/  Sürdürülebilir Kalkınma   /  Kalkınma Ajansları Destek Yönetiminde Sonuç Odaklı İzleme ve Değerlendirme

Kalkınma Ajansları Destek Yönetiminde Sonuç Odaklı İzleme ve Değerlendirme

Meltem ALTINAY
Uzman
Proje Uygulama ve İzleme Birimi

Meltem.altinay@izka.org.tr

İzleme; belirli göstergeler hakkında sistematik veri toplamak suretiyle, yönetime ve süren bir kalkınma müdahalesinin ilgili taraflarına müdahalenin ilerleyişi, amaçların başarılması ve ayrılmış fonların kullanımı hususlarında ne kadar aşama kaydedildiği ile ilgili bilgiler sağlamak için kullanılan sürekli bir işlemdir. (OECD DAC, 2008).

İzleme faaliyetleri süreklilik arz eder ve programların gerek uygulanmaları esnasında gerekse uygulama sonrası süreçlerinde düzenli olarak gerçekleştirilir. Değerlendirme ise, müdahale döngüsünün belli bir noktasında özel olarak gerçekleştirilen ve yapılan aktivitelerin sonuç ve etkilerinin ölçüldüğü bir çalışmadır. Buradaki önemli nokta izleme faaliyetlerinin program performansını geliştirme konusunda sahip olduğu anahtar rolü fark edebilmektir. Çünkü başarılı bir değerlendirme süreci başarılı bir izleme sürecine dayanmaktadır.

İzleme ve değerlendirme faaliyetlerinin günümüze kadar ki gelişimine bakıldığı zaman, birbirinden ayrı fonksiyonları ve uygulama süreçleri olmasına rağmen, tamamıyla bütünleşik bir yaklaşım içinde gerçekleştirilmesi gereken bu iki faaliyetin gün geçtikçe kalkınma politikalarının uygulanmasındaki öneminin arttığı gözlemlenmektedir.

Çünkü izleme ve değerlendirme faaliyetleri, uygulanan programlar veya projelerin nasıl bir yol izledikleri ve ulaşılmak istenilen hedefe ulaşılıp ulaşılmadığı veya ne kadar ulaşıldığı konusunda bilgi sağlanmaktadır. Bu noktada; kalkınma politikalarının son dönemde bölgesel ve/veya yerel yaklaşımlar ile yürütülüyor olması bu konuda en önemli faktörlerden biridir. Programlar yerelleştikçe kontrol sistemleri ve uygulama birimleri de yerelleşmekte, bu da beraberinde gerek karar alma gerekse hesap sorma konusunda yerelin daha fazla aktif olmasını beraberinde getirmektedir.

Hesap verebilirlik konusunun giderek daha önemli bir nokta haline gelmesi ile beraber program döngüsü içerisinde izleme ve değerlendirmenin rolü giderek artmaya başlamış ve geleneksel uygulamaların yerini yeni yaklaşımlar almaya başlamıştır.

Geleneksel izleme ve değerlendirme içerisinde genel olarak planlanan faaliyetlerin gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmaktadır. Etkinlik kavramını etkililik kavramından daha öne çıkaran bu yaklaşım içerisinde nitelikle bir değerlendirme yapmak ne yazık ki çok mümkün değildir. (Meydan, Sarı, ve Gökdoğan, 2016) Çünkü bu sistem sağlanan kaynak (girdi) ile planlanan faaliyetlerin gerçekleşmesi ve çıktının oluşmasına odaklanmaktadır. Oysa hangi seviyede olursa olsun uygulanan müdahale (politika, program, proje) belli bir değişim yaratmak ve doğrudan veya nihai faydalanıcıların üzerinde bir etki sağlamak amacındadır. İzleme ve değerlendirmenin bu seviyede kalması karar alıcılara başarı veya başarısızlık anlamında bir öneri sağlayamamaktadır.

Oysa planlı bir izleme ile beslenen bir değerlendirmenin, uygulama tecrübesinden çıkarımlar yaparak politika yapıcılara değişimin pozitif yönlü olduğu durumlarda etki alanını genişletecek çalışmalar için yeni alanlar açması, sonuçların başarısız olduğu durumlarda programların gereğince değiştirilmesi veyahut sonlandırılması ve tabii ki hesap verebilirlik anlamında bilgi sunması gerekmektedir.

