/  Mavi Büyüme   /  COVID-19 Sürecinin Ekonomik Olarak Su Ürünleri Sektörü ve Ekoturizme Etkileri

COVID-19 Sürecinin Ekonomik Olarak Su Ürünleri Sektörü ve Ekoturizme Etkileri

Prof. Dr. Tevfik Tansel TANRIKUL
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi
Su Ürünleri Fakültesi Dekanı (Balık Hastalıklar Anabilim Dalı)

2019 yılı sonlarında başlayan ve giderek artan bir hızda tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüs salgını, insan yaşamını her boyutta etkilemeye devam etmektedir.  Coğrafya kaynaklı değişimler gözlense de toplumların hayvansal gıda kaynakları içerisinde önemli bir protein kaynağı olarak kendisine yer bulan su ürünleri de korona virüs salgınından ekonomik olarak etkilenmektedir.

COVID-19 virüsünün su ürünleri sektörü ve eko-turizme olan etkileri birkaç ana başlıkta incelenebilir:

a) Balık Tüketimine Olan Etkisi

Haziran ayı içerisinde Çin’in başkenti Pekin’de COVID-19 vakalarında ani artışın ardından yapılan incelemelerde Şinfadi adlı pazarda ithal somon balıklarının kesildiği tahtalarda koronavirus bulunduğuna dair devlet medyasında çıkan haberler doğrultusunda süpermarket ve restoranlarda somon satışı durdurulmuş, ülkede somon ithalatı yasaklanmıştır. Böylece ülkemizin de dahil olduğu haber ajanslarında bu konunun duyurulması tüketiciler nezdinde tedirginliğe sebep olmuş, balık tüketimi olumsuz yönde etkilenmeye başlamıştır.

Halbuki doğadaki ve çiftliklerde kültürü yapılan balık türlerinde ekonomik kayıplara neden olan viral hastalıklar bulunmakla beraber, SARS-CoV-2 virüsünün balık gibi sucul canlılara bulaşması fizyolojik olarak mümkün görülmemektedir. Öte yandan, bilimsel olarak sucul canlılarda bir vaka bildirilmemiş, sucul yaşam ile korona virüs bulaşı arasında ilişki bulunmamıştır. İnsanlardaki doku hücrelerinde bulunan ve virüsün hücreye girerek organizmanın enfekte olmasını sağlayan ACE-2 reseptörlerinin balıklarda bulunduğuna dair kesin bir çalışma yoktur. Sadece bir köpek balığı türünde reseptörlerin bulunduğu bildirilmiş ancak virüs ile reseptörün bağlantı kurabilmesi için gerekli enzimlerin salgılandığına ilişkin mutlak kanıt bulunamamıştır. Bu nedenlerden dolayı somon dahil olmak üzere balıklardan insanlara COVID-19 hastalığının bulaşması veya ortaya çıkması gerçekleşmesi mümkün olmayan bir ihtimal olarak değerlendirilmektedir. Bu değerlendirmeyi destekler şekilde Çin’deki vakalarda, somon balıklarından değil, balığı işleyen enfekte personelden bulaşmanın kaynaklandığı tespit edilmiştir.

Ülkemizde gerek yurtiçi gerekse yurt dışına sunulan taze ve işlenmiş balık ürünleri üretilmektedir. Ülkemizden ihraç edilen omurgalı ve omurgasız hiçbir sucul canlıda virüsün tespit edildiğine dair resmi veya gayri resmi bilgi yoktur. Bu minvalde COVID-19 riskinin çok düşük olduğu kültür balığı, hala, her açıdan insan gıdası olarak güvenli bir protein kaynağıdır.

b) Akvaryum Sektörü Üzerindeki Etkisi

Akvaryum balıkları pet hayvanı olarak ele alındığında, halkımız arasında yaygın olarak karşılaşılan hobiler arasında bulunmaktadır. COVID-19 sürecinde aylarca süren ve sosyal yaşamı, etkileşimi kısıtlayan karantina tedbirleri insanları evlerde daha fazla vakit geçirmek durumunda bırakmıştır. Karantina döneminde yaşına bakılmaksızın her bireyin evde geçirdiği süre içerisinde stresinden arınmak ve meşguliyetleri arasına akvaryumlardaki sucul canlıları izlemeyi dahil etmesi, yaşamın farklı formlarına ilişkin farkındalıkların gelişmesine katkıda bulunmuştur. Balıkların beslenme, sürü hareketleri, kendi içerisindeki hiyerarşi ve üreme hareketlerinin takip edilmesi insanların ilgisini çekmektedir. Bu özelliklerin beraberinde ekonomik olarak kolay temin edilmesi, insanlara bulaşan hastalıklar açısından birçok evcil hayvana göre güvenli olması, bakımının kolay olması pandemi sürecinde akvaryum balıklarına olan ilgiyi arttırmıştır. Bu balıkların ticaretini yapan tedarikçi ve üreticiler de son zamanlarda düşen kazançlarını talebin artmasıyla karşılayabilme imkânı bulmuşlar, akvaryumculuk ilgi çeken eski günlerine dönmeye başlamıştır.

