UNESCO Dünya Kültür Mirası ve Türkiye: İzmir Özelinde Bir Değerlendirme
Korhan MANGIR
Uzman
Proje Uygulama ve İzleme Birimi
korhan.mangir@izka.org.tr
Kültürel miras veya kültür mirası kavramı daha önceki kuşaklar tarafından oluşturulmuş ve tüm insanlığın ortak malı olduğuna inanılan ve bu nedenle gelecek kuşaklara da aktarılması gereken eserleri tanımlamak için kullanılmaktadır. Miras; kültür, değer ve gelenek ihtiva ederken, bir topluluğa ait olma, geçmiş, günümüz ve gelecek arasındaki bağı da göstermektedir. Kültürel miras bugün var olan toplumların tarihlerine ışık tutarken, uygarlaşmayı hedefleyen her toplum, yılların deneyimiyle oluşan bu miraslarını, gelecek nesillere taşıma çabasındadır. Bu nedenle kültür mirasını ortaya çıkarmak, korunmasına katkıda bulunmak ve sürdürebilir olmasını sağlamak önemli bir görevdir.
Çok sayıda kültürel mirasın yok olmasına neden olan iklim değişikliği, kontrolsüz gelişme, doğal afetler, bölgesel çatışmalar ve savaşlar gibi sebepler kültürel mirasın korunmasının önemini ortaya koymaktadır. Ne yazık ki; doğa olayları dışındaki savaşlar, çatışmalar ve vandallık gibi nedenler insanlığı sadece bedenen değil aynı zamanda onu var eden ve medeni kılan eserlerin de yok olmasına neden olmaktadır.
İnsanın dünya üzerindeki hikâyesinin tanıkları olan ve tüm insanlığın ortak ve dokunulmaz mirası niteliğindeki kültürel miras alanlarının korunmasına yönelik çabalar yüzyılın başından bu yana birçok değerin kurtarılmasına vesile olmuştur. Günümüzde din, dil, ırk ayırımı olmaksızın insanın yeryüzündeki uzun hikâyesine ışık tutan tüm değerler uluslararası toplumun koruması altında bulunmaktadır (Yavuz, 2017).
UNESCO Dünya Kültür Mirası
Kültür varlıklarını ya da kültür mirasını ortak ilkeler doğrultusunda evrensel boyutta korumak amacıyla oluşturulan önemli uluslararası kuruluşlar ve sözleşmeler vardır. 1946 yılında İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan ve alt yapısında güçlü bir kültür bileşeni olmayan hiçbir kalkınma çeşidinin sürdürülebilir olmayacağı görüşünü savunan Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) kültürel mirasın korunmasını hedefleyen kuruluşların başında yer almaktadır. Günümüze kadar ulaşan bütün kültürlerin ve medeniyetlerin ortak mirasını muhafaza etmeyi ve gelecek kuşaklara devretmeyi hedefleyen UNESCO, üye devletlerin sahip olduğu miras alanlarını korumayı amaç edinmiştir.
UNESCO’ya bağlı Dünya Mirasları Komitesi tarafından bulundukları ülkenin devleti tarafından korunması garanti edilen, tüm dünya için önemli bir değer taşıyan doğal ve kültürel varlıklar arasından seçilen Dünya Miras Listesi, 1972 yılında kabul edilen Dünya Kültür ve Doğal Mirasının Korunması Sözleşmesi’ne dayanılarak oluşturulmaktadır.
Bir alanın listede yer alması için öncelikle üstün evrensel değere sahip olması beklenmektedir. Üstün evrensel değer 2011 tarihli son Dünya Miras Listesi Sözleşmesi Uygulama Rehberi’nde “Ulusal sınırları aşan, bugünkü ve gelecekteki bütün insanlık için ortak öneme sahip olacak istisnai kültürel ve/veya doğal miras alanları” olarak tanımlanmıştır. Alanın üstün evrensel değere sahip olup olmadığını belirlemek adına komite tarafından altı tanesi kültürel, dört tanesi ise doğal alanlarda bulunması gereken nitelikleri ortaya koyan 10 kriter belirlenmiştir. Listede yer alabilmek için bu kriterlerden en az birine sahip olmak gerekmektedir. Bu kriterlere ek olarak kültürel mirasın bütünlüğü ve özgünlüğünün korunması ile yönetimi için gerekli şartların oluşturulması gerekmektedir.
