Bölgesel Kalkınmada Sektörel Odaklanma

Bölgesel Kalkınmada Sektörel Odaklanma

M.Sencer ÖZEN
Yatırım Tanıtım ve Destek Uzmanı
Yatırım Destek Ofisi
sencer.ozen@izka.org.tr

Ulus devletlerin ortaya çıkması ile beraber her coğrafyanın kendi sosyal ve ekonomik gelişmişlik seviyesini yukarıya taşıma çabaları sonucu olarak ortaya çıkan bölgesel kalkınma kavramı Türkiye’de planlı büyüme dönemleri çerçevesinde 1970’lerden sonra ele alınmaya başladı. Ekonomik faaliyetlerin, beşerî ve kültürel sermayenin benzerliği ile coğrafi anlamda yakınlık gösteren alanlar bir bölge olarak değerlendirilirken bu alanların kalkınabilmesi için bölgesel kalkınma stratejileri geliştiriliyor. Bu stratejiler bölge kaynaklarının en iyi şekilde kullanılarak küresel rekabet ortamında ilgili bölgelerin ekonomik ve sosyal anlamda diğer bölgeler ile rekabet edebilir duruma gelmesini sağlamaya çalışıyor.

Kaynak Kullanımı ve Sürdürülebilir Kalkınma

Doğal kaynakların hızlı bir şekilde tükenmeye başladığı dünyamızda, bölgesel kalkınmanın gelecek nesilleri de içerecek şekilde değerlendirilmesi bir gereklilik haline geldi. Bunun için yerel kaynakların tüketimi değil, etkin kullanımı öne çıkıyor. Bu nedenle bölgesel kalkınma stratejileri artık sürdürülebilirlik çerçevesinde ele alınarak uzun vadeli bir perspektifle hazırlanıyor.

Gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılayabilmelerini tehlikeye sokmaksızın, bugünkü kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmesi kavramı sürdürülebilir kalkınma olarak tanımlanırken, kalkınma kavramının iktisadi boyutu, bu anlamda yine kısıtlı kaynaklarla en iyi ekonomik performansa ulaşmayı hedefliyor. Dolayısıyla kaynak kullanımının kalkınmaya ekonomik anlamda azami katkı sağlayabilecek alanlara yöneltilmesi sürdürülebilir kalkınma için de arzulanan durumların başında geliyor.

Dengesiz Büyüyerek Bölgesel Kalkınma

Bir ekonomideki bütün sektörlerin birbirleri ile uyumlu bir şekilde üretim zincirlerinin, sektörel girişimciliğin geliştirilerek tüm alt ve üstyapı ihtiyaçlarının giderilmesi ile beraber ilgili insan kaynağının yetiştirilebilmesi dengeli büyüme olarak adlandırılır. 1943 yılında Dengeli Büyüme Modelinin en önemli temsilcisi olan Paul Rosenstein-Rodan tarafından ortaya atılan “Büyük İtiş (Big Push)” teorisine göre, dengeli büyümenin/kalkınmanın gerçekleşebilmesi için ekonomide birçok eşzamanlı yatırımların yapılması gerekir ve bu yatırımlar, kalkınmanın ilk hareketini ortaya çıkarır. Kalkınmanın devam edebilmesi için asgari bir yatırım miktarı gereklidir, ayrıca kaynakların asgari bir miktarının birbirini tamamlayıcı yatırımlara yönlendirilmesi, kendini sürdüren bir büyüme sürecine geçişte eşiğin atlanmasını sağlar. Daha çok sermaye birikimi anlamında belirli bir seviyeye ulaşmış gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerin stratejik olarak tercih ettiği bir büyüme stratejisidir.

Dengesiz büyüme ise, dengeli büyüme/kalkınma teorilerinin aksine bütün sektörlerde eş zamanlı bir kalkınma hamlesini gerçekleştirecek sermaye birikimine yada arz/talep anlamında piyasa genişliğine sahip olmayan ekonomiler için tasarlanmış bir büyüme stratejisidir. Dengesiz Büyüme Modelinin en önemli temsilcisi olan Hirschman’a göre gelişmemiş ve/veya gelişmekte olan ekonomilerin birçoğu kalkınabilmek için genellikle yeterli sermaye birikimine sahip olmamakla beraber birçok alanda da gelişmiş ekonomilere göre karşılaştırmalı olarak rekabet üstünlüğüne sahip değildirler. Bu nedenle bu bölgelerin kaynaklarını ve enerjilerini rekabet üstünlüğü sağlayabileceği alanlara yöneltmeleri en rasyonel strateji olarak karşımıza çıkar.

