Su Sporları ile Mavi Büyüme ve İzmir
Çağkan AYDOĞDU
Hukuk Müşaviri, Yatırım Destek Ofisi Uzmanı
Yatırım Destek Ofisi
cagkan.aydogdu@izka.org.tr
Tüm dünyada denize, göle, akarsuyuna yakın şehirlerde kıyılar, o şehirde veya hinterlandında üretilen ürünlerin lojistiği veya insan taşımacılığı odaklı kullanılan, böylelikle hem sanayi hem de turizm sektörlerini besleyen, yoğun olarak fayda sağlanan önemli alanlar olarak ortaya çıkmaktadır. Bu kullanım, kıyı şehrini aynı zamanda diğer şehirler hatta ülkeler ile bağlayan bir ağın da oluşmasına ve bölge ekonomisinin gelişmesine katkı sağlamaktadır. Öyle ki kıyılara ulaşım ve bu alanların kullanımı kimi zaman ülkelerin temel stratejik önceliklerinden biri haline gelmektedir.
3 tarafı denizlerle çevrili olan ve 8.333 km kıyı şeridine sahip ülkemizde, 180 adet liman ve iskele bulunmaktadır (DTO, 2019). Bu sayıya göllerimizdeki iskeleler dahil değildir. Bu kadar çok sayıda liman olmasına rağmen halkın kullanımında olan tesislerin oldukça sınırlı olduğu görülmektedir. Oysa ki 3621 sayılı Kıyı Kanunumuza göre; “Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir”. Kıyıların halkımızın daha çok katıldığı alanlar haline gelmesi, su kaynaklarımızın bakımı ve temizliğinin sağlanmasında bir otokontrol oluşturulmasına, dolayısıyla çevre bilincinin artırılmasına destek sağlayacağı gibi, su sporları gibi işin içine eğlencenin de eklendiği aktivitelerle zenginleştirilmesi toplum sağlığını ve ulusal/uluslararası turizmi de destekleyecek bir yöntem olarak ele alınabilir.
Su sporları, tüm dünyada denize, göle, akarsuyuna yakın şehirlerde, bunun olmadığı şehirlerde ise, yapay göl/su birikintilerinde sevilerek yapılan ve ilgiyle izlenen aktivitelerin başında gelmektedir. Bu faaliyetler aynı zamanda şehrin çehresini değiştirmekte, üretimi çeşitlendirmekte, şehrin ve hatta ülkenin tanıtımına büyük katkı sağlamaktadır.
Örneğin, 451 km kıyı şeridine sahip Hollanda’da su sporları endüstrisinde 4.500’ün üzerinde şirket 30.000’den fazla istihdam sağlamaktadır. Birleşik Krallık’ta da 4.200 şirket ve bu şirketlerin sağladığı 32.500 istihdam ile benzer bir durum söz konusudur ve sektörün ortalama yıllık cirosunun 3 milyar Euro olduğu tahmin edilmektedir(Waterways for Growth, 2020). Özellikle ekipman ihtiyacının olduğu su sporları, arka planda oldukça büyük bir endüstrinin besleyicisi olmaktadır. Bu sayılara kulüpler ve yan sanayi de eklendiğinde endüstri boyutu daha da büyümektedir.
Su sporları denince hemen akla gelen ve çoğunlukla lüks olarak görülen yatçılık, yelkencilik ve sörf dışında nadiren etkinlikler ve tesisler görülmektedir. Oysa yüzme, kürek (rowing), kano, wakeboarding, kiteboating gibi halkın bütçesine de uygun olan birçok su sporu, insanların eğlenceli vakit geçirmesine ve ulusal/uluslararası yarışlar yapılarak turizme ve ekipman üretimi ile endüstriye destek vermektedir.
Bu sporlarda söz konusu olan ekipmanlara motor, tekne, karbon tekne, kürek takımları, yedek parçaları, ayaklıklar, kite (kanat), board, gözlük, özel tekstil ürünleri, harness (koşum takımı), kask, can yeleği, özel halatlar ve mekanik aletler sayılabilir. Büyük oranda ithal edilen bu ekipmanlar, marka ve modellerine göre oldukça çeşitliliğe sahiptir. Bu alanda üretim yapan firmaların bazılarının 100 yıllık geçmişe sahip olduğu görülmektedir. Technavio tarafından yapılan bir araştırma göre, küresel su üstü spor ekipman piyasasının 2021 itibariyle 28.51 milyar dolar büyüklüğe ulaşacağı ve bileşik yıllık büyüme oranının ise %11 olacağı beklenmektedir(Businesswire, 2020).
