/  Sürdürülebilir Kalkınma   /  Bir Endüstri Mirası Olarak İzmir Tarihi Elektrik Fabrikası

Bir Endüstri Mirası Olarak İzmir Tarihi Elektrik Fabrikası

Korhan MANGIR
Uzman
Proje Uygulama ve İzleme Birimi

korhan.mangir@izka.org.tr

Görsel 1: İzmir Elektrik Fabrikası

18. yüzyılda İngiltere’de başlayan sanayi devriminin etkileri Osmanlı İmparatorluğu’nda 19. yüzyılın sonlarına doğru kendini göstermeye başlamıştır. Bunun yanında liman ve demiryolunun varlığıyla birlikte geleneksel ticarette yaşanan değişiklikler, İzmir’in, diğer kentlere göre sanayileşmeye daha erken tanıklık etmesini sağlamıştır.

Avrupa’dan deniz yoluyla ulaşan ticaret ile Asya’dan gelen uzun mesafeli kervan ticaretinin buluşma noktası olan İzmir, 16. ve 19. yüzyıllar arasında yapılan mimari eserleriyle Akdeniz’de farklı bir liman kenti olmuştur. İzmir, hem liman kenti olmasının etkisi hem de demiryoluna sahip olması ile bölgede üretilen tarımsal ürünlerin ihraç edilmesiyle Avrupa’yla sürekli bir ilişki içinde yer almıştır. Bu ilişki Avrupa’dan da sanayi gelişimine yönelik teknolojinin diğer kentlerden önce İzmir’e ulaşmasını sağlamış, aynı zamanda dönem yapılarında görülen yeni ve farklı malzemelerin de İzmir’de ilk olarak kullanılmasına olanak yaratmıştır.

Sanayileşmenin önemli unsurlarından olan elektrik; makinelerin çalışmak için enerjiye ihtiyaç duyması, kentlerin aydınlatılması ve elektrik üreten yapıların modern döneme ait olmaları nedeniyle modernleşmenin simgesi olarak kabul edilmektedir.

İzmir Elektrik Fabrikası’nın Kuruluşu

İzmir’in kent içi aydınlatma sistemi 1862 yılında kurulmaya başlayan havagazı fabrikası ile yapılmaya başlanmıştır[1]. 1905 yılından itibaren enerji üretimine küçük jeneratörlerin de dahil olmasıyla İzmir, İstanbul ve Tarsus’tan sonra elektriğin ulaştığı üçüncü kent olmuştur. İzmir’de havagazı fabrikası ile başlayan elektrik üretimi; kentin büyümesi, sanayinin gelişmesi sonucu elektriğe olan ihtiyacın artması ile talebi karşılamaktan uzak kalmıştır. Bu da kent yöneticilerini yeni arayışlara yönlendirmiştir (Topal, 2019).

Bu süreçte elektrik üretiminde kapasite artırma çalışmalarında yeni bir elektrik fabrikası kurulması yerel yönetim tarafından kararlaştırılmış ve ilk olarak Bahribaba’da kurulması öngörülmesine rağmen kent gelişimi ve halk sağlığı açısından kara, deniz ve demir yollarının birleşiminde olan Darağacı olarak adlandırılan bölgede kurumasına karar verilmiştir. İdamlar için kullanılması nedeniyle bu şekilde anılan semt, tarihsel süreç içinde, Kalafat Mevkii ve Takoz Deliği olarak da adlandırılmış olup günümüzde Liman Arkası Bölgesi olarak bilinmektedir.

Yer seçimi sonrası 1925 yılında yerel yönetim tarafından, 1913 yılında imzalanan yabancı ortaklığa imtiyaz veren sözleşmeye dayanılarak Belçikalı bir şirkete elektrik üretimi amacıyla fabrika kurma hakkı verilmiştir. 1926 yılında fabrika kurulması planlanan alan için kamulaştırma yapılmış, mart ayında çalışmalar şirket tarafından başlatılmış ve 12 Mayıs 1926 günü temel atma töreni yapılmıştır. 18 Ekim 1928 günü hizmete açılan fabrika, taş kömürü ve linyit kömüründen elektrik üretmekteydi. Üretilen elektrik, kentte sanayinin gelişmesine, kentin ana caddelerinin aydınlatılmasına ve atlı tramvay yerine elektrikli tramvayların kullanılmaya başlanmasıyla ulaşımın güçlenmesine katkı sağlamıştır (Şimşek, 2006).