Dünya mirası sayılması gerektiği düşünülen değerlere dair başvurular üye ülkeler tarafından yapılmakta, başvuru sonrasında UNESCO Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) kültürel mirasları, Uluslararası Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) de doğal mirasları incelemesi sonrasında listeye dahil etmektedir. Listeler de kalıcı (üyeliği kabul edilmiş) ve geçici (başvuru sürecinde olan) olarak ikiye ayrılmaktadır. Kalıcı üyeliğe kabul edilebilmek için ilk önce geçici listeye dahil olarak gerekli çalışmaları tamamlamak gerekmektedir (UNESCO).
UNESCO Dünya Kültür Miras Listesinde Türkiye
Türkiye, gerekli belgelerin UNESCO’ya sunulmasıyla sözleşmeye 1983 yılında resmen taraf olmuştur. Komite tarafından belirlenen kalıcı listede Türkiye’nin 2020 yılı Haziran ayı itibariyle 16’sı kültürel, 2’si karma olmak üzere 18 miras alanı bulunmaktadır.
Komite tarafından kalıcı listede bulunan bu alanların yanı sıra bir de kalıcı listeye önerilmesi öngörülen ancak henüz adaylık süreçleri tamamlanmayan miraslardan oluşan “Geçici Liste” bulunmaktadır. Geçici liste aynı zamanda üye devletler için de ulusal bir envanter niteliğinde olup kalıcı listeye başvuracak olan alanlar bu listeden seçilerek belirlenmektedir. Türkiye’nin geçici listede ilki 1994 yılında sunulan ve son olarak 2020 yılında güncellenen şekliyle 78’i kültürel, 2’si karma ve 3’ü doğal olmak üzere toplam 83 mirası bulunmaktadır (UNESCO).
Ülkelerin kültür ve turizm alanındaki itibarları, listedeki varlıklarının sayısıyla paralellik gösterdiğinden ülkeler listede yer alabilmek ve miras sayılarını artırabilmek için yoğun çalışmalar gerçekleştirilmektedir. İspanya’nın 48, Almanya’nın 46, İngiltere’nin 32, ABD’nin 24 miras ile yer aldığı listede, köklü bir tarihsel birikime ve doğal güzelliklere sahip Türkiye’nin sadece 18 mirasla temsil ediliyor olması ülke olarak bu alanda daha fazla gayret göstermemiz gerektiğini ortaya koymaktadır.
Her ne kadar 2011-2020 yılları arasında her yıl bir mirasımız kalıcı listeye dahil etme başarısını göstermiş olsak da özellikle 1986-2011 yılları arasında sadece 6 mirasımızın listeye dahil edilmiş olması, ülkemizin diğer ülkelere kıyasla kalıcı listede daha az mirasla temsil edilmesinin temel sebebi olarak dikkati çekmektedir.
Kalıcı listeye girme konusunda sadece mirasın bulunduğu yerdeki yönetişim, çaba, iş birliği, isteğin yeterli olmadığı, merkezi yönetim ve bürokrasinin de aynı oranda destek vermesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da geçici listedeki miras alanları üzerinde takipçi, yönlendirici ve ısrarcı olması önem arz etmektedir.
UNESCO Dünya Kültür Miras Listesinde İzmir
Geçici listeden kalıcı listeye girme aşamasında bürokratik süreçlerden, teknik problemlerden ya da çalışmalardaki eksikliklerden dolayı bu sürecin çoğunlukla yavaş ilerlediği gözlemlenmektedir. Büyük bir heyecan ve birliktelikle başlayan adaylık; sürecin uzaması, sahiplenmenin kaybolması, iş birliklerin yitirilmesi vb. nedenlerle sekteye uğramaktadır.
Buna ilişkin iki farklı örnek İzmir’de yaşanmıştır. Çalışmalarına 2010’da başlanan “Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı” ilk olarak 2011’de geçici listeye girmiş ve bu süreçte Türkiye’de ilk olarak Bergama Belediyesi’nde UNESCO Dünya Mirası ve Alan Yönetimi Birimi kurularak çalışmalar yürütülmüştür. Alan 2014 yılında 38. Dönem toplantısında kalıcı listeye alınırken bu süreç yaklaşık üç yıl gibi kısa bir sürede tamamlanmıştır.
