/  Mavi Büyüme   /  Türkiye’de Yat Limanları ve Deniz Turizmine Etkileri

Türkiye’de Yat Limanları ve Deniz Turizmine Etkileri

Gökçe AYDOĞDU
Uzman
Mavi Büyüme Politikaları Birimi

gokce.aydogdu@izka.org.tr

Denizde deniz araçları ile yapılan, turizm amaçlı meslek faaliyetleri ile onu doğrudan destekleyen diğer meslek faaliyetleri deniz turizmi olarak tanımlanmaktadır. Üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye’de deniz turizmi, talebin en yüksek olduğu turizm dallarından birisidir. Ülkemizde deniz turizmi gelirleri toplam turizm gelirlerinin yaklaşık %20’sini oluşturmakla birlikte 2018 yılı deniz turizmi gelirimiz 5,9 milyar dolara ulaşmıştır (DTO, 2018). Alternatif turizm çeşidi olarak yat turizmi deniz turizminin önemli bir dalıdır (Yılmaz ve Tükeltürk, 2014).

DENİZ TURİZMİ  
Deniz Turizmi Tesisleri Deniz Turizmi Araçları  
1. Kruvaziyer Liman İşletmeleri (A ve B Tipi ) 1. Kruvaziyer Gemi İşletmeleri
2. Yat Limanları İşletmeleri (3, 4 ve 5 Çıpalı) 2. Yat Yatırım ve İşletmeleri
3. Diğer Tesis İşletmeleri (Rıhtım, iskele ve çekek yeri) a. Ticari Yat İşl. (Gulet v.b.)
  b. Bare-boat İşl. (Mürettebatlı-Mürettebatsız)
  c. Günübirlik Gezi Tekneleri İşl.
  d. Yüzer Restaurant İşl.
  e. Yüzer Otel İşl.
  3. Dalış Turizmi İşl.
  4. Su Üstü Aktiviteleri İşl.
  5. Diğer Deniz Turizmi Araç ve İşletmeleri

Kaynak: DTO, 2018

Deniz turizmi kapsamında yat limanları/marinalar ve yat turizmi en hızlı gelişen, sosyal ve ekonomik getirisi yüksek turizm dallarının başında yer almaktadır (Muslu, 2017). Dünyada marina kavramı 1920’li yılların sonlarına doğru ABD’de Ulusal Makine ve Tekne Üreticileri Derneği (National Association of Boatand Engine Manufactureres) tarafından kullanılmaya başlanmış olup, eğlence ve gezi amaçlı yatlar için yapılmış, yatçı ve yatların tüm ihtiyaçlarını karşılayabileceği modern su kenarı tesisleri olarak tanımlanmıştır (Dikeç ve Töz, 2016). Avrupa’da ilk marinalar 1950’lerde inşa edilmiştir (Akaltan ve Işık, 2016). Türkiye’de 1967 yılında “Bakanlıklar Arası Yat Limanlarını Planlama Tetkik Komisyonu” kurularak yat limanları konusunda çalışmalar yapılmıştır (Dikeç ve Töz, 2016). Bunun devamında 1970’li yılların sonunda Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından yat limanları konusunda planlar hazırlanmıştır. 1976 yılında Bodrum’da ilk yat limanı hizmete açılmıştır (Dikeç ve Töz, 2016).  1977´de Kuşadası Yat Limanı işletmeye alınmış, Çeşme Yat Limanı da aynı yıllarda hizmete açılmıştır (Muslu, 2017).

1983 yılında yürürlüğe konulan Turizmi Teşvik Yasası’nın 815 sayılı Kabotaj Yasası’nda değişikliğe yol açmasıyla yat limanları gelişme göstermiş ve bu dönemde Türkiye’de faaliyet gösteren yerli yat işletmeciliği nitelik ve nicelik yönünden uluslararası standartları yakalayacak bir düzeye gelmiştir (Yılmaz ve Tükeltürk, 2014). 13 Ocak 2007 tarihli Turizm Teşvik Kanunu ile “Yat Turizmi” olan sektörün adı “Deniz Turizmi” olarak genişletilmiş ve bu doğrultuda 1983 tarihli Yat Turizmi Yönetmeliği de güncellenerek 24 Temmuz 2009 tarihinde Deniz Turizmi Yönetmeliği olarak yürürlüğe girmiştir (DTO, 2018).