Görsel 2: İzmir Elektrik Fabrikası (1955 Yılı)

Fabrika, Resmi Gazete’de 27 Temmuz 1943 tarihinde yayınlanan kanun[2] kapsamında kamulaştırılarak, 1944 yılında İzmir Belediyesi’ne devredilmiştir.  Kurulu 5 MW gücü ile Elektrik Su Havagazı Otobüs ve Troleybüs Genel Müdürlüğü (ESHOT) bünyesinde işletilmeye başlanan fabrikada, 1949’da 5 MW, 1953’te 10 MW ve 1955’te ise 20 MW güç artırımı yapılarak kentin elektrik ihtiyacının yüzde 30’una karşılık gelen 40 MW güce ulaşılmıştır. Fabrika, 1956 yılından itibaren Fabrika Santral olarak adlandırılmıştır (Şimşek, 2006). ESHOT’tan sonra Etibank’ın da işlettiği fabrika, 25 Temmuz 1970 tarihli Resmi Gazete’de[3] yayımlanarak yürürlüğe giren 1312 sayılı yasayla kurulan Türkiye Elektrik Kurumu’na (TEK) devredilmiştir. Yarattığı çevre kirliliği, günün şartlarına göre artık verimli olmaması ve buna bağlı olarak ekonomik ömrünü doldurması nedeniyle yönetim kurulu kararıyla 30 Ağustos 1989 tarihinde üretim dışı bırakılan fabrika 61 yıl aralıksız hizmet vermiştir. 1995 yılında fabrika artık kullanılmamasına rağmen, TEK’in ikiye ayrılması sonrasında mülkiyeti Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. (TEDAŞ) adına tapuya tescil edilmiştir.

1996 yılında yerel yönetim tarafından Liman Arkası Bölgesi’nde yapılan planlama çalışmalarında, bölgede yer alan endüstri mirası yapılarına yönelik bir çalışma olmadığı tespit edilmiştir. Bu eksikliği gidermek adına bölgede yer alan tüm endüstri mirası yapılar ve sivil mimarlık örneği yapılarda tescil işlemi yapılması için, 1996 yılında, İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na (KVKBK) Mimarlar Odası İzmir Şubesi tarafından başvuru yapılmıştır. Oda tarafından yapılan başvuru üzerine KVKBK tespit ve tescil çalışması başlatmış ve 08.01.1998 tarih ve 7003 sayılı kararıyla, Liman Arkası Bölgesi’nde yer alan diğer endüstri yapılarıyla birlikte İzmir Elektrik Fabrikası’nı da 2. Grup korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmiştir. Bu tescil kararının yürütmesinin durdurulması için İBB, İzmir 2. İdare Mahkemesi’nde dava açmıştır. Yapılan bilirkişi incelemesine dayanarak mahkeme İBB’nin talebini reddederek, tescil kararının hukuka ve kamu yararına uygun olduğuna karar vermiştir. Bu kararla fabrikanın yanında yer alan diğer endüstri mirası yapılar da yıkılmaktan kurtulmuştur (Topal, 2019).

Fabrikanın kültür varlığı olarak tescillenmesi sonrası mahkeme sürecinde geçen zamanda, fabrikada yapılan izinsiz yıkım ve söküm çalışmaları sırasında, yapının çelik kolonları kesilmiş ve bu esnada çıkan yangında çatısı yanmış ve çelik yapı büyük hasar görmüştür.

Görsel 3: Elektrik Fabrikasının Zarar Gören Çelik Kısımları

2003 yılında İBB fabrikayı imar planındaki amacı doğrultusunda, kültürel tesis olarak kullanmak üzere, TEDAŞ’tan tahsisini/devrini talep etmiş ancak ilgili kurum kendisinin ihtiyacı olduğunu yazılı olarak bildirmiştir (Şimşek, 2006). Bunun dışında yine İBB tarafından 11 Ağustos 2016 ve 20 Ocak 2017 tarihinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na fabrikanın ortaklaşa hazırlanacak bir protokolle restore edilerek kente kazandırılması için tahsis talebi tekrarlanmıştır[4].

2005 yılında fabrikanın mülkiyet sahibi olan Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. (ADÜAŞ) tarafından, KVKBK kararıyla, ihtiyaç nedeniyle fabrika arsası içine trafo binaları yapılmıştır.

Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) oluru ile TTA Gayrimenkul A.Ş.’ye devredilen ve satış yetkisi verilen İzmir Elektrik Fabrikası ve arazisinin satışını gerçekleştirmek üzere ilk olarak 20.02.2018 tarihinde ilana çıkılmıştır[5]. Bu ihaleye teklif gelmediği için ihale iptal edilmiştir (ADÜAŞ, 2018). 16 Nisan 2019 tarihinde yapılan ikinci ihale için 4 firma dosya almış ancak tek katılımcı olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Grand Plaza Şirketi teklif ettiği 35 milyon TL’lik teklifle ihaleyi kazanmıştır[6]. Ancak ÖİB, Grand Plaza’nın bir belediye iştiraki olduğu, dolayısıyla bir kamu kurumu olduğu gerekçesiyle satışı 27.08.2019 tarihinde iptal etmiştir (ADÜAŞ, 2019).