Listedeki diğer kültür mirasımız “Efes” ise 1994 yılında UNESCO Geçici Miras Listesi’ne alınmasına rağmen ancak 2015 yılında 39. Dönem toplantısında listeye kaydedilebilmiştir. “Efes” sanılanın aksine sadece Efes antik kentini değil; Çukuriçi Höyük, Efes antik kenti, St. Jean Bazilikası’nı da içine alan Ayasuluk Tepesi, Orta Çağ Yerleşmesi ve Artemision ile Meryem Ana Evi’ni de kapsayan dört ayrı öğeyi içermektedir. 21 yıllık uzun geçiş süreci dönemin yerel yönetimi ve bakanlığın çabası, kurumlar arası diyalog ve yönetişim ile sonuçlandırılmıştır. Efes’in dahil olmadığı bir miras listesi düşünülemeyeceği gibi dünya mirası ölçütlerini fazlasıyla sağlayan Efes’in listedeki varlığı, listeye kattığı tarihi, kültürel, estetik, sanatsal değerler açısından da çok önemlidir. (Ertürk, 2015)
Bu iki miras alanın dışında İzmir’in ayrıca geçici listede yer alan üç alanı daha bulunmaktadır. Geçici listeye “Birgi Tarihi Kenti” olarak 2012 yılında dahil olan ve aynı yıl Büyükşehir Belediye Kanunu’nda yapılan değişikliklerle birlikte belediye tüzel kişiliği sonlandırılan Birgi, 1889 yılından itibaren yerel yönetime sahipken, Ödemiş Belediyesi’ne bağlı bir mahalle haline getirilmiş ve idari yapıdaki bu köklü değişiklik adaylık sürecini kesintiye uğratmıştır. Geçmişte Birgi Belediyesi tarafından yürütülen projeler ve arşiv çalışmalarındaki sürekliliğin kesilmesiyle üretilen ve onayı alınan projelerin çoğu bugün güncelliğini yitirmiş durumdadır. Ödemiş Belediyesi’nin Birgi dışında sorumlu olduğu çok sayıda mahallesinin bulunması, teknik kadro ve finansman yetersizlikleri de göz önüne alındığında, yereldeki tüm kuruluşların adaylık konusunda belediyeye gerekli desteği vermesi gerektiği aşikardır. Bu birlikteliğin sağlanması ve üzerinde bu kadar çalışma yapılmış alanın kalıcı listeye dahil olması kültürel mirasımızın korunarak yaşatılması yolunda kentimiz adına büyük bir kazanç olacaktır (Çekül Vakfı, 2017).
“Ceneviz Ticaret Yolu’nda Akdeniz’den Karadeniz’e Kadar Kale ve Surlu Yerleşimleri” kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yapmış olduğu çalışmayla 2013 yılında listeye dahil olan yedi kaleden üçü İzmir’dedir. Bu üç kale; Cenevizliler döneminde önemli bir ticaret limanı olan ve kentin savunmasında önem taşıyan Foça Kalesi, sağlamlığı ve görkemli yapısıyla dikkat çeken Çandarlı Kalesi ve Çeşme Kalesi’dir.
2000’li yılların başından bu yana dile getirilen, İzmir tarihi kent merkezinin listeye alınması için 2019 yılında İzmir Valiliği koordinasyonunda kentin tüm ilgili kurumları ile ciddi bir çalışma yürütülmüştür. İzmir Kalkınma Ajansı’nın 2020 yılı çalışma programında da yer alan Kemeraltı bölgesinin UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmasına yönelik teknik çalışmalar yapılması ve paydaş kurumlarca yürütülen çalışmalara destek verilmesi hedefi doğrultusunda Bergama Alan Başkanlığı görevini de yürüten Yaşagül Ekinci danışmanlığında hazırlanan başvuru dosyası “İzmir, Tarihi Liman Kenti” temasıyla geçici listede yayınlanmıştır. “İzmir, Tarihi Liman Kenti”, listeye girmek için ikinci, üçüncü ve dördüncü kriterleri karşılayarak 2020 yılı Nisan ayında listeye dahil olmasıyla birlikte geçici listede yer alan üçüncü kültürel mirasımız olmuştur (Tarkem, 2020).
