/  Sürdürülebilir Kalkınma   /  Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının Yerelleştirilmesi

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının Yerelleştirilmesi

Korhan MANGIR
Uzman
Proje Uygulama ve İzleme Birimi

korhan.mangir@izka.org.tr

Gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılayabilme olanağından ödün vermeksizin günümüz kuşaklarının ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir kalkınma modeli olan “sürdürülebilir kalkınma” dünya gündemine girdiği 90’lı yıllardan bu yana zaman içinde çeşitli amaç ve hedefler doğrultusunda yenilenerek gündemde kalmaya devam etmektedir. İlk olarak 1992’de Birleşmiş Milletler (BM) Rio Yeryüzü Zirvesi’nde insanlığın ortak hedefi olarak belirlenen sürdürülebilir kalkınmanın temel felsefesi ise ekonomik ve sosyal yapı ile çevre etkileşiminin bütüncül bir şekilde değerlendirilerek bugünkü ve gelecekteki nesillerin kalkınmanın getireceği fırsatlardan eşit bir şekilde yararlanmasının sağlanmasıdır. Zirvede belirlenen hedeflere ulaşılmasına yönelik eylem planlarını içeren “Gündem 21” başlıklı belge küresel bir uygulama planı olarak tüm üye ülkelerce kabul edilmiştir.

BM’nin 2000 yılında New York’ta gerçekleştirdiği Milenyum Zirvesi’nde ise dünyanın karşı karşıya olduğu çevresel, siyasi ve ekonomik sorunları ele alan, daha adil bir dünya düzeni, fırsatlara erişim konusunda eşitlik ve çevrenin korunması gibi kalkınmanın temel unsurlarını 8 başlıkta toplayan ve 15 yıllık uygulama dönemi planlanan “Binyıl Kalkınma Hedefleri” kabul edilmiştir.

Şekil 1: Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (Küresel Amaçlar)

Binyıl Kalkınma Hedeflerinin geçerliliğinin sona erdiği 2015’te küresel hedefler daha kapsayıcı ve evrensel bir hale getirilerek “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları” (SKA), diğer bir deyişle Küresel Amaçlar olarak BM’ye üye 193 ülke tarafından 2030 yılına kadar ulaşılmak üzere kabul edilmiştir. SKA; yoksulluğu ortadan kaldırmak, gezegenimizi korumak ve tüm insanların barış ve refah içinde yaşamasını sağlamak için toplam 17 amaç ve 169 hedeften oluşan evrensel eylem çağrısıdır. Varılmak istenen amaç ise dünyanın karşı karşıya olduğu acil çevresel, siyasi ve ekonomik sorunları ele alan evrensel hedefler kümesi oluşturmaktır. Bu amaç ve hedefler, 2030 sürdürülebilir kalkınma gündeminin özünü oluşturmakta ve BM’ye üye devletler gerçekleştirmeyi taahhüt etmektedir. Bu hedeflerin, SKA adı altında daha kapsamlı bir şekilde yeniden dünya gündemine getirilmesinin altında, Binyıl Kalkınma Hedeflerinin uygulama sürecinde kazanılan ivme ve tecrübenin devam ettirilme isteği yatmaktadır. Bu amaçlar ile 2030’a kadar insan onuruna yakışır bir hayat düzenin oluşturulması amaçlanmaktadır.

Şekil 2: Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları

Sürdürülebilir kalkınma kavramının küresel kalkınma gündeminde hız kazandığı 90’lı yıllarda ülkemizde de kalkınma planları ve politika belgeleriyle gündeme girmiş ve Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma perspektifine uyum sağlamasını kolaylaştırmıştır. Kalkınma planlarıyla birlikte sürdürülebilirlik kavramına yer veren sektörel ve tematik ulusal politika ve strateji belgeleri de sürdürülebilir kalkınma gündeminin önemli parçaları haline gelmiştir. 10. Kalkınma Planı’nda sürdürülebilirlik, planın temel kavramı olmuştur. Kurumsal deneyim ve beşeri sermaye ile birlikte değerlendirildiğinde, Türkiye SKA’nı uygulamak açısından güçlü bir birikime ve altyapıya sahiptir.