İzmir, bu anlamda gerek sahip olduğu kıyıları, körfezi ve sulama barajları/göletleri ile kullanım alanı ve 300 güne yakın güneşli iklimi itibariyle, gerekse de ekonomik çeşitliliği, sanayisi ve nüfusu ile su sporları açısından oldukça uygun şartlara sahip bir şehir olarak öne çıkmaktadır.
Bununla ilgili çalışmalar, halkın ve özellikle orta yaş grubundaki bireylerin spora katılımını da güçlendirecektir. Yapılan araştırmalara göre, Avrupa’da 25-39 yaş grubundakilerin, %12’si sürekli, %32’si ise, belirli bir düzende; 40-54 yaş grubundakilerin ise %13’ü sürekli, %31’i ise, belirli bir düzende spor yaptıkları görülmektedir(Statista, 2020). Oysa ülkemizde 15-65 yaş arasındaki 3555 kişi ile yüz yüze görüşme yapılarak gerçekleştirilen bir çalışmada, görüşmeye katılan bireylerin %74,6’sının düzenli spor yapmadıkları, % 87’sinin ise, herhangi bir spor kursu üyeliği bulunmadığı tespit edilmiştir(Mert Erkan, 2017).
İlimizde bu sektörün desteklenebilmesi için öncelikle tesislerin gözden geçirilmesi ve eksikliklerin giderilmesi önem arz etmektedir. Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 2018 yılı sonu verilerine göre ilimizde toplam faal lisanslı sporcu sayısı, 62 federasyon içinde 31.673’tür (GSB, 2020). Bu federasyonların içinde yalnızca 6 tanesi su sporu ile ilgilidir. Hali hazırda 4,5 milyona yakın nüfus barındıran İzmir’de tam olimpik kapalı yüzme havuzu sadece Ege Üniversitesi’nde hizmet vermektedir. Bunun dışında bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda kapalı yarı olimpik havuz bulunmaktadır ve bunlara da erişim oldukça sınırlı durumdadır. Türkiye Sutopu Federasyonu’nun ilimizde müsabaka düzenleyebildiği havuz sayısı 5’tir (Sutopu Federasyonu, 2020). Yelken sporu olarak şehir merkezinde sadece Karşıyaka’daki kulüp tesisi sayılabilmekte, kürek, kano, wakeboard gibi su sporları için hiçbir tesis bulunmamaktadır. Oysa Avrupa’da bu tesisler oldukça yaygın ve her ihtiyacı karşılayacak kalitededir.
Kürek (rowing) kano cable wakeboard
Şehir merkezlerinde yüzme havuzu, kürek ve kano, kırsalda ise, wakeboard sporlarının teşvik edilmesi, açık havuzların üstü kapanır/açılır konstrüksiyonla yaz-kış kullanılabilir hale getirilmesi ve ulusal/uluslararası yarışlar ve festivaller gibi aktivitelerin artırılması ile halkın su sporlarına ve kıyı kullanımına ilgisinin çekilmesi ve bu arada şirketlerin ve kurumların sosyal sorumluluk projeleri ile sahipliğinin sağlanması, bunun sonucunda gerekli talebin oluşturulması halinde bu talebin endüstriye yansıması da söz konusu olacaktır.
Su sporlarının yaygınlaştırılması, daha sağlıklı nüfusun geliştirilmesi ve böylelikle sağlık ve sosyal güvenlik sisteminin yükününün hafifletilebilmesi bağlamında da değerlendirilebilir. Bu tedbirler, kötü alışkanlıklardan uzak durulması ve sağlıklı yaşam kampanyalarına tahsis edilen emek ve bütçeye kıyasla daha somut gelişmeler sağlayacaktır.
KAYNAKÇA
- Denizcilik sektör raporu, DTO, 2019
- Handbook Spatial Characteristics, Water Sports Industry, Waterways for Growth,
- Statista, Distribution of Frequencies of How Often People Engage In Physical Activities,
- Mert Erkan, Türkiye’de Spor Endüstrisi ve Spora Katılım Profilinin Belirlenmesi, 2017
- Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Sporcu Sayıları, 2018
- Türkiye Sutopu Federasyonu, Havuz Bilgileri