Dünya Mirası Listesi başvuru dosyası hazırlanırken katılımcı bir politikanın benimsenmesi gerekliliği vurgulanmakta, yerel yöneticiler ve topluluklar, sivil toplum örgütleri, sit alanı yöneticileri gibi geniş bir yelpazenin katılımı ile hazırlıkların yapılması teşvik edilmektedir. İzmir, iki kültürel mirası ile kalıcı listede yer almaya devam ederken, bu sayıyı artırmak için geçici listede yer alan diğer üç kültürel mirasının kalıcı listeye girmesi adına bundan sonraki adımları hızlı bir şekilde ortak akıl çevresinde tamamlamalıdır. Bu doğrultuda üç alan için de ilgili tüm kurum ve kuruluşların katılımıyla hazırlık ekipleri oluşturulmalı, alan yönetim planı, stratejik eylem planı ve kalıcı liste için adaylık dosyaları hazırlanarak bakanlığa iletilmelidir. Bu konudaki çalışmalar sadece yerel düzeyde kalmamalı, merkezi yönetim ve ilgili bakanlık ile sıkı ilişkiler kurulması sağlanmalıdır.
Bununla birlikte İzmir’de kamuoyu oluşturularak halk bilinçlendirilmeli ve alanların tanıtımı yapılmalıdır. Adaylık dosyası oluşturulurken daha önce aynı süreçlerden geçen ve kısa sürede listeye dahil olan başarılı örneklerin deneyimlerinden yararlanılmalıdır.
Sonuç Yerine…
Dünya Miras Listesi’ne alınmanın hem olumlu hem de olumsuz olarak değerlendirilebilecek yanları bulunmaktadır. Uluslararası platformda hem kentin hem de ülkenin prestiji ve markasını olumlu yönde etkilemesi, turizmin gelişmesi, turizminden elde edilen gelir ile koruma çalışmalarının artırılması, konaklama, ticaret ve benzeri hizmetler ile yerel halkın kalkınması, yerel yönetimin değişkenliğine karşın sabit bir koruma politikası geliştirilmesi olumlu yanları; alanın rant alanı haline dönüşme riskini yaratması, alanın uluslararası değerinin yerel halkın isteklerinden daha değerli kabul edilmesi ve turizm etkisi ile alanlarda tahribat yaşanması da olumsuz yanları olarak sayılabilir. (Şentürk, 2012)
Uluslararası turizm pazarındaki payını büyütmek isteyen, pazarda etkili olmaya çalışan, rakiplerinden üstün konuma gelebilmek için farklılıklarını ortaya koyarken mevcut kaynaklarından en iyi şekilde yararlanmaya çalışan kentler doğal ve kültürel varlıklarıyla dünya miras listesinde yer almak istemektedirler. Ayrıca turistlerin ülke ziyaretlerinde bu listede yer alan alanlara öncelik vermesi de UNESCO’nun turizm destinasyon pazarlaması üzerindeki etkisini kanıtlar niteliktedir. Sadece turizm amaçlı değil, kent merkezini canlandırmak ve kentin marka değerini yükselterek tanıtımını yapmak için sadece dünya miras listesi değil UNESCO’nun diğer programlarından olan “Öğrenen Şehirler Küresel Ağı” ve “Yaratıcı Şehirler Ağı”na da İzmir olarak üye olunması hedeflenmelidir.
Kaynakça:
- Çekül Vakfı (2017), “Birgi Kültürel Mirası Korumaya Yönelik Stratejik Eylem Planı”.
- Ertürk, Nevra (2015), “39. UNESCO Dünya Miras Komitesi Toplantısı: Diyalog Ortamı, Kazanımlar ve Başarılar”, Mimarlık Dergisi 385. Sayı, Eylül-Ekim.
- Şentürk, Aylin (2012), “UNESCO Dünya Miras Listesinde Yer Almanın, Ülke Kültürel Miras Koruma Politikalarına Etkileri Üzerine Bir Değerlendirme”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi
- Yavuz, Dr. Hakan A. (2017), “Bir Savaş Suçu Olarak Kültürel Miras Niteliğindeki Eserlere Yönelik Saldırı Eylemi”, Ankara Barosu Dergisi, 2017/3.
- İzmir Büyükşehir Belediyesi (2009), “İzmir Kültür Çalıştayı Raporu”.
- İzmir Kalkınma Ajansı (2019), “2020 Yılı Çalışma Programı”.
- İzmir Kalkınma Ajansı (2013), “İzmir Kültür Ekonomisi ve Kültür Altyapısı Envanteri ve İzmir Kültür Ekonomisi Gelişme Stratejisi Projesi”.
- UNESCO
- TARKEM
- https://izmir.ktb.gov.tr/
- AKTÜEL ARKEOLOJİ