İşte bu noktada sonuç odaklı izleme ve değerlendirme sistemi yeni bir yaklaşım olarak ön plana çıkmaktadır. Bu sistem içerisinde gelenekselden farklı olarak etkinlik kriterinden daha ziyade etkililik kavramının ön plana çıktığı görülmektedir. Bu yaklaşım içerisinde girdiler kapsamında çıktıların elde edilmesinden daha çok elde edilen çıktı ve sonuçların elde edilmesi veya elde edilme yüzdesi ve program/projelerin amaç ve önceliklerine uyumu ön plana çıkmaktadır. Bu da yukarıda bahsettiğimiz üzere karar vericilere yol gösterici bir bilgi sağlamaktadır.

Bu nedenle sonuç odaklı yaklaşım, proje ve program düzeyindeki geleneksel izleme ve değerlendirme araçlarını da kullanan, ancak plan ve politika düzeylerini de içerecek şekilde bütüncül bir sistem önerisidir. (Meydan, Sarı, ve Gökdoğan, 2016)

Kalkınma süreçlerindeki ulusal ve uluslararası paydaşların, devletlerden ve kurumlardan daha fazla hesap verebilirlik, şeffaflık ve sonuçlar yönündeki artan taleplerine bağlı olarak sonuç odaklı izleme ve değerlendirme küresel bir olgu haline gelmiştir. (Kusek ve Rist, 2010)

Kalkınma Ajansları’na Bakış

Uluslararası programların prosedür ve süreçleri ülkemizde sonuç odaklı izleme ve değerlendirme sistemlerinin kurulmasında yön gösterici olmaktadır. Kalkınma politikalarındaki bölgeselleşme ve yerelleşme çalışmaları ile program ve proje temelli kalkınma uygulanmalarına geçiş ile Ajanslar önemli aktörler haline gelmiş, dolayısıyla izleme ve değerlendirme sistemleri ve kültürü Ajansların bölgede gerçekleştirdiği uygulamalar üzerinden şekillenmeye başlamıştır. (Meydan, Sarı, ve Gökdoğan, 2016)

“Kalkınma ajansları uygulamalarındaki yüksek yerelleşme düzeyi, yeterli bir izleme ve değerlendirme altyapısı ile karşılandığı için uygulamada etkinlik sağlanmış olup bundan dolayı da ajans uygulamalarının SOİD yapılabilecek düzeyde olduğu yapılan çalışmalarda da değerlendirilmektedir.” (Meydan, Sarı, ve Gökdoğan, 2016, s.47)

Kalkınma Ajanslarının konu ile ilgili olarak belirli bir noktaya gelmiş olmalarına karşın halen temel eksiklikler bulunmaktadır.

Öncelikle bölgesel düzeydeki veri varlığı ve akışı temel bir sorundur. Veri sisteminde her kadar bölgesel düzeyde veri toplama genel sistem içerisine eklenmiş olsa da bu verilerin toplanmaması, işlenmemesi ve yahut paylaşılmaması değerlendirme konusunda bir ayağın hep eksik olarak kalmasına sebep olmaktadır. Bu noktada alt bölgesel bazda verileri kimi Ajanslar kendileri üreterek ve işleyerek yol amayı denemektedirler. Ancak gerek Ajansların çoklu fonksiyonlarından kaynaklanan iş yükü gerekse sahip oldukları insan kaynağı düşünüldüğünde, bu çalışmaların eksik kaldığını söylemek mümkündür. Bununla birlikte Ajans içi elde edilen verilerin genel paylaşımı konusunda engeller bulunmaktadır.

Bununla beraber Ajanslar içerisinde izleme faaliyetlerinin daha fazla öne çıkması sebebiyle değerlendirme faaliyetlerinin ikinci planda kaldığı gözlemlenmektedir. Sonuç odaklı izleme ve değerlendirme sistemi AB içerisinde proje/program döngü yönetimi dışında olan dış uzmanlara yaptırılarak, hem projeye dışardan bakılmasının önü açılmakta hem de mali izleme ve değerlendirme odaklı izleme faaliyetlerinin ayrıştırılması sağlanmaktadır.

