Türkiye’de Atık İthalatı; Fırsat mı, Tehdit mi?
Günümüzde ucuz ve sürdürülebilir hammadde temini açısından sanayicilere büyük fırsatlar sunan atık ithalatı, yeterince denetlenmediği durumlarda çevre ve halk sağlığını için önemli tehditler oluşturmakta ve ithal edilen atıkların nasıl yönetileceği konusunu gündeme getirmektedir.
Su Çerçeve Direktifinin Türkiye’de Su Yönetimine Etkisi
Avrupa Birliği Su Politikalarının tarihi gelişimi literatürde 3 aşamaya ayrılmış olup Su Çerçeve Direktifi (2000/60/EC) bunların en sonuncusu ve en gelişmişidir. 2000 yılında benimsenen bu direktif ile su ve su politikalarının yönetilmesi farklı bir boyut kazanmıştır.
TÜSİAD “Tarım ve Gıda 2020” Raporu Üzerine Bir Değerlendirme
Prof. Dr. Gökhan Özertan tarafından koordine edilen ve kendisinin de yazarları içerisinde olduğu on iki değerli araştırmacı tarafından kaleme alınan, Dr. Nurşen Numanoğlu ve F. Hazal İnce’nin editörlüğünde hazırlanan “Tarım ve Gıda 2020: Sürdürülebilir Büyüme Bağlamında Tarım ve Gıda Sektörünün
Covid-19 Mücadelesi ve Doğal Kaynak Kullanımı
İnsanlık çok zor bir süreçten geçiyor. Ancak bu sürecin ileride daha büyük sınavlara dönüşmemesi için COVID-19’la sürdürülmesi gereken mücadeleye rağmen unutulmaması gereken başka zorluklar da var: Uygarlığımızın karşısındaki ve aslında uygarlığımızın neden olduğu en önemli tehdit: İklim Değişikliği ve Çevresel
Döngüsel Ekonomiye Geçiş İçin Etkin Bir Araç: Endüstriyel Simbiyoz
Nüfus artışının ve değişen tüketim alışkanlıklarının devam etmesi durumunda insan hayatının var olan mevcut kaynaklarla sürdürülemeyeceği gerçeği bugün pek çok otorite tarafından kabul edilmekte.
Türkiye’de Yeşil Bina Sertifikası ve Örnek Uygulamalar
Enerji tüketiminin büyük bir kısmını konutların oluşturduğu bilinmektedir. Binalarda büyük enerji israfına yol açan önemli bir husus, verimli olmayan tüketim alışkanlıkları yanında, binaların alışılagelmiş yapım teknolojisi ile üretilmeleridir.
Avrupa Birliği’nin Ütopyası: Yeşil Anlaşma (The European Green Deal)
İklim değişikliği ve çevresel bozulmalar gün geçtikçe şiddetini artırmakta, tüm dünya için olduğu kadar Avrupa için de varoluşsal bir tehdit olarak karşımıza çıkmaktadır.