Dünyada yat turizminin gelişimi incelendiğinde, iki önemli alanın Batı Akdeniz ve Güney Fransa olduğu görülmektedir (Muslu, 2017). Günümüzde Akdeniz Bölgesi ve Karayip Adaları dünya yat turizminin önemli merkezleri haline gelmiştir. Batı Akdeniz bölgesinde marinaların yaklaşık %80’i İspanya, İtalya ve Fransa kıyılarında yer almaktadır (Muslu, 2017).

Akdeniz çanağında dolaşan yat adedi bir milyon civarındadır. 2018 yılı verilerine bakıldığında (Grafik 1) Türkiye’nin bu dolaşımdan hak ettiği payın altında ziyaret aldığı görülmektedir. Dünya genelinde 19.000 adet yat limanı mevcut olup, sadece Avrupa genelinde 5000 adet yat limanı bulunmaktadır (DTO, 2018). Yat bağlama kapasitesi bakımından Türkiye´nin Akdeniz çanağındaki payı %4,1 iken dünya çapında payı % 0.5’tir (ILGAR, 2019). İtalya’nın 6500 km. uzunluğundaki kıyılarında 379, İspanya’nın 4964 km uzunluğundaki kıyılarında 356, Hırvatistan’ın 5835 km uzunluğundaki kıyılarında 159 adet yat limanı varken, 8333 kilometrelik kıyılarımızda özel sektör, kamu ve belediyelerce işletilen ve toplam 18,261 yat bağlama kapasitesine sahip 61 adet yat limanı mevcuttur (DTO, 2018 ve 2020). Söz konusu yat limanlarının toplam 10,665 bağlama kapasitesine sahip 39 adedi ülkemizin en uzun kıyı uzunluğuna sahip Ege Bölgesi’nde yer almaktadır (DTO, 2020).

Grafik 1: Ülkemiz Limanlarına Gelen Sarı Bayraklı (Ticari + Özel) Yat Sayılarının Yıllara Göre Dağılımı

Kaynak: Kültür ve Turizm Bakanlığı, Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü

Yat turizmine hizmet vermek üzere İzmir’de beş adet marina faaliyettedir. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından altı adet yat limanı yatırımı planlanmaktadır. (DTO, 2020)

İzmir’de Faaliyet Gösteren Marinalar

Marina Adı Bağlama Kapasitesi
Setur Altınyunus Marina 180
IC Çeşme Marina 400
Port Alaçatı Marina 260
Teos Marina 480
Levent Marina 45

 Kaynak: DTO, 2020

İzmir’de Yatırımı Planlanan Marinalar

Marina Adı Bağlama Kapasitesi
Yenişakran Yat Limanı 350
Çeşmealtı Yat Limanı 250
Turan Bayraklı Yat Limanı 300
Şifne Yat Limanı 500
Yeni Foça Yat Limanı 230

Kaynak: DTO, 2020

Yat turizminde dünya ve özellikle de Akdeniz genelinde istenilen payın alınabilmesi için yat turizminin devlet tarafından desteklenmesi ve yat limanlarının niteliklerinin iyileştirilmesi önemlidir. Turizm Stratejisi 2023 belgesi kapsamında deniz turizmi sektöründe hızla gelişen bir eğilim olarak Mega Yat Limanlarına dikkat çekilmiştir. İstanbul, Antalya, İzmir’deki yat limanlarının rehabilite edilerek Mega Yatları alacak şekilde geliştirilmeleri ile Türkiye turizminin yat turizminde aldığı payın arttırılması hedeflenmektedir. Bunun yanında mevcut ve projelendirilen yat limanlarına ilave olarak ülkemizde bulunan 200’ü aşkın balıkçı barınağı potansiyelinden faydalanılarak her 35 deniz milinde bir olmak üzere yat turizmine gerekli hizmeti sağlayabilecek şekilde yenilenmelerine yönelik çalışmalar ile sektörde önemli bir gelişim kazandırılması planlanmaktadır (Turizm Stratejisi 2023).