Ancak Ajans uzmanlarının gerçekleştirdiği izleme ve değerlendirme faaliyetlerine bakıldığı zaman gerek izlenen proje sayısının çok olması, gerekse mali denetimlerin Ajanslar üzerindeki yükü sebebiyle mali izleme faaliyetlerine daha önem verilmeye başlandığı görülmektedir. Oysaki ne izleme ne de değerlendirme faaliyeti, mali bir denetim olmamalıdır. İzleme aşamasında elde edilecek veriler, proje veya programı amaçlara uygun bir şekilde ilerlemesi ve hedeflere daha kolay ulaşmasını sağlayacak düzeltici faaliyetler uygulanması amacıyla kullanılmalıdır.

Mali sorumluluk anlamındaki yükümlülüklerinin yanı sıra değerlendirme faaliyetlerinin öneminin yeterince anlaşılamamış ve benimsenmemiş olması kalkınma ajanslarının bu çalışmaları sağlıklı yürütmesi anlamındaki ortaya çıkan bir değer eksikliktik. Programların tasarlanması aşamasında izleme ve değerlendirme faaliyetleri arasındaki yakın ve bütüncül ilişki dikkate alınarak çalışmalar yürütülmesi önem arz etmektedir.

Bununla beraber sonuç odaklı sistemlerin kurulması ve uygulanmasında genel kanı; tematik odaklı olarak yürütülecek programların gerek veri sağlanması gerekse programların hedeflerine ulaşımı konusunda takip edilebilirliği arttıracak olması sebebiyle daha kolaylık sağladığı yönündedir. (Meydan, Sarı, ve Gökdoğan, 2016)

Sınırlı kaynakların, bölgesel kalkınma ile doğrudan ilişkili olan ve olmayan birçok sektöre az miktarda dağıtılması istenilen sonuç ve etkilere ulaşılamamasına yol açmaktadır. Bununla birlikte tematik odaklanma ile kaynakların daha etkin kullanılabilmesi sağlanabilmektedir (European Commisssion, 2012).

Bu doğrultuda kalkınma ajanslarının daha odaklı ve özelleştirilmiş programlar üzerinden çalışmalarını yürütmesinin teşvik edilmesi önem taşımaktadır. Özellikle mevzuat anlamında ajanslara sağlanabilecek esnekliklerin bu noktada önemli olduğu düşünülmektedir. Örnek vermek gerekirse aynı proje yazım şablonu, aynı başvuru sistemi, aynı izleme ve değerlendirme sistemi içerisinde hem sosyal fayda sağlayan hem ekonomik kalkınma amaçlayan programların yürütülmesi uygulamada birçok sorun çıkarmakla beraber sonuç odaklı izleme ve değerlendirme sistemine geçişin önünde de bir engel olarak yer almaktadır.

Sonuç itibarı ile bakıldığında; sonuç odaklı izleme ve değerlendirme sistemlerinin, programların performanslarını ölçerken kurumların da performansını değerlendirdiği ve bu kapsamda eksik kalan yanların giderilmesi, iyi uygulama örneklerinin yaygınlaştırılması ve çoğaltılması aşamasında yol gösterici olduğu, bu sayede de kaynak verimliliği ve elde edilen başarıların artırılmasında elimizdeki önemli bir araç olduğu bilinci ile hayata geçirilmesi aşamasında daha çok çalışmaların yürütülmesi gerekmektedir.

Kaynakça

  • European Commission (2012, r.2020), ROM Handbook: Results-oriented Monitoring
  • Kusek, Jody Zall ve Rist, Ray C. (2010), On Adımda Sonuç Odaklı İzleme ve Değerlendirme Sistemi, Dünya Bankası ve Devlet Planlama Teşkilatı, Ankara.
  • Meydan, Mustafa Caner; Sarı, İdris ve Gökyurt, Fatih. (2016) Bölgesel Gelişme Programlarında Sonuç Odaklı İzleme ve Değerlendirme Tecrübesi, Sayıştay Dergisi, Ankara.
  • OECD-DAC (2008), “Değerlendirme ve Sonuç Odaklı Yönetimde Anahtar Terimler Sözlüğü”, Çev. TİKA, Ankara.
Yorum Yaz