Dengesiz büyüme yaklaşımının en önemli stratejisi odaklanılması gereken endüstrilerin, diğer endüstrileri de yeni yatırımlara teşvik edebilecek niteliğe sahip olanlar arasından seçilmesine dayanır. “İleri-Geri Bağlantılar” olarak tanımlanan ve bir endüstrinin çıktılarını kullanan yeni endüstrilerin veya bir endüstrinin kullandığı girdileri üreten diğer endüstrilerin ortaya çıkması bu stratejinin işler duruma geldiğinin en önemli göstergelerinden birisidir.

Dengesiz Bölgesel Büyümeyle Dengeli Büyümek Mümkün mü?

Türkiye gibi gerek coğrafi açıdan gerekse sosyal ve ekonomik açıdan birbirinden çok farklı yapısal özelliklere sahip ülkelerin tüm bölgelerde uygulanabilir tek bir kalkınma stratejisi üretmesi mümkün değildir. Bu nedenle her bölgenin karakteristik özelliklerine, kaynaklarına ve kalkınma fırsatlarına göre hazırlanmış özel bölgesel kalkınma stratejileri hazırlanmaktadır.

Her ne kadar son 20 yılda yüksek büyüme eğilimi içerisinde yer alsa da Türkiye ekonomisi ödemeler dengesindeki dış ticaret açığı, girişimcilik konusundaki sınırlı başarısı, Ar-Ge yatırımlarında arzulanan seviyelere ulaşılamaması ve katma değeri yüksek alanlarda faaliyet gösterememesi nedeni ile birçok ekonomist tarafından “Kırılgan Ekonomiler” arasında kabul edilmekte ve “Orta Gelir Tuzağı”na düşmüş olduğu değerlendirilmektedir. Bu kısıtlar altında değerlendirildiğinde, Türkiye’nin farklı sektöre farklı bölgelerde kaynaklarını etkin kullanabilmesi için ayrı ayrı odaklanması ve dengeli büyüme/kalkınma stratejisi oluşturması oldukça rasyonel görünmektedir. Dolayısı ile artık bölgeler arası rekabetin yerine bölgeler arası işbirliği tesis etmek ve kaynakların etkin kullanımını sağlamak git gide daha fazla önem kazanmaktadır.

Dolayısı ile, Türkiye’nin en gelişmiş ve en kalabalık bölgelerinden birisi olan İzmir’in de mevut büyüme performansını sürdürülebilmesi için doğal kaynaklarını koruması ve bunları en etkin şekilde doğru alanlara ve sektörlere odaklanarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda ajansımız “Yeşil Büyüme”, “Mavi Büyüme” ve “Yenilik-Girişimcilik” konularında çalışmalar yürütecek politika birimleri oluşturarak yereldeki kurum/kuruluş ve kişilerin odaklarını bu alanlara çevirmesini sağlayarak, İzmir’in kalkınması için kaynaklarının öncelikli olarak bu alanlara yönlendirilmesini hedeflemektedir. Yeşil Büyüme ile temiz teknolojiler ve yenilebilir enerji ekipmanlarının üretime, Mavi Büyüme ile deniz ekonomisinin geliştirilmesine, Yenilik-Girişimcilik ile ise Ar-Ge ve yeniliğe odaklanılmıştır.

KAYNAKÇA

  • Demery, D., & Demery, L. (1973). Cross-Section Evidence for Balanced and Unbalanced Growth. The Review of Economics and Statistics, 459-464.
  • Şenol, P., & Kemeç, A. (2019). Enformasyon Çağı–Zaman–Mekân İlişkisi Bağlamında Bölgesel Kalkınma Kuram ve Süreçleri. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi5(1), 108-124.
  • T.C. Cumhurbaşkanlığı, Strateji ve Bütçe Başkanlığı On Birinci Kalkınma Planı (2019-2023)
  • Ünsal, E. (2007). İktisadi Büyüme. Ankara: İmaj Yayınevi.
  • Yavilioğlu, C., & Başbakanlık, Ö. İ. B. (2002) Geri Kalmışlık Olgusu ve Ekonomistik Kalkınma Teorileri (Eleştirel Bir Yaklaşım). C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 3, Sayı 2.
Post a Comment