İzmir Elektrik Fabrikası’nın Özellikleri

Tarihi İzmir Elektrik Fabrikası, Konak ilçesi, Umurbey Mahallesi, 3535 ada, 6 parselde  10 bin 720 metrekare alanda, günümüzde ticaret ve depolama faaliyetlerinin yoğunlaştığı Liman Arkası Bölgesi’nde; kuzeyinde İzmir Limanı, güneyinde 1505 Sokak üzerinde işyerleri, batısında Alsancak Garı ile demiryolu hattı, doğusunda ise emtia depo alanları ile açık tır parkıyla sınırlanan alanda yer almaktadır.

Görsel 4: İzmir Elektrik Fabrikası Genel Görünümü

Fabrikanın da yer aldığı Liman Arkası Bölgesi’nde geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet döneminde yapılmış benzer fabrika yapılarına sıklıkla rastlanmaktadır. Bölge, bu yönüyle sanayi devrimiyle İzmir’in modernleşen yüzünü göstermektedir.  Alan günümüzde Özel Proje alanı (ÖPA) olarak imar planında yer almaktadır.

Görsel 5: İmar Planında Tarihi Elektrik Fabrikası

Fabrika; ülkemizin linyit kömürü kullanılarak elektrik üretimi yapılan ilk fabrikası, erken Cumhuriyet dönemine ait iki termik santralinden birisi[7], toplam türbin gücü olarak ikinci büyük fabrikası ve İzmir’in ilk elektrik fabrikası olması gibi özellikleriyle korunması gerekli taşınmaz bir kültür varlığıdır.

Fabrika, yapıldığı dönemin sanayi yapılarının özelliklerini yansıtan, özgün kimliğini koruyan ve az sayıda bulunan nadir örneklerdendir. Tüm taşıyıcı sistemi çelik olan Türkiye’de yapılmış dört fabrikadan[8] birisidir. Betonarme temel yapısı üzerine inşa edilen prefabrik çelik konstrüksiyon arası pres tuğla dolgulu yüksek duvarlar, çelik makaslı beşik çatı ve oluklu metal levha kaplı çatı örtüsünden oluşmaktadır (Şekerci ve Örmecioğlu, 2020).

Görsel 6: İzmir Elektrik Fabrikası İnşaat Çalışmaları

Fabrikada ihtiyaç duyulan mekanik donanımlar nedeniyle yapının yüksekliği 30 metreye ulaşmaktadır. Fabrika 3.500 metrekare alana oturmakta ve kuzey-güney doğrultusunda uzanan dört ve batısında yer alan kitleye bitişik iki dikdörtgenden oluşmaktadır. Günümüze kadar bu endüstri mirasını korumak için çalışma yapılmamasına rağmen yapı ayakta kalabilmiştir. Fabrikanın dört bacası günümüze ne yazık ki ulaşamamıştır. Makinelerin bazılarının yapı içinde olduğu, bir kısmının da İstanbul’da özel bir müzeye ait depoda olduğu tahmin edilmektedir (Şekerci ve Örmecioğlu, 2020).

İzmir Elektrik Fabrikası İzmir’in Tarihi Mirasıdır

İzmir kentinin belleği 1922 büyük yangınıyla birlikte önemli ölçüde kaybolduğu için İzmir’in sanıldığı kadar tescilli tarihi binası bulunmamaktadır. Tarihi İzmir Elektrik Fabrikası gibi yapıları koruyamayıp yok olmasına göz yummak bir kent suçudur. Yıkılan sadece binalar değil, bir kentin tarihi ve belleğidir. Tarihimize ait koruyabildiğimiz her bina bizim kent ile olan bağımızı güçlendirmekte, kentli olmamız yolunda önemli bir adım olmaktadır.

Fabrika alanının kamuda kalması, binanın korunması, imara açılmaması ve özel sektöre devredilmemesi adına sivil toplum kuruluşları tarafından yılardır çalışmalar yapılmaktadır. Her ne kadar fabrika için tekrar ihaleye çıkılacağı ya da sanayi ve teknoloji müzesi olarak değerlendirilmek üzere bir vakfa bedelsiz olarak devredileceğine yönelik haberler medyada yer alsa da, tüm kentin üzerinde mutabakat sağladığı bu konuda amaç, binanın çöküntü halinden kurtarılarak korunması ve gelecek nesillere aktarılması için öncelikli olarak restorasyonunun yapılması ve kentlinin kullanımına yeniden kazandırılması olmalıdır.