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ve Sürdürülebilir Kentler

SKA’nın her birisi kentler ile ilgili olması nedeniyle önümüzdeki uygulama dönemi olan 2020-2030 arasında sürdürülebilir kalkınma gündeminin en önemli konusu kentlerin sürdürülebilirliğinin sağlanması olacaktır. Sürdürülebilir kentler felsefesi kentlerin, yenilikçi ve sürekli iş yaratma kapasiteleri ve yoğun ekonomik faaliyetleri ile kentsel alanın değişimini mümkün kılan bir potansiyele sahip oldukları düşüncesine dayanmaktadır.

Kentleri güvenli ve sürdürülebilir kılmak demek, güvenli ve erişilebilir konut sağlamak, gecekonduları dönüştürmek, toplu taşımacılığa yatırım yapmak, kamusal yeşil alanlar yaratmak, kentsel planlama ve yönetimi hem katılımcı hem de kapsayıcı olacak şekilde iyileştirmek anlamına gelmektedir. Kentler, kültürel çeşitliliklerine, yoğun insan kaynağına, altyapı ve bina gelişimine bağlı olarak sahip oldukları sosyal dönüşüm potansiyeli, kent ve kırsal arasındaki ilişkileri yeniden tanımlama gücü ile kırsalın zenginleşmesine ve kalkınmasına da katkıda bulunmaktadır.

 SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA AMAÇLARI
SKA 1Yoksulluğun tüm biçimlerini her yerde sona erdirmek
SKA 2Açlığı bitirmek, gıda güvenliğine ve beslenmeye ulaşmak ve sürdürülebilir tarımı desteklemek
SKA 3Sağlıklı ve kaliteli yaşamı her yaşta güvence altına almak
SKA 4Kapsayıcı ve hakkaniyete dayanan nitelikli eğitimi sağlamak ve herkes için yaşam boyu öğrenim fırsatlarını teşvik etmek
SKA 5Cinsiyet eşitliğini sağlamak ve tüm kadınlar ile kız çocuklarını güçlendirmek
SKA 6Herkes için erişilebilir su ve atıksu hizmetlerini ve sürdürülebilir su yönetimini güvence altına almak
SKA 7Herkes için karşılanabilir, güvenilir, sürdürülebilir ve modern enerjiye erişimi sağlamak
SKA 8İstikrarlı, kapsayıcı ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi, tam ve üretken istihdamı ve herkes için insana yakışır işleri desteklemek
SKA 9Dayanıklı altyapılar tesis etmek, kapsayıcı ve sürdürülebilir sanayileşmeyi desteklemek ve yenilikçiliği güçlendirmek
SKA 10Ülkelerin içinde ve arasındaki eşitsizlikleri azaltmak
SKA 11Şehirleri ve insan yerleşimlerini kapsayıcı, güvenli, dayanıklı ve sürdürülebilir kılmak
SKA 12Sürdürülebilir üretim ve tüketim kalıplarını sağlamak
SKA 13İklim değişikliği ve etkileri ile mücadele için acilen eyleme geçmek
SKA 14Sürdürülebilir kalkınma için okyanusları, denizleri ve deniz kaynaklarını korumak ve sürdürülebilir kullanmak
SKA 15Karasal ekosistemleri korumak, iyileştirmek ve sürdürülebilir kullanımını desteklemek; sürdürülebilir orman yönetimini sağlamak; çölleşme ile mücadele etmek; arazi bozunumunu durdurmak ve tersine çevirmek; biyolojik çeşitlilik kaybını engellemek
SKA 16Sürdürülebilir kalkınma için barışçıl ve kapsayıcı toplumlar tesis etmek, herkes için adalete erişimi sağlamak ve her düzeyde etkili, hesap verebilir ve kapsayıcı kurumlar oluşturmak
SKA 17Uygulama araçlarını güçlendirmek ve sürdürülebilir kalkınma için küresel ortaklığı canlandırmak
Tablo 1: 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı

Dünya kentleri toplumsal, ekonomik, sosyal, politik ve çevresel olarak birçok zorluklarla karşı karşıyadır. Bu zorlukların temelinde kentlerde yaşayan nüfusun hızla artması yer almaktadır. BM verilerine göre 1950 yılında dünya üzerindeki toplam nüfusun %29.6’sı kentlerde yaşamaktaydı. Bu rakam 1960 yılında %33.8’e çıktığında kentlerde yaşayan toplam nüfus 1 milyarı geçmiş, 1990 yılında ise 2.3 milyar insanla %43 seviyesine ulaşmıştı. O yıllarda on milyondan fazla nüfusu olan on mega-kent bulunmaktaydı. Günümüzde toplam dünya nüfusu 7,79 milyarken, bu nüfusun %56,2’sine karşılık gelen 4,38 milyar insan kentlerde yaşarken mega-kent sayısı da 36’ya çıkmıştır.

Grafik 1: 1950’den 2050’ye Nüfus Değişimleri, Mega-Kent Sayıları ve Tahminleri

2030 yılında dünya üzerindeki 10 insandan 6’sının kentlerde yaşayacağı öngörülmekte, bu değişimin %90’ının Afrika, Asya, Latin Amerika’da gerçekleşeceği düşünülmektedir. Ayrıca 2030 yılına kadar mega-kent sayısının da 41’e ulaşılacağı öngörülmektedir.

BM tahminlerine göre, 2050’ye kadar dünya nüfusunun 9,74 milyara ulaşması ve bu nüfusun %68,4’ü olan 6,68 milyar kişinin kentlerde yaşayacağı öngörülürken, dünya nüfusunun üçte ikisinin kentlerde yaşaması kaçınılmaz görünmektedir. Bu denli yüksek bir ivmeyle artan kentleşmenin sonuçları aynı ölçekte sorunların da artışıyla karşımıza çıkacaktır. Bunlar dikkate alındığında, her ölçekteki insan yerleşimindeki gelişmeye öncelik verilmeden küresel amaçlara ulaşılamayacağı açıktır.

Grafik 2: 1950’den 2050’ye Kentsel Alan Nüfus Değişimleri ve Tahminleri

Yine BM verilerine göre dünya toplam yüz ölçümünün yalnızca %2’sini kapsayan kentler günümüzde dünya nüfusunun yarısından fazlasını barındırmakta ve küresel ekonomik döngünün dörtte üçüne katkıda bulunmaktadır. Ayrıca atıkların %70’i kentlerde üretilmekte, küresel enerji tüketiminin %60’ından fazlası yine kentlerde gerçekleşmekte ve toplam sera gazının %70’i kentlerden yayılmaktadır.

Nüfus, ekonomik, sosyal ve kültürel faaliyetler kentlerde yoğunlaşırken yoksulluk, işsizlik, gecekondulaşma, iklim değişikliğine bağlı sorunlar ve konut, altyapı, ulaşım gibi temel hizmetlerle birlikte iş, güvenlik, gıda, sağlık, eğitime ulaşma konusunda sürdürülebilirlik açısından büyük sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Kentlerin tamamına yakını farklı ölçekte ve çok boyutlu zorluklarla yüzleşmeye henüz hazırlıklı değildir.

Ancak bu sorunların varlığı aynı zamanda fırsatları da beraberinde getirmektedir. Bu zorlukları etkili bir şekilde ele almak ve kentleşmenin sunduğu fırsatlardan yararlanmak için, uygulanabilir, evrensel, eşitlikçi, insan odaklı, herkesi kapsayan, çevreye duyarlı ve ölçülebilir bir yaklaşım ihtiyacı ortaya çıkmıştır.

SKA’nın kentlerde hayata geçirilmesi, kentleri kapsayıcı, güvenli, dayanıklı ve sürdürülebilir kılmak için bir çerçeve sunan; 2016 yılında Ekvador’un Quito kentinde düzenlenen Habitat-III kapsamında kabul edilen “Yeni Kentsel Gündem” de kentlerin doğru yönetilmesi ve sürdürülebilir kentsel gelişmeyi gerçekleştirmek için bu yaklaşımı sağlamaya yönelik bir fırsat niteliğindedir. Kentlerin bu yaklaşımı rehber edinerek kimseyi geride bırakmadan, herkesi kapsayarak geleceğe güvenli ve güçlü bir şekilde hazırlanması, dünya için büyük önem taşımaktadır.

Gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmak amacıyla SKA’nın gerçekleştirilmesi için merkezi yönetimin karar ve uygulamaları elbette önemli olmakla birlikte; yerel yönetimler, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların hep birlikte hareket etmesi gerekmektedir.

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının Yerelleştirilmesi

SKA, BM öncülüğünde gerçekleşen geniş katılımlı süreçler sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu amaçlara ulaşmanın ulusal düzeyde bir sorumluluk olduğu açık olmakla birlikte sadece uluslararası antlaşmalarla veya merkezi yönetim düzeyinde alınan kararlar ve uygulanan politikalarla amaçlara ulaşılabilmesi mümkün değildir. Üye devletler ve uluslararası kuruluşlar SKA’ların dünya nüfusunun yarısından fazlasının yaşadığı kent merkezlerinde gerçekleşeceğini kabul etmektedir. Bu yeni anlayış, küresel amaçlara ulaşmaya katkı sağlamada ve kentlerde SKA uygulamasının sürdürülebilir ve dirençli toplumların oluşturulmasında yerel yönetimlerin ne kadar büyük rol oynayacağını göstermektedir.

Birçok yerel ve bölgesel yönetim, özel sektör ve sivil toplum kuruluşu amaçların ortaya çıkma sürecine aktif katılım sağlamıştır. Tüm amaçlar doğrudan veya dolaylı olarak yerel yönetimlerin görev alanları ile ilişkilidir ve yerel yönetimlere büyük sorumluluk yüklemektedir. Bu nedenle yerel yönetimler SKA’nın en önemli paydaşı kabul edilmişlerdir.

SKA’nın yerelleştirilmesi hususunda İzmir’de yapılan çalışmalar incelendiğinde öncelikle 2019 yılı Temmuz ayında ülke çapında 31 belediyenin katılımıyla oluşturulan Sürdürülebilir Kentsel Gelişim Ağı (SKGA) çalışmalarına İzmir Büyükşehir Belediyesi’yle (İBB) birlikte Bayraklı, Buca, Çiğli, Karşıyaka, Konak belediyeleri de olmak üzere toplam 5 ilçe belediyesinin de katılım sağladığı görülmektedir. Ayrıca oluşturulan Ağ’da sekreterya görevi de İBB’ye verilmiştir. Bunu takiben İzmir’de sürdürülebilir kalkınma amaçlarına dayanan bir kent yönetiminin kalıcı hale getirilmesi amacıyla çalışmalar başlatılmış, bu kapsamda 25 ilçe belediyesinin katılımıyla İzmir Sürdürülebilir Kentsel Gelişim Ağı kurulmuştur. İzmir’de sürdürülebilir kent yönetimi kapsamında yürütülen tüm çalışmaları yönlendirmek ve güçlendirmek için alanında uzman ve farklı disiplin ve kurumların temsiliyeti için ayrıca bir üst kurul oluşturulmuştur.

Bu üst kurul vasıtasıyla ilçelerdeki çalışmalar koordine edilirken aynı zamanda eğitimler düzenlenmektedir. 5-6 Şubat 2020’de “İzmir Sürdürülebilir Kent ve Yapılar Çalıştayı” Mimarlar Odası İzmir Şubesi’yle birlikte düzenlenmiştir.

İBB’nin hazırlamış olduğu 2020-2024 Stratejik Planı’nın SKA ile uyumlu olarak hazırlandığı görülmektedir. Planda belirlenen yedi stratejik amaç altındaki 26 hedefin 16 tanesinin BM’in belirlemiş olduğu hedeflerden alındığı, kalan 10 hedefin ise İzmir’in yerel özellikleri, kimliği ve tarihi dikkate alınarak mevcut durum analizi ile ortaya çıkan evrensel bir şehir olma amacın doğrultusunda belirlendiği anlaşılmaktadır.