Türkiye’nin ve İzmir’in deniz turizminde sahip olduğu payın artırılabilmesi için öncelikle çağdaş limancılık hizmeti sunulabilecek liman komplekslerinin geliştirilmesi ve limanlarda verilen hizmetlerin kalite düzeylerinin artırılması gerekmektedir. Yat sahipleri yat limanlarını güvenli bir sığınak olarak gördükleri kadar sosyal bir tesis olarak da görmek istemektedir. Çeşme ve Altınyunus yat limanlarında yapılan bir çalışmada yat sahipleri tarafından liman seçiminde yat limanlarının sunduğu sosyal imkanların kalitesi ve çeşitliliği ile liman sahasının temizliği, teknik imkanların ve desteğin yeterliliği, limanın konumu gibi konuların altı çizilmiş, şehir merkezine yakınlık, liman çevresindeki deniz suyunun temizliği, liman içerisinde sunulan internet ve benzeri teknolojik hizmetlerin önemi vurgulanmıştır. Bu araştırma, yat limanı işletmeciliğinin denizcilik kadar turizm ve otelcilik perspektifinden de değerlendirilerek farklı müşteri gruplarının değişken beklentilerine cevap verecek bir hizmet anlayışı içermesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır (Coşar ve Nas, 2014).

Gerek yat edinme maliyeti gerek bakım onarım gibi giderleri nedeniyle yatçılık üst gelir seviyesine sahip toplumsal sınıflara özgü bir faaliyet haline dönüşmüştür. Süreci geri çevirmenin yolu milli yat inşa sanayinin güçlendirilmesidir (DTO, 2020). Yat fiyatlarının ucuzlamasının söz konusu faaliyetlere ilişkin talebi artırması mümkündür.

İklim, doğal kaynaklar ile tarihi değerlerin varlığı ve henüz büyük oranda bozulmamış çevre ülkemiz turizm sektörünün güçlü yanlarıdır. Bu nedenle yat limanlarına ilişkin yatırımlarda da çevre bilinci oluşturularak koruma kullanma dengesi gözetilmesi gereklidir. Marinalar ya da yat limanları birçok yata ev sahipliği yapmakta ve yatların konaklama, bakım, onarım, boyama, atık su tahliyesi gibi ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Bu hizmetleri sağlarken çevreye verdiği zararları en aza indirmek için yat limanı otoritelerinin sürdürülebilir stratejiler izlemesi önemlidir. Bugün hassasiyetle yönetilmesi gereken alanların başında enerji verimliliği ve karbon yönetimi gelmektedir (Tuğdemir, Soğukpınar, Özbolat ve Cerit, 2016). Marinanın sıvı, katı, gaz atık yönetimi de geliştirilmeye en açık alanlardandır. Sürdürülebilir limanlar için sadece yat sahiplerinin değil, marina ve marina içi işletmeler ile marina ziyaretçilerinin de konuya duyarlı olması gerekmektedir (Tuğdemir, Soğukpınar, Özbolat ve Cerit, 2016).

Kaynakça

  • Akaltan C. ve Gökdemir Işık N. (2016). Marinalarda Çevre Yönetimi Uygulamaları: Türkiye Marinaları Üzerine Bir Çalışma. Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dergisi 2018 Özel Sayı.
  • Coşar B. ve Nas S. (2014). Deniz Turizminde Yat Limanı Tercihlerini Etkileyen Faktörlerin Tespiti: Çeşme Bölgesi Yat Limanları Üzerine Bir Çalışma. DEÜ 2. Ulusal Deniz Turizmi Sempozyumu.
  • Dikeç G. ve Töz A. C. (2016). Marina Müşterilerinin Marinalarda Aldıkları Hizmetlerin Kalite Düzeylerine Yönelik Algılarının Analizi. DEÜ 3. Ulusal Deniz Turizmi Sempozyumu.
  • Ilgar R. (2019). Çanakkale’de Yatçılık Faaliyetleri. Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi.
  • İMEAK Deniz Ticaret Odası (2019). Denizcilik Sektör Raporu.
  • İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi (2020). Denizden Merhaba Dergisi, Ocak-Şubat-Mart 2020.
  • Kültür ve Turizm Bakanlığı (2007). Türkiye Turizm Stratejisi 2023 Belgesi
  • Muslu A. (2017). Yaşanabilir Kıyı Kentleri İçin Marinaların Yönetim ve Organizasyonunun Önemi.
  • Tuğdemir G., Soğukpınar H., Özbolat M., Cerit A. G. (2016). Marina İşletmecileri ve Kullanıcıların Sürdürülebilir Çevreye Etkisi: İzmir İçin Kalitatif Bir Çalışma, DEÜ 3. Ulusal Deniz Turizmi Sempozyumu.
  • Yılmaz İ. A. ve Tükeltürk Ş.A. (2014). Türkiye’nin Yat ve Kruvaziyer Turizm Potansiyelinin Değerlendirilmesi, DEÜ 2. Ulusal Deniz Turizmi Sempozyumu.
Yorum Yaz