Denizüstü Rüzgâr Enerjisi: Dünyadaki ve Ülkemizdeki Gelişmeler
Sena GÜRSOY
Uzman
Yatırım Destek Ofisi
sena.gursoy@izka.org.tr
Dünyadaki Görünüm:
Enerji alanında yayınlanan son veriler, 2024 yılında dünyanın “enerji iştahının” ortalamadan daha fazla arttığını ve bunun sonucunda enerji kaynaklarına olan talebin yükseldiğini göstermektedir. Enerjiye olan talebin daha hızlı büyümesinde, endüstrideki tüketiminin artması, başta ulaşım olmak üzere elektrifikasyon süreci, iklim değişikliği ile birlikte artan soğutma ihtiyacı, dijitalleşme ve yapay zekâ teknolojilerinin gelişimi etkili olmaktadır. Olumlu haber, özellikle elektrik talebindeki artışın neredeyse tamamının, düşük emisyonlu kaynaklar olan yenilenebilir enerji kaynakları tarafından karşılanabilmesidir. 2024 yılı rakamlarına göre, toplam enerji arzındaki büyümede yenilenebilir enerji kaynakları %38 ile en büyük paya sahipken, ardından doğal gaz (%28), kömür (%15), petrol (%11) ve nükleer enerji (%8) gelmektedir (IEA, 2025).
Başta Avrupa kıtasındakiler olmak üzere dünya ülkeleri, “sıfır karbona erişme” hedeflerinin de tetiklemesiyle birlikte, fosil yakıtların tüketimini azaltarak yenilenebilir enerji yatırımlarını arttırmaya devam etmektedir. 2024 yılında, yenilenebilir enerji kapasite artışının itici gücü güneş enerjisi olmuştur. Güneş panellerinin maliyetlerindeki düşüş, hızlı kurulum imkânı ve pek çok bölgede uygulanabilir olması nedeniyle, 2024 yılında eklenen yenilenebilir kapasitenin yaklaşık dörtte üçü güneş enerjisinden gelmiştir. Güneş enerjisinin gerisinde kalsa da, 2024 yılında rüzgâr enerjisi de yenilenebilir enerji kaynaklarındaki büyümeye önemli katkı sağlamış, toplam artışın yaklaşık %19’unu oluşturmuştur. Küresel rüzgâr enerjisi kapasitesi yıl boyunca 117 GW artmış ve 1.136 GW’a ulaşmıştır. Özellikle karasal (onshore) rüzgâr türbinlerinin yanı sıra denizüstü (offshore) rüzgâr projelerinin de devreye girmesiyle, rüzgâr sektöründeki büyüme sürmüştür (Greenix).
Hâlihazırda, rüzgâr enerjisi sektörü dünya genelinde büyük değişimlerle yüz yüzedir. Çin bu alanda da liderliği ele geçirmiştir. 2024 yılı itibariyle, Çin’in rüzgâr enerjisi kurulu gücü 520 GW’a ulaşmış olup bunun 80 GW’ı (%15) 2024 yılında eklenmiştir. Çin, sahip olduğu 41 GW denizüstü rüzgâr kapasitesiyle, küresel denizüstü rüzgâr enerjisi kapasitesinin yarısından fazlasını da elinde bulundurmaktadır. Yapılan analizler, 2030 yılına kadar küresel rüzgâr enerjisi kapasitesindeki artışın yarısından fazlasının yine Çin tarafından gerçekleştirileceğini göstermektedir (TÜREB, 2025a).
Rüzgâr enerjisi sektörünün Avrupa’daki durumu değerlendirildiğinde, yapılan düzenlemelerin rüzgâr enerjisi izin süreçlerini hızlandırdığı, bu durumun, mevcut kapasiteye yenilerin eklenmesini kolaylaştırdığı dikkat çekmektedir. 2024 yılı boyunca, Avrupa ülkelerine 16,4 GW’lık yeni rüzgâr kapasitesi eklenmiş, bunun %84’ü (13,8 GW) karasal, %16’sı (2,6 GW) ise denizüstü projeler olmuştur. Böylece, Avrupa’nın toplam rüzgâr enerjisi kapasitesi 285 GW’a ulaşmış olup bunun %87’sini (248 GW) karasal, %13’ünü (37 GW) denizüstü kapasite oluşturmaktadır (TÜREB, 2025a).