Bu planın bu amaçlar doğrultusunda hazırlanması önemli bir adımdır. Ancak bu plan temelinde belediyenin sürdürülebilirlik politikalarını takip etmek ve SKA’ların yerelleştirilmesine yönelik çalışmaları yürütmek üzere yeni bir üst kurul yerine yaptırım ve uygulama gücü daha fazla olacak, yine katılımcılık ilkesini gözeterek belediye çalışanları, sivil toplum kuruluşları, üniversite ve diğer kent aktörlerini de içerecek şekilde belediye bünyesinde bir “Sürdürülebilirlik Merkezi” kurulmalıdır. Bu merkez SKA’ya yönelik eğitim ve proje çalışmalarını yürütmeli, program, panel ve etkinlikler düzenlemeli; İzmir’de sürdürülebilirlik bilincinin oluşmasına katkı sunmayı hedeflemeli; belediyenin 2020-2024 Stratejik Plan çerçevesinde çalışmalar yürüterek karbon emisyon azaltım planlarını oluşturmalı; belediyenin çevre, sosyal ve ekonomik anlamda yaptığı çalışmalarını değerlendiren yıllık sürdürülebilirlik raporu hazırlamalıdır.

Ayrıca ilerlemenin etkili şekilde izlenebilmesi için veriye erişim ve gösterge üretilmesi de önem taşıdığından ulusal önceliklerimiz doğrultusunda İzmir özelinde yerel alt başlıklar şeklinde gösterge üretilmesi gerekmektedir. Bu merkez hem yukarıda anılan görevlerin ilçelerdeki uygulamalarının koordinasyonunu hem de üretilen verilerin tek merkezde toplanarak rapor haline getirilmesini sağlayacaktır.

Yapılan çalışmalar değerlendirildiğinde SKA’nın uygulanması ve 2030 hedefinin tutturulması için önümüzde sadece 10 yıl kaldığı ve yapılması gereken çok iş olduğu ve henüz kent olarak başlangıç seviyesinde bulunduğumuz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Hızlı bir şekilde adımlar atılması gerekirken amaçların sadece yerel yönetimin çabalarıyla gerçekleştirilmesinin imkansız olduğunun bilincine varmamız da gerekmektedir.

Bu amaçlara ulaşmada bireylerin alışkanlıklarının değiştirilmesi ve amaçların bireyler tarafından da benimsenmesi önemlidir. SKA’yı yerelleştirmek, alınmış kararların yerel düzeyde uygulamaya başlanması değil bu hedefleri bireylerin yaşam şekli haline getirmektir. Bireylerin sorunlarını, ihtiyaçlarını ve kapasitelerini anlamakta en fazla erişime sahip olan idari ölçek yerel yönetimlerdir. Bu noktada kentlilerin de birey olarak neler yapabileceği konusunda bilgilendirilmesi ve bu amaçlar doğrultusunda kent hayatında yer alması önemli olduğundan topluma dönük farkındalık yaratacak çalışmaların artırılması gerekmektedir. SKA ne kadar çok kişi tarafından bilinip, içselleştirilirse o kadar başarılı olacaktır. SKA’nın daha çok insan tarafından bilinmesi amacıyla insanların ve kentlinin bulunduğu her noktada (televizyon ve radyolarda, sinemalarda, toplu ulaşımda, sınıflarda, sosyal medyada vb.) bilgilendirmelerin yapılması, insanların hafızasına kazınması gerekmektedir.

Bu tarz refleks geliştirme uygulamalarında etkileşimin önemi büyüktür. Bu nedenle de SKA’yı sohbetlerde, yazışmalarda, tartışmalarda, evde, işyerinde, okulda, toplu ulaşımda nerede olursa olsun duyurulmasına katkıda bulunmak gerekmektedir. Evde televizyon seyrederken ışığın söndürülmesinin, o sırada kullanılmayan bilgisayarın kapatılarak fişinin çekilmesinin bile amaçların gerçekleşmesine katkı koyabileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Eğer herkes bu tarz kolay şeyleri günlük rutinleri arasına yerleştirebilirse büyük fark yaratmak mümkün olacaktır. Aynı şekilde evde, iş yerinde, sokakta, toplu ulaşımda basit bir şekilde uygulayabileceğimiz hususları öğrenerek yaşam tarzı haline getirmek SKA’nın hem gerçekleşmesinde hem yerelleşmesinde hızlı bir şekilde yol alınmasını sağlayacaktır.

Kaynakça

Yorum Yaz