Öte yandan, pandemi dünyada uluslararası ticaretin karantina tedbirlerinden dolayı sınırlandırılmasıyla birlikte akvaryum balıklarının da dahil olduğu pet hayvan ithalatı da yasaklanmıştır. Halk arasında süs balıkları olarak adlandırılan akvaryum balıklarının ülkemizde de önemli oranlarda yerli olarak üretimi bulunmaktadır. Akvaryum balığı ithalatının yasaklanması yerli üretici için bir teşvik yaratmış, bu dönemde yerli üreticiler devletin ekonomik desteklerinden de faydalanarak pazar paylarını genişletmiş ve üretimlerini artırmışlardır. İçinde bulunduğumuz yaz döneminin ardından akvaryum balıkçılığına olan ilginin daha da artırması, iç pazardaki genişlemenin devam etmesi beklenmektedir. 

c) Eko-Turizm Üzerine Etkisi

Pandemi nedeniyle bütün dünyada seyahatlerin önce sınırlandırılması daha sonra durdurulmasıyla birlikte turizm sektörü, COVID-19 salgınından ekonomik olarak en olumsuz etkilenen sektör olarak öne çıkmıştır. Turizmin çeşitli saiklerle bulunulan ortamdan uzaklaşılarak konaklamak gayesiyle yapılan bir tüketim faaliyeti olduğu göz önüne alındığında, koronavirüs nedeniyle insan hayatına dahil olan yeni hassasiyetlerin bu faaliyeti doğrudan etkilediği ve değiştirdiği söylenebilir. Konu sucul ekosistemler açısından ele alındığında, seyahat yasaklarının olduğu kısa dönemde dahi (4 ay) sadece deniz kıyılarında çevreyi kirletici faaliyetlerin gerçekleşmemesinin olumlu etkilerinin olduğu gözlenebilmektedir. Balıklar da temelde vahşi hayvanlar olduklarından insan baskısından dolayı yaşam bölgelerinden uzaklaşmışlar ancak bu süreçte birçok bölgede daha önce yaşayamadıkları alanlara geri dönmüşlerdir. Örneğin kaçak zıpkın avcılarının hedefi olan orfoz balıkları artık kıyılara daha çok yaklaşmakta ve sakin bir davranış göstermektedirler. Denizlerimizde son yıllarda insan kaynaklı, özellikle plastik kirliliği insanların sağlığı üzerine olumsuz etkileri bir yana balıkların üremesini engelleyerek balık neslinin devamını tehdit etmektedir. Tahrip edilmemiş mercan resifleri, tür ve adet olarak balık popülasyonunun fazlalığı, içerisinde her türlü deniz canlısının üreyip yaşayabildiği yeşil deniz çayırları, temiz mavi veya turkuaz renkte görünen bir deniz, gelecekte turizmin toparlanmasına ve daha da gelişmesine imkân verebilecektir.

            Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde ve güzel İzmir’imizde etkileri üzücü biçimde gözlenen COVID 19 pandemisi, sürdürülebilirlik unsurlarının içselleştirilmesi ve su kaynakları ile dost “mavi bir yaşam” oluşturabilmenin uzak bir hayal olmadığını da bize göstermektedir. Su kaynaklı gıdalardan, hobi balıkçılığına, eko-turizmden araştırmalara kadar tüm faaliyet alanları yeşil ve mavi büyüme ilkeleri ile yeniden ele alındığında, pandeminin yarattığı olumsuzluklardan yeni fırsat alanları üretebilmek mümkün olacaktır.  

Kaynakça

  • Shang, J., Ye, G., Shi, K., Wan, Y., Luo, C., Aihara, H., Geng, Q.,  Auerbach, A., & Li, F. (2020). Structural basis of receptor recognition by SARS-CoV-2. Nature581(7807), 221-224.
  • Wu, D., Wu, T., Liu, Q., & Yang, Z. (2020). The SARS-CoV-2 outbreak: what we know. International Journal of Infectious Diseases, 94 (2020) 44–48
  • AA
  • Bölge Gündem
  • Hürriyet
  • BBC
  • RND Systems
Yorum Yaz