Şekil 1: Avrupa ülkelerinde denizüstü rüzgâr enerjisi kurulu gücü (MW)

Kaynak: WindEurope (2025)
Avrupa, 2024 yılında gerçekleştirilen sekiz projede 253 yeni türbini devreye alarak denizüstü rüzgâr kapasitesini 2,6 GW arttırmıştır. Eklemelerle birlikte, Avrupa’nın toplam kurulu denizüstü rüzgâr kapasitesi, 13 ülkedeki 6.592 türbinle 36,7 GW’a ulaşmıştır. 2024 yılında oluşturulan yeni kapasitede Birleşik Krallık’ın payı neredeyse yarıya yakınken, Fransa bugüne kadarki en büyük yüzer (floating) rüzgâr çiftliğini hizmete sokmuştur. 2025-2030 yılları arasında, Avrupa’ya 187 GW yeni rüzgâr enerjisi kapasitesinin ekleneceği tahmin edilmektedir (WindEurope, 2025).
Şekil 2: Avrupa ülkelerinde 2014-2024 yılları arasında denizüstü rüzgâr enerjisi kurulu gücünün gelişimi (GW)

Kaynak: WindEurope (2025)
Ülkemizdeki Mevcut Durum:
Rüzgâr enerjisi sektörü, tüm dünyada olduğu gibi son 20 yılda ülkemizde de hızlı bir büyüme sergilemiştir. 1998 yılında İzmir-Çeşme’de devreye alınan ilk rüzgâr enerjisi santrali (RES) ile başlayan yolculukta gelinen noktada ülkemiz, rüzgâr enerjisi kurulu gücü bakımından Avrupa’da Almanya, Birleşik Krallık, İspanya, Fransa ve İsveç’in ardından altıncı sırada yer almaktadır. 2024 yılı sonu itibariyle Türkiye’nin rüzgârdaki kurulu gücü 13,8 GW’a yükselmiş, işletmedeki türbin sayısı 4.569’a ulaşmıştır. Ülkemizin rüzgâr potansiyelinin, teorik olarak, karasalda 130 GW’ın üzerinde, denizüstünde ise yaklaşık 30 GW (bazı kaynaklara göre 75 GW) olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye, halen karasal ve denizüstünde sahip olduğu rüzgâr potansiyelinin sadece %8’ini kullanabilmektedir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın açıkladığı hedefler çerçevesinde, 2035 yılına kadar, Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) yarışmaları ile rüzgârda 9-10 GW arasında yeni kapasite tahsisinin yapılması beklenmektedir. Hükümetlerarası antlaşmalarla 2030 yılına kadar 3-5 GW arası bir kapasitenin tahsis edilmesi söz konusudur. 2030 yılına kadar denizüstü rüzgâr enerjisi santrallerine ise 5 GW’lık kapasitenin tahsis edilmesi hedeflenmiştir. Tüm bu rakamların toplamı olan yaklaşık 20 GW’lık ilave kapasiteyle birlikte, rüzgâr enerjisi yatırımlarına tahsis edilen kapasitenin 46 GW’a yaklaşacağı öngörülmektedir (TÜREB, 2025b).
Denizüstü rüzgâr türbinleri, daha önce erişilemeyen alanlarda rüzgâr enerjisi kullanımını mümkün kılmaktadır. Karasal rüzgâr santrallerinin kurulabileceği potansiyel bölgelerin giderek azalması, ülkemiz için denizüstü rüzgâr enerjisi fikrini tetiklemiştir. Türkiye, henüz bir denizüstü rüzgâr enerjisi santraline sahip olmasa da bu alandaki çalışmalar bir süredir devam etmektedir. Ülkemizdeki denizüstü rüzgâr potansiyelinin değerlendirilmesine yönelik ilk resmi adım, 2018 yılında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından başlatılan YEKA sürecidir. Bakanlık, denizüstü santralleri desteklemek amacıyla ihale açmış ancak bu ihale yetersiz talep nedeniyle iptal edilmiştir. Geçen sürede konuyu tekrar gündemine alan Bakanlık, 2023 yılı Ağustos ayında, denizüstü rüzgâr enerjisi için dört aday YEKA alanı belirlemiştir: Bandırma açıkları (1.111 km²), Bozcaada kıyıları (299 km²), Gelibolu açıkları (75,6 km²) ve Karabiga kıyıları (410 km²) .