Yıllardır fabrikayla ilgili öneri geliştirenler alanın müze[9] veya kültür merkezi[10] olarak değerlendirilmesi konusunda görüş belirtmektedir. Korunması gereken kültür varlıklarımızı yeniden işlevlendirme konusunda ne yazık ki sıkıntı yaşanmaktadır. Yeni işlev bulamadığımız her noktada müze olarak işlevlendirme tek çözüm olarak düşünülmektedir. Sadece müze olarak adlandırmak ne yazık ki yapının restorasyon sonrası yaşamasını sağlayamamaktadır. İzmir’de daha önce yapılan örnekleri göz önüne getirmemiz bunun anlaşılması için yeterli olacaktır. Ayrıca müze işlevi verilmesi tarihi yapının nitelikleri dolayısıyla da her zaman uygun olmamaktadır.

Bu nedenle fabrikanın sadece müze olması yerine, asıl işlevi olan elektrik üretimi konusunu temel alarak; mevcut donanımlarıyla birlikte kaybolan ekipmanların geri getirilmesi de sağlanarak, elektriğin 1920’lerde nasıl üretildiği, günümüzde elektrik üretiminde teknolojiye bağlı yeni üretim yöntemleri, ekipmanları ve teknikleri ile nasıl üretildiğine yönelik enerji eğitimini de içerecek, ilköğretimden üniversite öğrencilerine kadar tüm eğitim kademesinin dahil edileceği ve deneyimleyerek öğrenebilecekleri Sürdürülebilir (Temiz) Üretim Merkezi (SÜRÜM) haline dönüştürülmesi kent için bir eksikliğin giderilmesi olacaktır. Merkez; ajans koordinasyonunda, yerel yönetimin, üniversitelerin enerjiyle ilgili bölümlerinin, odaların, Enerji Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (ENSİA) gibi sivil toplum kuruluşlarının desteğinde geliştirilmeli ve bu merkezi destekleyecek enerji müzesi bölümü de bina içinde oluşturulmalıdır.

İzmir Kalkınma Ajansı çevre odaklı sürdürülebilir ekonomik büyümeyi hedefleyen yeşil büyüme yaklaşımıyla sürdürülebilir bir gelecek için çalışmaktadır. Ajans, temiz enerji kullanımı ve ilgili teknolojilerin üretimini, enerji ve kaynak verimliliğini, su yönetimi, katı atık ve tehlikeli atık geri kazanımı ve bertarafını, sürdürülebilir tarım ve biyoçeşitliliğin korunmasını, temiz üretim teknolojilerinin ve uygulamalarının geliştirilmesini bölgede yeşil büyümeye geçiş sürecinde odaklanılması gereken temel alanlar olarak belirlemiş ve çalışma programına dahil etmiştir (İZKA, 2020).

Bu amaçların gerçekleştirilmesi doğrultusunda oluşturulacak SÜRÜM, bölgede başta sanayi ve tarım olmak üzere tüm sektörlerde sürdürülebilir üretim uygulamalarının ar-ge çalışmalarına ve yaygınlaştırılmasına teknik destek ve danışmanlık sağlayacak, eğitimin yanında bu faaliyetleri de yönlendirecektir. Bölgede olmayan laboratuvar altyapısı ve ekipmanı ortak kullanım amacıyla bulunduracak ve tüm işlevleri bakımından yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası iş birliklerini yürüten bir organizasyon yapısında faaliyet gösterecek, bilinçlendirme ve eğitim faaliyetlerinin yanı sıra ihtiyaç ve sorunların tespitinde ve çözümünde ilgilileri bilgi ve finansman kaynağıyla buluşturacaktır. Bu merkezin aktif kullanımıyla sürdürülebilir kalkınma amaçlarının gerçekleştirilmesine de katkı sağlanacaktır.

Kaynakça


[1] İzmir Büyükşehir Belediyesi

[2] Resmi Gazete

[3] Resmi Gazete

[4] Özelleştirme Dairesi Başkanlığı

[5] https://www.eyupsultan.bel.tr/userfiles/files/ilan%20metni-100%2027.pdf

[6] TBMM

[7] Diğer Fabrika Silahtarağa Elektrik Fabrikası’dır.

[8] Silahtarağa Elektrik Fabrikası, Zonguldak Elektrik Fabrikası ve Kozlu Elektrik Fabrikası diğer fabrikalardır.

[9] Aydınlık

[10] Ege Telgraf

Yorum Yaz