Şekil 3: Denizüstü RES Aday YEKA Alanları

Kaynak: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
Gelinen noktada, belirlenen alanlar için fizibilite çalışmaları kapsamında Marmara Denizi’nde meteorolojik ve fiziksel oşinografi (metocean) ölçüm çalışmaları başlatılmıştır. Ölçümler için, Marmara kıyı şeridinde 126 metre yüksekliğe sahip üç adet kafes rüzgâr ölçüm direği kurulurken, Marmara denizi açıklarına iki adet yüzer LiDAR sistemi yerleştirilmiştir. Bir yıl sürecek ölçümler sayesinde, düzenlenecek YEKA ihalelerinin başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlayacak fizibilite çalışmaları için ihtiyaç duyulan verilerin toplanması hedeflenmektedir (Yeşilekonomi).
Her ne kadar 2023’te belirlenen aday denizüstü YEKA alanları içerisinde bulunmasa da, denizüstü rüzgâr enerjisi potansiyelinin oldukça yüksek olduğu bilinen Aliağa ve Çandarlı bölgesini kapsayan bir ölçüm çalışması, İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) tarafından İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rüzgâr Enerjisi Meteorolojisi ve Çevresel Uygulama ve Araştırma Merkezi (RÜZMER) işbirliğiyle yürütülmektedir. Bu çalışmanın hedefi, denizüstü rüzgâr enerjisi alanındaki potansiyel yatırımcıların karar almasına ışık tutacak gerçek zamanlı verilerin üretilmesidir. Ülkemizde bir ilk olarak, Aliağa açıklarındaki Küçük Ada üzerine kurulan 40 m. uzunluğundaki ölçüm direği üzerinde bulunan hassas cihazlar sayesinde elde edilen veriler akademisyenlerce analiz edilerek kamuoyuyla paylaşılacaktır (İZKA).
Şekil 4: İzmir-Aliağa Küçük Ada üzerinde bulunan ölçüm direği

Kaynak: İZKA
Sonuç:
Denizüstü rüzgâr enerjisi, bu alandaki teknolojinin de gelişimiyle birlikte dünyada hızla büyüyen bir sektör haline gelmiştir. Öyle ki, 2010 yılından 2024 yılına kadar denizüstü rüzgâr enerjisi kapasitesi 3,1 GW’den 78,5 GW’a ulaşmıştır. Genellikle sabit temelli türbinler kullanılarak sığ sulara kurulan denizüstü rüzgâr santrallerinin yanı sıra, yüzer denizüstü rüzgâr türbinleri giderek yaygınlaşmakta ve rüzgâr türbinlerinin daha derin sulara kurulmasına olanak sağlamaktadır.
Türkiye’de henüz faaliyette olan bir denizüstü rüzgâr enerjisi santrali bulunmamakla birlikte, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın “2035 yılında 5 GW deniz üstü rüzgâr enerjisi kurulu gücüne ulaşma” hedefi çerçevesinde, aday YEKA alanları belirlenmiş ve bu alanlarda ölçüm çalışmaları başlatılmıştır. Bu gelişmeler ışığında, potansiyeli bulunan diğer bölgeleri de içerecek şekilde, doğru ve hızlı bir planlamayla alınacak aksiyonlar, ülkemizi yakın bir gelecekte, dünya çapında sektörün önemli paydaşlarından biri haline getirebilecektir.
Kaynakça
- Greenix
- IEA (2025). International Energy Agency Global Energy Review 2025.
- İZKA
- TÜREB (2025a). Türkiye Rüzgâr Enerjisi İstatistik Raporu.
- TÜREB (2025b), Türkiye Rüzgâr Enerjisi Mevcut Durum Analiz Raporu
- WindEurope (2025). Offshore Wind Energy 2024 Statistics.
- Yeşilekonomi